Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 2019 15:092dk okuma
İstanbul Kültür Sanat Vakfı, kültür politikaları çalışmaları kapsamında 2011’den bu yana yayımladığı raporlara bir yenisini ekledi. Son çalışma, sanatın kişisel gelişim üzerinde oynayabileceği güçlü rolü mercek altına alıyor.
İKSV sekizinci raporunda çocukların ve gençlerin en erken yaşlardan itibaren sanatla büyümesinin yaratacağı olumlu etkileri gündeme taşıyor. Rapor, yerel yönetimlerin, kültür-sanat kurumlarının ve ailelerin, çocukların ve gençlerin iyi olma halini güçlendirecek ve gelişim süreçlerine katkı sağlayacak adımlar atması için somut öneriler sunuyor. İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın kültür politikaları çalışmaları kapsamındaki sekizinci raporunun başlığı 'Erken Çocukluktan Gençliğe: Sanatla Büyümek' başlığını taşıyor.
İKSV kültür politikaları çalışmaları kapsamında Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feyza Çorapçı tarafından hazırlanan rapor, erken çocukluk döneminden itibaren sanat ile tanışmanın birey üzerindeki etkisini, gelişim psikolojisini temel alarak tartışmaya açıyor.
Aile ve okul hayatı dışında kalan serbest zamanlarda sanat etkinliklerine katılmanın çocuklar ve gençler (0-17 yaş) üzerindeki etkilerini gelişimsel bir bakış açısıyla ele alan rapor, çeşitli sanatsal disiplinlerin farklı gelişim dönemlerinde ne gibi beceriler kazandırabileceğini bilimsel veriler ve iyi örnekler üzerinden inceliyor.
“46 yıldır kültür-sanat alanında faaliyet gösteren İKSV’nin çocuk ve aile dostu bir kültür kurumuna dönüşüm
sürecinde hazırlanan raporun, vakfın bu alandaki ihtiyacı göz önünde bulundurarak attığı adımlardan biri
olduğunu” belirten İKSV Kültür Politikaları Çalışmaları Direktörü Özlem Ece, “Avrupa’nın
en genç nüfuslu ülkesi konumunda bulunan Türkiye’de 0-17 yaş arasındaki çocuklar toplam nüfusun yüzde
28’ini oluşturuyor. Nüfusunun yüzde 8’ini 4 yaşın altındaki çocukların oluşturduğu Türkiye aynı zamanda Avrupa ülkeleri arasında küçük çocuk nüfusu en yüksek olan ülke. İstanbul’da ise 0-17 yaş arasında yaklaşık 4 milyon çocuk yaşıyor. Bu veriler ışığında, çocukların ve gençlerin iyi olma halini güçlendirecek ve gelişim süreçlerine katkı sağlayacak adımların atılması, kültür politikalarının da öncelikli konuları arasında yer alıyor” diye konuştu.
Raporu kaleme alan Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feyza Çorapçı ise, “Erken yaşlardan itibaren sanatla tanışmaları, çocukların ileriki yıllarda sanatsal faaliyetlere olan ilgi ve katılımlarını belirleyen en önemli unsurlardan biridir. Bunun yanı sıra, serbest zamanlarında resim, müzik, dans, tiyatro gibi sanat etkinliklerde aktif olarak yer alan çocuklar dil becerilerini geliştiriyor, kendilerine bir hedef koyup kararlılık göstermeyi, işbirliği yapmayı ve kendilerine güven duymayı öğreniyorlar. Bu bilimsel bulgular ışığında, çocukların yaratıcılık ve hayal güçlerini harekete geçiren sanat atölyelerinin aynı zamanda iletişim, grup çalışması, kimlik keşfi gibi süreçleri içeren özellikleri raporda öne çıkarıldı. Ayrıca, yoksulluk, mültecilik statüsü, engellilik gibi dezavantajlara sahip olsa bile her çocuğun sanatsal faaliyetlere eşit şekilde katılabilmesi, mevcut programların nicelik ve niteliklerinin iyileştirilmesi, işbirliklerinin geliştirilmesi ve gerekli yatırımların yapılabilmesi için çeşitli kültür politikaları önerileri de raporda yer almakta” yorumunda bulundu.