Güncelleme Tarihi:
Herkes yeni kitabınız ‘Artemis’i, ‘Marslı’yla karşılaştıracaktır. Siz ne dersiniz? Artemis yeni ‘Marslı’ mı?
Öyle algılanacağını sanmam. İkisi tamamıyla farklı hikâyeler. Bir tanesi hayatta kalmak üzerine, diğeri bir ‘soygun’ romanı.
Nereden çıktı peki ‘Artemis’in fikri? Nasıl başladınız yazmaya?
Dünyanın dışındaki ilk insan yerleşimi üzerine bir roman yazmak istedim. Ben bunun sadece Ay’da mümkün olabileceğini düşünüyorum.
Neden?
Diğer gök cisimlerine göre Dünya’ya çok yakın. Daha da önemlisi, ticaret ve turizm açısından da yeterince yakın.
Hangisi daha zor? Bir soygun planı yazmak mı sıfırdan bir şehir kurmak mı?
Soygun planını yazmak daha zordu. Aslında şehri inşa etmek işin eğlenceli tarafı. Projenin araştırma tarafını hep seviyorum ben. Sinir bozucu karakterlerde ve kurguda zorlanıyorum.
Başkahraman Jazz, Suudi kökenli bir kadın. Erkek ve Batılı bir yazar için ilginç bir tercih bu. Bildiğim kadarıyla, ona kendinizden de bir şeyler katmışsınız. Siz nasıl tarif edersiniz Jazz’ı?
‘Marslı’daki Mark Watney’i kendi kişiliğimden yola çıkarak üretmiştim. Ama benim idealize edilmiş bir versiyonumdu. Sevdiğim tüm iyi özelliklerimi taşıyordu ama kusurlu taraflarımdan hiçbiri de onda yoktu. Olmak istediğim insandı Mark Whatney. Bu romandaki Jazz Bashara’da da kendimden yola çıktım. Mark’a göre bana daha çok benziyor. Zeki biri ama pişmanlık duyduğu çok şey de yapmış. Kötü kararlar veriyor. Her zaman doğru olanı yapmıyor. Epey kusurlu biri.
Bu tarz kitaplarda, erkek yazarın bir kadın anlatıcı kullandığını da pek görmeyiz. Yazarken rahat mıydınız?
Suudi bir kadın olsun diye yola çıkmamıştım. Ama ona döndü işler. İlk başta, Jazz başka bir hikâyenin geri plandaki bir karakteriydi. Artemis’in kurgusu ve kişilerine çalıştıkça giderek daha önemli olmaya başladı. Onu başkarakter yapmaya karar verdiğimde, zihnimde Suudi bir kadın olarak yerleşmişti çoktan. Değiştirseydim hayal gücüm isyan ederdi bana.
Memnun musunuz sonuçtan?
Birinci ağzın kadın olması beni epey düşündürüyordu. İnandırıcılık sorunu yaşar mıyım diye endişeleniyordum. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım; yazdıklarımı fikrine güvendiğim tüm kadınlara önden okuttum, görüşlerini aldım. Ama nihayetinde, Jazz kavga gürültüsü bol bir sınır kasabasında yaşıyor ve biraz da erkek gibi. Yani ne yaparsam yapayım, biraz maskülenlik bulaşacaktı ona..
Artemis’in ekonomisi bahsine de epey yer vermişsiniz. Ekonomik konulara niye bu kadar girdiniz?
Bir gezegeni ya da Ay’ı kolonize etmede ekonomik gerekçe göstermeyen bilim-kurgu hikâyeleri beni hep hayal kırıklığına uğratmıştır. İtimadımı yitirmeme neden oluyor böylesi. Ben Artemis’i yazarken kendime “İnsanlar neden buraya gelmiş evvela” diye sorup duruyordum. Bu yüzden Artemis’in ekonomisini de çalışmaya karar verdim. Ayrıca toplumları ekonomilerinin şekillendirdiğine inanırım. İşte Artemis’in ekonomisini ortaya koymak da zaten şehri kurmama yardımcı oldu.
‘Artemis’, ‘Marslı’ya göre bilimsel konularda daha tutarlı mı?
Evet, bu biraz daha tutarlı. Kitaptaki tüm bilimsel veriler doğru.
Yardım aldınız mı bunun için?
Almadım. Her zamanki gibi biraz araştırma, biraz da matematik.
‘Marslı’da uzay tarımını, patates ekip biçmeyi öğrenmiştik. ‘Artemis’te ne var mönüde?
Dünya’dan gelen yiyecekler var ama hepsi donmuş; yedi günlük bir yoldan geliyorlar çünkü. Bir de epey pahalılar. Ama bir de ‘gunk’ var.
Nedir o?
Bir tür alg olan klorella. Kitlesel boyutta, fıçı fıçı üretiliyor. Çok az tüketerek epey kalori kazanmanın iyi bir yolu. Tadı kötü ama besin değeri açısından dengeli ve insana faydalı. Ayrıca ucuz da.
SİZİ MARS’A ELON MUSK GÖTÜRMEYECEK
Kimsenin tanımadığı biriyken, kendi imkânlarınızla bastırdığınız, derken uluslararası bir bestseller haline gelip 5 milyon satan bir kitabın ardından yeni bir eser yayımlamanın psikolojisi nasıl?
Elbette, ‘Marslı’ gibi bir kitabın, hele de bir ilk kitabın ardından yenisini yazmak stresli. ‘Marslı’nınki gibi bir başarı, bir yazarın kariyerinde ancak bir defa başına gelir. Ben bu başarıyı ortalığa çıkar çıkmaz yaşadım. Çok çok büyük bir ihtimalle Artemis o kadar popüler olmayacak. Ama insanlar okuduktan sonra “‘Marslı’yı daha çok sevdim ama bu da iyiydi” bile deseler, ben kendimi işimi yapmış sayarım.
Nasıl ilk tepkiler?
Sevdiler gibi görünüyor; mutluyum.
Elon Musk, Mars’ın yörüngesine bir araba yerleştirmeyi başardı. Ne dersiniz? Sizce bizi Mars’a ya da Ay’a o mu götürecek?
Ticari uzay endüstrisine bayılıyorum ve gelişmesini istiyorum. Ama Musk’ın SpaceX’in de yakın zamanda insanları Mars’a götüreceğine inanmıyorum. İnsanların düşündüğünden çok daha zor bu. Mars’a giden ilk grubun, büyük, uluslararası bir misyonun üyeleri olacağından eminim.
Bir gün siz de Ay’da veya Mars’ta yaşamak ister miydiniz?
Hayır! Ben cesur insanlar hakkında yazıyorum ama onlardan biri değilim. Artemis’in güvenli olduğundan emin bile olsam, böylesi bir sınır kasabasında yaşamak istemezdim. Eve pizza söylemeyi ve dışarı çıkıp uzun uzun yürümeyi seven biriyim.
Okurlarınız artık Mars’ta ve Ay’da hayat hakkında fikir sahibi. Ne beklemeliyiz sizden bundan sonra?
Emin değilim. Yeni kitabım için fikirler bakınıyorum şu an. Artemis’in devamı da olabilir, yepyeni bir hikâye de.
Siz ne okuyorsunuz bu aralar?
Bu aralar pek okuyamıyorum maalesef. Epey meşgulüm.