Güncelleme Tarihi:
Oda müziği, çağdaş repertuvar ve eğitimcilik... Amerikalı kemancı Ellen Jewett’ın başlıca ilgi alanları bunlar. Ithaca Konservatuvarı, SUNY Stony Brook, McGill üniversitelerinde ders verdi. Juilliard, Tokyo, Budapeşte, Borodin, Amerikan yaylı çalgılar dörtlülerinin üyeleriyle konsere çıktı. 40 yıla yakın süre varlığını sürdüren Audubon Dörtlüsü’nün son kadrosunda yer aldı...
Ve 1999’da, bir gün ansızın hayatı değişiverdi. Anadolu’da dört yıldır ekibiyle arkeolojik çalışma yürüten babası onu Türkiye’ye çağırmış, kültüründen etkilendiği rehberiyle tanıştırmıştı. “Bir Türk erkeğine âşık olunca doğal olarak onun kültürüne ve tarihine ait unsurları merak ettim, araştırmaya başladım” diyor Jewett, Türkiye’ye uzanan öyküsünü anlatırken.
Eşi profesyonel rehber Hüsam Süleymangil’le başlattıkları, Kapadokya’nın prestijini artıran ‘Klasik Keyifler’ oda müziği konserleri ve ustalık sınıflarını bu aşka borçluyuz. Bugüne kadar 400 yetenekli genç müzikçiyi ustalarla buluşturan girişim, tarihi mekânlarda çok sayıda klasik müzik konseri düzenlenmesini de sağladı.
SAYGUN VE MAKAMLAR
Jewett, 2008’e kadar Türkiye ile Amerika arasında gidip geldi. McGill’in yanı sıra İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda ders verdi. Hezarfen Ensemble’a katılıp çağdaş bestecilerin eserlerini seslendirdi. Borusan ve Bilkent orkestralarında yer aldı. 2011’de Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ndan teklif alınca Türkiye’ye yerleşmeye karar verdi.
Fakat konservatuvarın emir-komuta zincirindeki eğitim faaliyeti pek uzun sürmedi. Birbirini izleyen ekonomik krizlere rağmen eşiyle 10 yıl sürdürdüğü ‘Klasik Keyifler’ de sponsor desteğinden yoksun kalınca Jewett enerjisini farklı bir alana yoğunlaştırmaya karar verdi.
Elimizdeki albümü bu olumsuz gelişmelere borçluyuz...
İlk solo CD’sinde çağdaş Türk bestecilerinin bilinmeyen eserlerini gün ışığına çıkarmak üzerine repertuvar araştırmasına girişen Jewett, önce Türk Beşleri’ni inceledi. Beşliden ona en yakın gelen, keman, viyola, çello için çok sayıda eser besteleyen Saygun’du. Üslubunu sıradışı bulduğu bestecinin 1961’de solo keman için yazdığı ‘Partita’yı keşfettiğinde çok heyecanlandı. Saygun’un bu eserden yedi yıl önce, solo çello için yazdığı ‘Partita’ 2001’de Yo-Yo Ma’nın repertuvarına girmiş, sonrasında dünyanın dört bir yanında ünlü çellist tarafından seslendirilmişti. Dört bölümlük, 27 dakikalık keman için Partita ise zorluğu nedeniyle kemancıların ilgisini pek çekmemişti. Oysa, Jewett’a göre Lutoslawski, Bartok, Berg gibi bestecilerin eserlerini çağrıştıran ifade derinliği, yer yer sertleşen üslubuyla çok çekiciydi.
Çalışmaya koyulduğunda beklemediği kadar zorlandı. Hatta keman çalmayı bırakacak kadar umutsuzluğa kapıldı. Ve sonunda çıkış yolunu buldu. Öncelikle makamlar konusunda bilgilenmeliydi. Bilkent MSSF öğretim üyesi Onur Türkmen’le çalıştı. Bu arada ona Kapadokya temalı eser siparişi verdi. Türkmen, ‘soylu atlar ülkesi’ temasından yola çıkarak tek bölümlük, 19 dakikalık ‘Güzel ve Sahipsiz’i besteledi.
Elinde iki eserle CD repertuvarını tamamlamaya çalıştığı günlerde kemancının yolu Amerika’da Guggenheim bursunu kazanan, New York Filarmoni’nin genç besteciler programına kabul edilen Mahir Cetiz ile kesişti. Ondan da bir eser talep etti. Bu karşılaşmadan tek bölümlük, 17 dakikalık ‘İç Konuşma’ çıktı.
KAPADOKYA’DA ÇÖMLEK ATÖLYESİNDE KAYDETTİ
Jewett, dört yıllık hazırlıktan sonra, 2017 yazında Kapadokya’nın büyülü atmosferinde, bir çömlek atölyesinde albümü iki günde kaydetti. Eserleri dijital ortama aktaran, onun gibi gönlünü bir Türk’e kaptırıp Türkiye’ye yerleşen Amerikalı besteci, kayıt uzmanı Pieter Snapper’dı...
Kayıt bitmiş, sıra yayımlayacak firmayı bulmaya gelmişti. Görüşünü almak üzere kapısını çaldığı bir dostu ,kaydı Naxos’un kurucusu Klaus Heymann’a gönderdi. Beş ay sonra karar çıktı.
“Albümün Onur Türkmen’in bestesiyle aynı ismi taşımasını, kapak fotoğrafında ise Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ndeki Frig Kazanı ve şölen kaplarını kullanmayı istiyordum. İsim ve kapak fotoğrafı firmanın talebiyle şekillendi” diyor Jewett.
Şimdi bu albümün verdiği ilhamla Bach’ın solo eserlerini seslendirmeye hazırlanıyor. Kapadokya’da çekilecek ilk videosu gelecek yıl yayımlanacak. Ayrıca eser siparişleri var gündeminde: “Yepyeni eserlerin ortaya çıkmasına tanıklık yapmak, bu sanatın yaşamasına destek vermek heyecan verici.”