İnsan işte, hepsi bu...

Güncelleme Tarihi:

İnsan işte, hepsi bu...
Oluşturulma Tarihi: Eylül 03, 2021 11:27

Steinbeck’in ilk eserlerinden, 1933’te yazdığı ‘Al Midilli’ yazarın muhteşem edebi gücünü, külliyatını önceleyen bir metin. Büyümenin, iyilik ve kötülük aksında şuursuzca ve ıstırapla gidip gelmenin romanı...

Haberin Devamı

Orman yangınları bir gün göreceğimiz ümidiyle yaşadığımız toprakları kavurur, “hayatını kaybetti” ile “telef oldu” arasındaki o korkunç söylem farkı aklımızı yitirmemize sebep olur, tüm bunların korkunç bir çaresizlikten ziyade korkunç bir kötülükten kaynaklandığını düşünürken, insanın aklına sağ kalabilmek için tek yol geliyor: Sığınmak. Ağaçlara, kitaplara sığınmak. Buradan kaçmak!
Kaçmak, edebiyatın efsununu ifade eden en güçlü eylemlerden belki de. Ama sırf bu efsun sebebiyle dilimize kaçış edebiyatı tanımını pelesenk etmek gerçekçi midir? İnsan edebiyatla gerçeklikten kaçabilir mi? İnsan gerçekten kaçmak ister mi? Belki canhıraş kaçmak istemez ama soluklanmak ister. İyi yazılmış, gücünü tüm ağırlığına rağmen akabilen o klasiklerin arasında parmaklarını gezdirir ve Steinbeck’e denk gelir. İnsan Steinbeck’i çekinmeden raftan alır: İnsan Steinbeck’te -edebiyatın acemisiyse eğer- kimselerin adını koyamayacağını düşündüğü o huzuru, ayakları asla yerden kesmeyen gerçekliği bulur.
Steinbeck gerçekten de insanı şaşırtır. İnsan didaktik ya da pastoral bir şeyle karşılaşacağını düşünür başta. Ancak o, belki de iskeletini çok rahat kurabileceğimiz iyilik&kötülük aksında köşeleri öyle belirsizleştirir ki, kendinizi bu kaç yüzyıllık aksın içinde hiçbir yere nokta atışı konumlandıramazsınız. İnsan olarak siz, o aksın ta kendisi olur çıkarsınız.
‘Al Midilli’, Steinbeck’in ilk eserlerinden. 1933 yılında, ‘Cennet Çayırı’ndan sonra kaleme alınmış. Yazarın muhteşem edebi gücünü, külliyatını önceliyor bu kısacık metin.

Haberin Devamı

Steinbeck gerçek bir kaçış&soluklanış edebiyatı mizanseni kuruyor başta. Salinas Vadisi: Klasik Amerikan Taşrası. Maharetli bir anne; azarlarken öven, hissiz olmaya çalışırken merhamet gösteren bir baba; asla yanılmayan, kaba saba bir taşra erkeği, yardımcı Billy. Ve Jody: Küçük bir oğlan çocuğu. Bir sabah gözlerini açtığında, bir midillinin sıradanlığı alaşağı ettiği gerçekliğine uyanır, onun midillisidir bu! Midillisi gerçek bir at olacaktır, Jody de gerçek bir erkek. Ve midillisi gerçek olabilmek için o kötülüğe, hırçınlığa sahiptir. Mayasında her şey varken kaybeder midillisini, Gabilan’ı Jody. Başka bir atla avutur kendini, ancak onu da kaybeder. Jody’nin çocukluk hayallerini süsleyen o atları kaybedişi tüyler ürpertecek denli ayrıntılıdır. Okur sanki güvenli bir rüyada, gerçeğin katranına bulanır. Peki neden kaybeder Jody atlarını? Çünkü atlar hakkında her şeyi bilen Billy, her seferinde yanılır ve her seferinde neredeyse hipergerçekçilik unsurlarıyla Jody’yi hayallerine kavuşturmaya çalışır: Bir atın soluk borusunda delik açar, bir yavrunun ters doğmaması için bir anneyi vahşice katleder.
Steinbeck ‘Al Midilli’ boyunca tanıdığımız tüm karakterler için muallakta bırakır belki bizi. Onlar ya canı canla kıyaslar ya da önemsemez. Bu bir hayvanın sıradan hayatı ya da bir yaşlının tutunduğu tek anı olabilir, fark etmez. Yaşlı bilgeler sokar metne ve onların hırsızlık yapıp, gülümseten sonsuzluğa doğru çekip gitmesine izin verir usul usul. Bir çocuğun ev içi sorumluluğu tombul fareleri öldürmektir belki: Ama bir çocuğun sorumluluğu bir dedenin anılarında, Amerikalıların Kızılderililere yaptığı -ona göre ısrarla haklı!- işkencelere denk düşer. Ve kaçış&soluklanış edebiyatı gibi kendini kuran ‘Al Midilli’, iyilikle kötülük arasındaki kaçışsızlığı ile yerleşir içimize.
Bülent O. Doğan’ın titiz çevirisiyle okuma fırsatı bulduğumuz bu kitap bir başyapıt, realist ve pastoral bir tablo. Büyümenin, iyilik&kötülük aksında şuursuzca ve ıstırapla gidip gelmenin romanı. İnsan işte, hepsi bu.

Haberin Devamı

İnsan işte, hepsi bu...
Al Midilli
John Steinbeck
Çeviren: Bülent O. Doğan
İletişim Yayınları, 2021
97 sayfa, 22.50 TL.

BAKMADAN GEÇME!