Oluşturulma Tarihi: Kasım 01, 2023 13:07
İlişkilere, insanlığa, sevgiye dair döneminin ötesinde bir anlayışla ördüğü eserleriyle milyonlarca okuyucunun kütüphanesinde kalıcı bir yer edinen İnci Aral'ın külliyatı artık Everest Yayınları editörlüğünde yeni okurlarıyla buluşacak.
İnci Aral’ın, 1991’de yayımlanmasının ardından günümüz edebiyatının klasikleri arasına giren ilk romanı 'Ölü Erkek Kuşlar', Everest İnci Aral külliyatının ilk kitabı olarak tüm kitapçılarda yerini aldı. 1992 Yunus Nadi Roman Ödülü’nün sahibi olan bu roman, çağını aşan bir bakışla, kadın-erkek ilişkilerindeki iletişimsizliği, toplumun insana ve evliliğe dayattığı rolleri irdeliyor.
Suna, bir yanda ağırbaşlı ve uysal benliği Su’yla öte yanda cesur ve asi benliği Na arasında kalmış bir kadın. Kendi içindeki bu çatışmadan kurtulmak isterken bir süre sonra kocasının en yakın arkadaşına âşık olduğunu fark eder. Tutkuyla bağlı olduğu Onur ve derin bir sevgiyle bağlı olduğu Ayhan arasında karar veremeyen Suna, gittikçe kendini tanımakta da zorlanmaya başlar.
“Yaşamı olduğunca, olanca yalınlığı ile yakalayıp kavrayabilmeyi, sıradanlığın kolaylığını, her şeyi öngörüldüğünce kabullenebilmeyi istedim gizlice. Birlikte yaşlanmış insanlara bakarken gözlerim yaşardı. Biriktirdikleri anıları düşündüm. Ne çok gün ve gece. Ne çok anı. Ne çok vazgeçiş, acı ve yalnızlık.”
Bağlılıkların esarete dönüştüğü yer: 'Sadakat'
İnci Aral'ın Everest'ten çıkan bir diğer romanı ise 'Sadakat'. Aral, romantik ilişkilere dair en çarpıcı eserlerinden biri olan Sadakat’te, korkunç bir sona doğru ilerleyen modern bir ilişkinin öyküsüyle ‘sadakat’in ve ihanetin, doğruyla yanlışın kavranışını, bağlılıkların esarete dönüştüğü duygusal yıkımları sorguluyor.
Azra yedi yıldır evli olduğu Ferda’yı öldürdüğü suçlamasıyla hapishanededir. Avukatının verdiği defter ve kalemle içinde bulunduğu durumu yazmaya başlar.
Bağlılıkla bağımlılık arasındaki sınırın çok kez ihlal edildiği, tutkunun ihanetleri izleyen acı verici birleşmelerle zedelendiği bir ilişkiyi anlatan bu kitapta, modern dönemde sıkça tartışılmaya başlayan olgulara Aral’ın penceresinden bakıyoruz.