Güncelleme Tarihi:
Hikâyeler dilden dile, kulaktan kulağa, nesilden nesile anlatıla anlatıla büyür, tadına tat katılır, hissesine hisse... Anlatılan kadar anlatan da önemlidir. Anlatan ne kadar ballandıra ballandıra anlatırsa dinleyen o kadar sever hikâyeyi, o kadar sarmalar, o kadar korur ve başkalarına da sunar. Tiyatrotem’in ‘Aşk, Ayrılık ve Başka Şeyler’ oyunu hem anlatanın hem de anlatılanın dinleyeni, seyredeni etkilediği bir oyun. “Gelenek dönüşerek gelen bir şey...” mottosundan hareketle anlatı, gölge oyunu gibi geleneksel türlere dönüp bakan, buralardan esinlenmeye çabalayan bir anlayışla iş yapan Tiyatrotem, bu kez Reşad Ekrem Koçu’dan derlediği ‘Aşk, Ayrılık ve Başka Şeyler’i sahneliyor. Ayşe Selen ile Şehsuvar Aktaş’ın rol aldığı oyun için Reşat Ekrem Koçu’nun Doğan Kitap’tan çıkan kitaplarını okuyup taramış ve bir tür kolaj yapmışlar. Koçu’dan alıntıladıkları metinlere hiçbir müdahale etmeden giriş, ara bağlantı ve bitiş bölümleri için kalem oynatmışlar ve bunu yaparken de Koçu’nun üslubuna bağlı kalmaya özen göstermişler.
Oyun, Can İbo Şah ile Baba Nazlı arasındaki aşk hikâyesini konu alıyor. Ama bu aşk içine dönemin geleneklerini, yaşanan hikâyeleri, yangınları, yolculukları, başka aşkları, ölümleri, idamları, yasakları, günahları, sevapları da alıyor, uzun bir serüvene atılıyor. Sadece iki sandalyenin bulunduğu sahnede, iki oyuncu ellerindeki beyaz mendili rolden role sokarak çağdaş iki meddah rolüne bürünüyor ve seyirciye keyifli bir masal anlatıyor. Oyun tek perde ve bir saat sürüyor. Bu kadar az enstrümanla oyuncunun ilgisini ayakta tutmak büyük çaba istiyor. Sahnedeki iki oyuncu da özellikle jest ve mimikleriyle, birbiriyle uyumlarıyla bu çabayı gösteriyor, seyircinin dikkatini dağıtmasına izin vermiyorlar. Tiyatronun geleneksel motiflerini günümüze taşıma isteklerini “Seyir yeri ile oyun yeri arasındaki ilişkinin dramaturgisi üzerine düşünmek, o ilişkiyi merak etmek bizi geleneksel türlerin seyirci ile kurduğu ilişki üzerine düşünmeye, buradan hareketle hayal kurmaya sevk etti. Bu anlamda tüm oyunlarda izleyiciyle paylaşılan bir oyunsuluğun egemen olmasını, oyunsu olandan ortak bir hazzın yakalanmasını amaçladığımızı söyleyebiliriz. Bu amaç doğrultusunda, illüzyon kurma ve illüzyon kırma, tekerleme; olaylarda, durumlarda, sözlerde tekrar/simetri; taklitler, oyuna işaret etme, oyundan çıkma, rol-içinde-rol, oyun-içinde-oyun, metinler arasılık, yadırgatma, ironi, grotesk gibi anlatı ve seyirlik geleneğinde var olan özellikleri araç edinmeye özen gösteriyoruz” cümleleriyle açıklıyor, Tiyatrotem. Bu amaçla çıktıkları yolda kostüm tasarımcıları Hilal Polat’ın önerisi üzerine de yeni yolculuklarında Reşad Ekrem Koçu’yu almışlar yanına. “Okudukça içine çekildik, oyunda da dile getirildiği gibi müthiş bir anlatma hevesi uyandı içimizde” diyorlar.
HAYAL DÜNYASINA DAVET...
Sahnede ortaya çıkardıkları da hem amaçları doğrultusunda ne kadar emin adımlarla yürüdüklerini gösteriyor hem de geleneksel ile modernin buluşmasının iyi bir örneği olarak çıkıyor seyirci karşısına. Onların hevesi seyirciye de geçiyor ve hayal dünyasına dalıp etkileyici bir masal dinliyorsunuz. Oyuncular özellikle tansiyonu çok iyi ayarlıyor. Hüzün ile komediyi çok iyi harmanlayıp seyircinin iki tarafa da kaçmasına engel oluyorlar. Dolayısıyla oyundan çıktığınızda tüm duyguların uyumla harmanlandığı bir ruh haline bürünüyorsunuz. Uzaklardan gelen bir masalın etkisiyle bir saatliğine gündelik hayatınızdan kopup farklı bir dünyaya yolculuğa çıkıyorsunuz. Bugünlerde tam da ihtiyacımız olan şey...
Doğan Kitap’ın katkılarıyla hazırlanan ‘Aşk, Ayrılık ve Başka Şeyler’de metin derleme ve dramaturgi çalışması Tiyatrotem’e ait. Ayşe Selen ve Şehsuvar Aktaş’ın rol adığı oyunda dekor ve kostüm tasarım ve uygulama Hilal Polat’a, ışık tasarım ve uygulama Utku Kara’ya, görsel iletişim tasarımı Behiç Alp Aytekin’e ait.
‘Aşk, Ayrılık ve Başka Şeyler’, 29 Kasım Çarşamba, 20.30’da, Kadıköy’deki Taşra Kabare’de izlenebilir.