Güncelleme Tarihi:
Ferzan Özpetek ismiyle beraber akla gelen ilk şey ‘sinema’ şüphesiz. 1997’den beri beyazperdeye kattıklarıyla Avrupa’nın en çok konuşulan yönetmenleri arasında kendisi. Filmleri dünyanın birçok ülkesinde gösteriliyor Özpetek’in ve ünlü yönetmen, saygın ödüllere de değer görülüyor. Sinemadaki kitlesini her geçen gün genişleterek yoluna hızla devam ediyor.
Sinemada alınan bunca yolun ardından 2014’te bir başka yönünü daha paylaştı herkesle Özpetek. İlk romanı ‘İstanbul Kırmızısı’ ile bu kez seyircilerin değil, okurların karşısına çıktı. Bir sanat dalında bunca ilerleyen hemen herkesçe ‘riskli’ görülebilecek bir hamleyi cesurca karşıladı. ‘İstanbul Kırmızısı’nı sonrasında beyazperdede de izledik; ayrı. Özpetek, kaleminden dökülen romanı bu kez objektifinden yansıttı bize. Fakat sadece roman özelinde düşünürsek, Özpetek’in kalemiyle de kendini sınadığı ve bu sınavı başarılı bir şekilde verdiği bir dönemdi diyebiliriz ‘İstanbul Kırmızısı’nın yayımlanması için. Hemen arından, 2015’ten gelen ‘Sen Benim Hayatımsın’ ise Özpetek’in edebiyat yolculuğunda kalıcı olmak istediğinin delili gibiydi.
1970’LERİN İSTANBUL’U...
‘Sen Benim Hayatımsın’ın ardından geçen beş yıl boyunca bir edebiyat verimiyle okur karşısına çıkmamıştı Özpetek. Ta ki yeni romanı ‘Bir Nefes Gibi’nin haberi duyuluncaya dek. İlkin İtalya’da yayımlanan ve yayımlanışının henüz ikinci haftasında karışılaştığı ilgiyle birlikte dördüncü baskıya ulaşan Ferzan Özpetek’in yeni romanı, Neval Barlas’ın çevirisiyle şimdi Türkçede de okurlarıyla buluşuyor.
Artık bir Ferzan Özpetek klasiği diyebileceğimiz iki ülkeli, iki gönüllü, bir ucu İstanbul’da bir ucu Roma’da örülen bir hikâye ‘Bir Nefes Gibi’. 1970’ler İstanbul’u ve bugünün Roma’sı arasında ilmek ilmek işlenen bir ‘kader’ hikâyesi. Dünyasına aldığı her okurunu kurmaca ve gerçek ikilemine düşürecek denli kuvvetli üstelik. İki İtalyan kız kardeşin yıllar önce ayrılan yollarının ve bu ayrılığın neden olduğu belirsiz küskünlüklerinin ardına uzanıyor Özpetek romanında. Bu küslüğün ardından bize anlatmaya çalıştığı 1970’lerden bugüne kadar uzanan bir İstanbul yaşantısı ve bir anlamda Türkiye panoraması. Bir adım ötesinde ise insanın bu dünyadaki pişmanlıkları üzerinden bir hayatı okuma çabası yer alıyor Ferzan Özpetek’in.
BÜYÜLÜ BİR GÖRSELLİK
Roman, tüm derdini anlatmaya arkadaşlarını yemeğe davet eden bir çiftin masası etrafında başlıyor... Tüm yemekler yapılmış, tüm hazırlıklar tamamlanmıştır. Geriye sadece konukların gelmesi ve keyifli bir sohbetin başlaması kalmıştır. Bu bekleyişte çalan zil ise evin ve davetin olduğu kadar romanın da akışını değiştirecektir. Çünkü bu zille beraber gelen misafirler değil, bir davetsiz misafirdir: Yıllar önce kız kardeşi Adele Corti ile beraber o evde yaşamış olan Elsa Corti. Yıllar sonra Roma’ya döndüğünü, sokaktan geçerken anılarını tekrar canlandırmak için uğradığını söylemiştir ev sahiplerine fakat her hali bir gariptir. Kız kardeşinden bahseder; yıllardır onu da görmediğini, küs olduklarını söyler. Ev sahipleri telefon numaralarının kendilerinde olduğunu, isterse verebileceklerini belirtir fakat o, bu aramayı kendilerinin yapması ricasında bulunur. Adele’e haber verilir, kız kardeşinin geri geldiği söylenir fakat Adele gelene kadar Elsa ölür. Ardında bıraktığı ise bir çanta içindeki tomar tomar mektuptur.
İşte o mektuplar, Ferzan Özpetek’in ‘Bir Nefes Gibi’de anlatmak istediği hikâyenin omurgasını meydana getirecek ve İstanbul’un 1970’li yıllarına uzanan bir zaman tüneli görevi üstlenecek. O zaman tünelinde okurun görecekleri bir kadının; Elsa’nın, yeni geldiği bir şehirde tutunma çabasının nasıl hayatın kendisiyle örülü bir sarmal haline geldiğini gösterdiği gibi İstanbul’un o yıllarına dair de masalsı bir anlatıya dönüşecek. Hikâyenin bugününde ise iç içe geçmiş bir ilişkiler ağının, Adele Corti’nin anlatışıyla birlikte sayfa sayfa çözülen düğümleri yer alacak.
Özpetek, romanında tüm bunları yaparken ise akan hikâyenin gerilimini ve gizemini son sayfaya kadar taşımayı başarıyor.
Bir Ferzan Özpetek romanına daha önce uğrayanlar büyülü bir görselliğin anlatıma nasıl hâkim olduğunu da bilir. ‘Bir Nefes Gibi’nin görselliği, anıldığında bile akla hülyalı düşler getiren geçmiş zaman İstanbul’u üzerine kuruluyor. Bununla birlikte Özpetek’in bu görsellik etrafında şekillendirdiği meseleler, kendi yazın imzasını daha da belirginleştiriyor.
BÄ°R NEFES GÄ°BÄ°Â
Ferzan Özpetek
Can Yayınları, 2020
160 sayfa, 23.50 TL.