Jüri maceralarım

Güncelleme Tarihi:

Jüri maceralarım
Oluşturulma Tarihi: Aralık 12, 2018 14:17

TGC Sedat Simavi Ödülleri’nin jüri toplantıları geçmişte uzun konuşmalara ve tartışmalara sahne olurdu. Şimdi aramızda olmayan bazı üyeleri sevgiyle, özlemle anıyorum...

Haberin Devamı

Salı akşamı dağıtılan Sedat Simavi Ödülleri’nin uzun bir geçmişi vardır. İlk yıllarında sabah saat 10.00’da başlayan edebiyat jürisinin toplantıları mükellef bir öğle yemeğinden sonra geceye kadar bile uzardı. Tartışmalar, konuşmalar yapılır, bunların yanı sıra üyeler arası özlem de giderilirdi. Şimdi aramızda olmayan bazı üyeleri sevgiyle, özlemle anıyorum. Rauf Mutluay; en uzun değerlendirmeyi o yapardı. Oy için ayrıntılı bir analizi tercih ederdi. Fahir İz, jürinin uyumlu bir bireyiydi, dikkatle hepsini okur, bizi aydınlatırdı. Tahsin Yücel’in esprilerine çok gülerdik. Onları bilimsel bir konuşma gibi sunardı. Fethi Naci, her zamanki gibi sevdiği eseri coşkuyla savunurdu. Jürinin kararı açıklanmazdı, ödüller Sedat Simavi’nin ölüm yıldönümü olan 11 Aralık’ta yapılan törenle verilirdi. Törende mutlaka Belma Simavi bulunurdu. Jüri üyesi olarak bir başka görevi de üstlenirdim. İki kişinin ödülünü ben aldım: Memet Fuat’ın ve Ferit Edgü’nün... Jüri sonuçları üzerine bir anımı nakledeceğim:

Haberin Devamı

O zaman Haldun Taner Öykü Ödülü jürisinde yoktum. Ödül sonuçları The Marmara otelinde belli olacaktı. İhsan Yılmaz’la birlikte kararı öğrendik. Ödül, iki kişi arasında bölünmüştü. Ödül alanlar Adnan Özyalçıner’in kitabı ‘Cambazlar Savaşı Yitirdi’, diğeri de Nurten Ay’ın ‘Gizli Kalmış Bir İstanbul Masalı’ydı. Hiç duymadığımız, okumadığımız bir addı. Edebiyat dünyasına bir yıldız doğuyordu. Nurten Ay’la lobide konuşurken Hürriyet Gösteri’nin sahibi Sedat Simavi aradı. Durumu özetledim, bana dedi ki: “Bir yenilik yapalım, ödülü kazanan hikâyeyi gazetede yayımlayalım.” İlk kez gündelik gazetede roman değil ödül kazanan bir hikâye yayımlanacaktı. Nurten Ay’a teklif ettik, kabul etti. Ertesi gün edebiyat dünyasından herkes Hürriyet’teki hikâyeyi konuşuyordu, Milliyet gazetesi de kendisini bir haber atlamış gibi hissetmişti.

Yazarla konuştuk ama edebiyat dünyası ile bir ilgisini göremedik. Çeşitli tahminler yapıldı. Yıllar sonra kitabın asıl yazarının Ali Teoman (1962 - 2011) olduğu anlaşıldı. Yazar bu durumu ilk kez Murat Yalçın’a açıkladı. Ve kitap sonra kendi adıyla yayımlandı. Nurten Ay da şöyle dedi: “Üzerimde bir emanet vardı, şimdi geri verdim.” Yazımızın hedefini tekrarlayalım: İyi yazar Ali Teoman’ın kitaplarını okuyalım.

BAKMADAN GEÇME!