Güncelleme Tarihi:
Kazanmak kelimesinin ne zengin çağrışımları var. Bana heyecan verici yanı tıpkı bir gönül kazanmakta olduğu gibi sevgi, fedakârlık, çalışma ve niyeti de içeren yönüdür. Ki bir şehir askeri güçle fethedilebilir ama uzun vadede asıl onu kazanmak önemlidir. Fetihten sonrasında Fatih Sultan Mehmet’in imar ile birlikte başlattığı sosyal ve ekonomik hamlelere bakıldığında, bu şehri yeniden ‘kazanma’ya özel bir değer verdiği anlaşılır. ‘Kahren’ alınan ve bu sebepten yağmaya da açık hale gelen şehrin gönlünü kazanmaya çalışmış gibidir şair Avni olarak Fatih.
Fuad Köprülü’nün savunma vasfı da taşıyan Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu ve Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseseleri Üzerindeki Tesiri metinleri fethi ve sonrası hareketleri bir medeniyet hamlesi olarak açıklayan yorumlarla doludur. Ne var ki tarih tek yorumla değil; bilgi, belge ile ilerler, gelişir, açıklığa kavuşur. Bu bağlamda Halil İnalcık, Osmanlı tarihini ve özelde İstanbul’u bilimsel zemine oturtmaya çalışır. Özel sohbetlerinde ısrarla altını çizdiği ‘İstanbul Araştırmaları’, kitap bütünlüğüne kavuştu. Fetihten Sonra İstanbul’un Yeniden İnşası ve Galata, Eyüp ve Üsküdar belgelerine dayanarak, Konstantinopolis’in İstanbul’a dönüştürülmesi...
Fetih ile birlikte Roma’nın vârisi olan Fatih; hızla bir dizi idari, ekonomik ve sosyal politikayı devreye sokar. Onun vizyonu, şehri çokkültürlü kimliğinden koparmadan bir İslam şehri yapmak olarak özetlenebilir. Bu uğurda akıl üstüne akıl koyan ve üstelik gelip içinde oturmak için de acele etmeyen Fatih, belli ki şehri bir son değil bir hareket noktası görmektedir. Roma’yı büyük Roma’ya bağlamak ve bu bağlayışın hukuki olduğu kadar hayat bulmuş kültürel ve ekonomik gücünü gerçekleştirmek istemektedir. İnalcık, devrin tarihçileri yanında belgelere bağlı kalarak ve aşırı yoruma kapılmaksızın bize bu vizyonu sezdirmektedir. İstanbul fethedilmiş ama tekrar ayağa kalkması kolay olmamıştır. Romantik ve akıl dışı bir diriliş öyküsü değildir bu.
Üstelik bir şekilde Türkiye’nin ayağının hep İstanbul’a dolandığı hatırda tutulduğunda tarih bize sadece geçmiş olayların dökümünü vermez, asıl arkasındaki espriyi saklar. Artık kimliğini yitirmiş Galata, Eyüp, Üsküdar gibi sembolik semtler, Osmanlı kültürel ve jeokültürel aklının birer örneğidirler. Galata eğlence ve paraya, Eyüp güvercin ve takke ile tespihe, Üsküdar ise son zamanlarda sıkça şahit olduğumuz bina ve imar vandallığına indirgenemez.
İstanbul’un ne olduğunu değil ne olması gerektiğini tahlil edebilmek için böylesi kitaplara daha çok ihtiyaç var. Çünkü İstanbul bir seçim kazanımı alanı değil, içinde hep bir ‘kuruluş’ özü taşıyan kimlik ve kişilik meselesidir. Ayasofya’da freskleri kıran yeniçeriye karşı çıkan Fatih, Roma olmanın yükünü çoktan taşıyan bir öznedir. Böbürlü hinthorozu hiç değil.
İSTANBUL TARİHİ ARAŞTIRMALARI
Halil İnalcık
İş Kültür, 2019
608 sayfa, 45 TL.