Güncelleme Tarihi:
Bugünkü sorunların kaynağının geçmişte aranmasını öngören psikanalitik yaklaşıma göre; bir erişkinin psikanalizinde, yalnızca günceli değil, geçmişi de, yani çocukluk ve ergenlik dönemleri de ‘zorunlu olarak’ ele alınır. Meseleye bu çerçeveden bakıldığında bir erişkinle gerçekleştirilen psikanalitik çalışma dahi bir anlamda bir çocuk ve ergen psikanalizi olmak zorundadır aynı zamanda. Durum aslında bu denli ciddiyken meseleye dikkatle yaklaşmakta fayda var. Çünkü tıpkı çocukluktaki gibi ergenlikte yaşanan ve aşılamayan sorunlar da erişkinlikte farklı farklı yüzleriyle karşımıza çıkıyor. Nedeni, bu süreçlerin, yani çocukluğun ve ergenliğin ‘çok yüzlü’ olması.
Bu saptamada bulunan isim, İstanbul Psikanaliz Derneği kurucu üyesi Talat Parman. Uzman bir analist olan ve bu işin eğitimini de veren Parman, yıllarını adadığı çocuk-ergen psikanalizinde Türkiye’nin en saygın isimlerinden biri olarak dikkat çekiyor. Çalışmalarını ise hiç aksatmadan bugün de sürdürüyor. Şu sıralar üzerine yoğunlaştığı çalışma ise uzman bir kadroyla birlikte yürüttüğü, Yapı Kredi Yayınları tarafından okurla buluşturulan ‘Psikanaliz Defterleri’. Bu çalışma grubu kapsamında değil ama yine bu grubun çalışmalarına destek verebilecek bir çalışması geçen günlerde tekrar kitapçı raflarındaki yerini aldı: ‘Ergenliğin Yüzleri’.
Aslında Parman’ın eski bir çalışması ‘Ergenliğin Yüzleri’. Alanın duayen ismi, ergen psikanalizine dair kaleme alıp çeşitli mecralarda yayımladığı makalelerini bir araya getirmişti 2010 yılında bu kitabıyla. Fakat o günden bugüne baskısı tükenmiş ve artık sadece sahaflarda ulaşılabilen bir kitap halini almıştı. Halihazırda zaten zengin bir literatüre sahip olmadığımız çocuk-ergen psikanalizi alanında böylesi önemli bir ismin kaleminden çıkmış kaynağa ulaşamamak, takdir edilir ki fazlasıyla üzücü oluyor. Hele ki konunun ilgilileri için...
Parman, bu kitabında ergen cinselliğinden ergenlerin karakteristiğine ve ailelerin bu süreçte nasıl bir yeniden yapılanmadan geçtiğine kadar kritik öneme sahip pek çok nokta üzerinde duruyor. İşin güzel yanı şu ki Parman’ın ele aldığı konular hem konu üzerine çalışanlara hem de meraklı okura hitap ediyor. Aynı şekilde hemen herkesin anlayıp faydalanabileceği bir düzlemde ilerliyor.
Ergenliğin erişkinlikle birlikte kurduğu döngüselliğe odaklanıyor daha çok Parman bu yazılarında. Herkesin bu döngüsellikten geçtiğini fakat ergenlikten erişkinliğe ulaşanın ‘belki’ kimi silik yüzler olduğunu vurguluyor. Bu yüzlerin tanıdıklığını, kendi hatıralarımızla da yoğrulduğunu ise Parman’ın yazıları içinde dolaştıkça daha net görüyoruz. Bunu şöyle açıklıyor: “Ergenler birçok yüzle çıkar karşımıza. Biz erişkinlere düşen bunları olabildiğince görmeye çalışmaktır. Bu yüzlerin her biri ötekileri tamamlayan parçalardır. Erişkin yaşama geçildiğinde bu yüzlerden çoğu yok olup gidecek ya da silik izleri çoğu kez ancak analitik bir uğraş sırasında ortaya çıkacaktır.”
İşte tam da bu nedenle ergenlik kişiliğin oluşumunda en az çocukluk kadar büyük bir etki sahibidir. Ergenliğin bu farklı yüzleriyle yüzleşme anları ise erişkinliğin en krizli dönemlerinde gerçekleşebiliyor. Her ne kadar erişkin olsak da bu yüzlerin de ‘biz’den olduğunu hatırlatıyor Parman.
Önemli bir kaynak ve erişkinlere kendini yeniden hatırlaması için bir fırsat sunuyor Parman ‘Ergenliğin Yüzleri’ ile.