İnsanın esas yurdu, çocukluğu...

Güncelleme Tarihi:

İnsanın esas yurdu, çocukluğu...
Oluşturulma Tarihi: Ocak 07, 2022 11:29

Rıza Akın öykü kitabı ‘Babamın Yalanları’nda birbirinden hem bağımsız hem de iç içe geçen karakterleri buluşturuyor. Hikâyelerin ortak sesi olan anlatıcı; ilkgençliğine uzanan yaşam serüveninde, çocuk bakışından evrilip onunla büyüyen hikâyelerde olup bitenleri aynı hayal gücü, merak ve bilmezlikle anlatıyor...

Haberin Devamı

Rıza Akın’ın kaleme aldığı ‘Babamın Yalanları’ birbirinden hem bağımsız hem de iç içe karakterlerin buluştuğu bir öykü kitabı. Tayfun Pirselimoğlu’nun kitabın arka kapak yazısında söylediği gibi “Bir mana aradığımız bu şenlikli hayatın ıstırabına, yegâne evimizin çocukluğumuz olduğuna” şahit olan bir kitap.
Her hikâyenin anlatıcısı aynı ses. İlkgençliğine uzanan yaşam serüveninde çocuk bakışından evrilip onunla büyüyen hikâyelerde, etrafında olup bitenleri aynı hayal gücü, merak ve bilmezlikle anlatıyor. Bilmediği şeylerin yerine koyduğu cevaplarsa yer yer masum, yer yer hüzünlü, yer yerse isyancı.
Kitaba da ismini veren ‘Babamın Yalanları’ öyküsü ile açılıyor kitap. Yetişkinler dünyasının yalanlarına bulaşmamış bir kalple anlatırken hikâyesini, ilk yalanla da biraz büyüyünce tanışıyor anlatıcı. İlk yalanın şaşkınlığı mı, gerçeğin bambaşkalığı mı yoksa yalanı söyleyenin baba olması mı daha güç, o da altından kalkamıyor. Kimseye zararı olmayacak bir yalan gibi geliyor okurken okura ama çocuk kalbinde kurulan düşler için bir o kadar yıkıcı.

Haberin Devamı

Akın okuruna sık sık bunu hatırlatıyor kitabı boyunca. Büyüklerin dünyasında artık sıradanlaşmış, köhneleşmiş, kanıksanmış kötülüğün ne ara böyle olduğunu kimse hatırlamıyor belki ama o yitirilen masumiyet öncesi dönemin kırılganlığı ve kabullenemeyişi hâlâ bir yerlerde saklı olan bazı duyguları dürtmeyi başarıyor.
Binbir Gece Masalları’nı andıran efsunlu dilinde geçmişe özgü hazineleri taşıyan öyküler; efsanelerden ve dilden dile dolaşan halk hikâyelerinden besleniyor. Radyo ve gazetenin olmadığı zamanlarda destancıların mahalle mahalle gezip anlattığı hikâyelere, yaşayanların etraflarında olup bitenden haberdar olduğu gündelik olaylar da ekleniyor. Gerçek yaşamın bile birer efsaneye dönüştüğü bu anlatıların her biri dönemin ruhundan, devrimlerden, darbelerden nasibini alıyor.
Geçim derdiyle yoğrulmuş hayatlar, tek kişilik aşklar, layıkını bulmamış başarılar, duvara asılamayan resimler, ergenlik heyecanları, kuşların kanadında süzülüyor kitap boyunca. Dedesine hayran, babasına kırgın bir çocuğun gördüğü, baktığı, dinlediği, öğrendiği her şey o yaş aldıkça günümüze yaklaşıyor.
Her ne kadar bir rüya âlemini andırsa da her biri bir o kadar gerçekçi olan, babasının anlattığı hikâyelerle koskoca kışı deviren küçük çocuk, hayattaki ilk dostu usta dedesinin yokluğuyla sınanıyor. Ekmek parasının peşine düşüp türlü işlerde ter döktükten sonra, sinemada seyrettiği Yılmaz Güney filminden sonra onun gibi olmaya meylederken ilk dost kazığını yemenin de bedelini ödüyor.
O büyüdükçe dünyanın gizemi yerini, mücadeleye bırakıyor. Rıza Akın’ın kitabı Adana sıcağında unutulmuş zamanlara dair bir geri dönüş çağrısı. Pirselimoğlu’nun dediği gibi insanın esas yurdu, çocukluğunun izdüşümü belki. Oraya yeniden dönüp oradan bugüne bakan bir yaşam boşluğu. Onca cinayet ve firarın ardından şehrin meydanında asılacakken bile son bir kez olsun sevdiğini arayan gözler gibi.

Haberin Devamı

İnsanın esas yurdu, çocukluğu...
Babamın Yalanları
Rıza Akın
Doğan Kitap, 2021
176 sayfa, 39 TL.

BAKMADAN GEÇME!