Güncelleme Tarihi:
Kentler üzerine çalışmalarınızı biliyoruz. Neye göre yapıyorsunuz kentlerin seçimini?
Son 20 yıldır kentler üzerine çalışıyorum. Kentlerin varlığı ve ruhuyla bize yansıyan boyutlarını ortaya çıkarmak amacım. İzmir’i çekmem Folkart Gallery’nin siparişiyle oldu. Galerinin yöneticisi Fahri Özdemir’le daha önce ‘Yaşayan Gaziantep’ adlı bir proje de yapmıştık. Sonraki yıllarda Prag’ı, Budapeşte’yi çalıştım. Ardından Ankara, Bursa ve Lefkoşa geldi. Tarihi ve turistik açıdan bakmadım bu kentlere. Daha çok o kentlerin bana yansıyan ruhuyla ilgilendim. Mesela Lefkoşa’yı kapalı kapılar ardından, Bursa’nın son 150 yılını boyanmış duvarlar, sökülmüş yüzeyler üzerinden modern bir kompozisyonla anlatmaya çalıştım. Ankara’yı yalnız ağaçların gözüyle gördüm. Betonlaşan şehre o gözle baktım. Prag’ı Kafka’nın ‘Milena’ya Mektuplar’ındaki kaosla değerlendirdim.
İzmir’de neyin izini sürdünüz?
2022 yılının büyük bir bölümünü İzmir’i fotoğraflayarak geçirdiniz. Proje bittiğinde neler hissettiniz?
Bir kere İzmir’in benim düşlediğimin çok üstünde bir tarihsel birikimi var. Bu tarihsel birikimin Türkiye’nin her yerinde yok olmaya, barbarca ortadan kaldırılmaya müsait, hüzün verici yanını gördüm. Ne yazık ki çocukluğumun geçtiği yerde hiçbir kültürel mirasa dair tarihi iz yoktu. Sonraki yıllarda herhangi bir Anadolu kasabasına gittiğimde oradaki konakları, kervansarayları, camileri görünce, benim niye çocukluğumun belleğinde hiç tarih yok diye çok hayıflanmışımdır. Doğal olarak insan yaşadığı coğrafyada kendinden önceki uyarlıkların izini görmek istiyor. Bu çok önemli. İnsanoğlu her zaman aidiyet peşindedir. Ben aidiyeti hep kültürel arka plan üzerinden düşünürüm. Eğer o arka planı hazmetmişseniz olgun bir bireysinizdir. İzmir’i bu anlamda ciddi bir laboratuvar olarak gördüm. Tabii gören gözlere... Bir de İzmir’in günceline dikkat çekmek istedim. Kentlerin kendine özgü renklerine saygı duymak lazım. İzmir’in özgürlükçü bir ruhu var, ben onu görmeye çalıştım. İzmir’in özgürlükçü ruhu sokaklara taşıyor, bunu dışarıdan gelenler çok daha rahat görebilir.
Şimdiye kadar en çok hangi kentler etkiledi sizi?
Ankara benim için önemli çünkü orada 37 yıl yaşadım. Ankara’dan ayrılmadan önce Batıkent’in nasıl gerçek amacından uzaklaştığını, betonlaştığını gördüm. Kamuya ait arazileri parselleyerek binalar yapıyorlar ve aralarına cılız ağaçlar dikiyorlardı. Kendimi o cılız ağaçların yerine koyarak kente o gözle baktım. O 50 fotoğraflık seri en çok etkilendiğim çalışmamdır. ‘Monoton Öyküler’ adını verdim o seriye. Çünkü her yerde tekrar ediyordu. Bir de Prag tabii. ‘Büyülü Prag’ serim de kitap oldu. Çek Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Vaclav Havel, devlet madalyası verdi. Bu iki projenin benim kentler ve imgeler serisi içinde ayrı bir yeri var.
FOTOĞRAFIN YAYGINLAŞMASIYLA TOPLUMSAL DUYARLILIK ARTTI
Cep telefonlarıyla fotoğraf artık daha çok hayatımızın içinde. Bu kadar yaygınlaşması insanlarda estetik algının gelişmesine yol açtı mı?
İnsanların bu kadar fotoğrafla haşır neşir olmasının kötü bir yanını görmüyorum. İnsanların gerçeklik duygularını fotoğraf deşifre edip öne çıkarıyor. Ütopyalar yerine gerçek hayatla yüzleşmek önemli. Zaten fotoğrafın bu anlamda bir inşa edici özelliği var. Herkes doğadan bir şeyi kaydettiğinde doğaya ve kültüre katkı sunduğunu, keşif yaptığını, kaybolan bir şeyin önüne geçtiğini düşünür. Böylece fotoğraf entelektüel bakışa malzeme temin eder.
Dikkat edin, fotoğrafla beraber toplumsal duyarlılık daha artmıştır. Herkes fotoğrafın hayatları deşifre eden boyutuyla ilgileniyor, oysa fotoğraf aynı zamanda küresel bir bilinç de yaratıyor. Bu anlamda insanların daha çok fotoğraf çekmesini istiyorum. Fakat sanat başka bir mecra. Sanat entelektüel bir uğraştır ve arka planında yaratıcı bir bilinç olması lazım.
Çerkes Karadağ’ın ‘İzmir’in 100’ü’ adlı fotoğraf sergisi, 18 Aralık’a kadar İzmir Folkart Gallery’de.
İKİ DİLDE ÖZEL ALBÜM
Proje direktörlüğünü Folkart Gallery Genel Koordinatörü Fahri Özdemir’in üstlendiği sergide yer alan tüm fotoğraflar, İzmir’in kurtuluşunun 100’üncü yılı olarak tarihe geçen 2022 yılında çekildi. Sergi için Türkçe ve İngilizce olarak 300 sayfalık özel bir albüm hazırlandı. Albümde Karadağ’ın fotoğraflarıyla birlikte gazeteci-yazar Doğan Hızlan, sanat eleştirmeni Evrim Altuğ, şair-yazar Ahmet Telli, şair-yazar Hüseyin Ferhad ve şair-yazar Ünal Ersözlü’nün yazıları ile ünlü şairlerin İzmir için yazılmış bazı şiirleri de yer alıyor.
Çerkes Karadağ hakkında...