İki müstesna yetenek, bir seri katil
Güncelleme Tarihi:
Ödüllü yazar Su Tunç’un ‘Kristal: Lanetli Kan’ adlı sürükleyici polisiyesi, özel harekât biriminden cinayet büroya geçen İlhan ile cinayet çözme konusunda müstesna bir yeteneği olan uçuk kaçık Kristal’in, kurbanlarına Akadca sayılar kazıyan bir seri katille mücadelesi anlatılıyor.
1992 yılında doğan Su Tunç, eğitimini İstanbul, Ankara ve Brüksel’de tamamladıktan sonra çeşitli medya organlarında ve kurumsal firmalarda çalıştı. İlk romanı ‘Kore’de Aşk Mevsimi’nin ardından yayımlanan ikinci romanı ‘Hatırla!: Bir Savcının Anıları’ ile Türkiye Polisiye Yazarları Birliği’nin ‘Kristal Kelepçe İlk Polisiye Roman Ödülü’nü kazandı. ‘Kristal: Lanetli Kan’ ise yazarın polisiye türündeki üçüncü romanı.
Kitap ilkin Afrin’de İlhan’ın öyküsüyle başlıyor. Son derece parlak bir özel harekât polisi olan İlhan bir çatışmada yakın arkadaşı öldürülünce ileri atılarak ensesinden vuruluyor. Aylarca hastanede tedavi gördükten sonra ise eskisi gibi olamayacağının farkında. Öyle ki kendini ‘kullanışsız’ hissediyor. Üstelik, nişanlısı Nurcan’ın onu terk ettiğini öğrenmiş. Genç adamın bir anda başına yıkılan hayatı ise bir hastane ziyaretiyle değişmekte. Nihat Başkomiser yanına gelerek onu memleketi Karaman’dan İstanbul’a, cinayet büroya çağırıyor. Böylelikle İstanbul’a gelen genç adam kendini bir seri katilin peşinde buluyor. Katil, kurbanlarını eterle bayılttıktan sonra bıçaklayarak öldüren, bazılarının uzuvlarını kesen, derilerine bıçakla Akadca sayılar kazıyan bir sosyopat. Her kurbanın kanında, haşere ilaçlarında bulunan fakat uyuşturucularda da çabuk etki etmeleri için az miktarda rastlanan bir madde var: Metomil. Sayılar ve kanlarında metomil olması dışında kurbanlar arasında ortak bir taraf yok.
Bu seri katil vakasında İlhan’ın ortağı ise Kristal olacak. Ancak genç kadının akli melekelerinin yerinde olup olmadığı muallak. Zira son derece zeki, ayrıntıları derhal fark eden, öte yandan insanlarla alay etmeyi seven ve tek kelimeyle tuhaf bir üsluba sahip olan bu havai genç kadının yöntemleri sıra dışı. Nitekim büroda birçok kişi varlığından tedirgin olmakta. İlhan’ın ilk izlenimi de bu yönde fakat kadınla zaman geçirdikçe ve geçmişini öğrendikçe ona hak verecek. Zaten İlhan, duygusal tarafı ağır basan ve insanları yargılamaktan imtina eden bir karakter.
İkili arasındaki temel çatışmanın da mizaç farklılığı olduğu söylenebilir. Yani, İlhan’ın özgürlük tanımı duygular üstüne kuruluyken Kristal’inki kayıtsızlık üstüne kurulu. Öyle ki kendine dahi kayıtsız kalan bir kadın Kristal. İlgisini çeken tek şey ise çetrefilli cinayet vakaları olsa gerek. Bu bağlamda Nihat Başkomiser’in Kristal’i vakaya dahil etmek için İlhan’a ihtiyaç duyduğunu görmekteyiz çünkü kendisi bilmese dahi genç adamın da müstesna yetenekleri söz konusu. Böylelikle bu cinayet vakası İlhan için hem kendi yeteneklerini keşfetme hem de Kristal’i tanıma yolculuğuna dönüşüyor; zira cinayetler giderek kadının geçmişine bağlanıyor. Üstelik dişe diş, kana kan düsturuyla hareket eden son derece zeki bir seri katille karşı karşıyalar. Ancak belli bir noktada suçlar Kristal’in üstüne yıkılınca İlhan tek başına kalacak, Doktor’un ve savcının yardımıyla bu karmaşıklığı çözmeye çalışacaktır.
Bu özellikleriyle roman merak unsurunu her daim diri tutan, gerçekçi karakterlerle okuru kendine çekmeyi başaran, günümüzde geçen bir İstanbul polisiyesi olarak karşımıza çıkmakta. Kitabın belki de en vurucu tarafı karakterlerin geçmişlerini ve psikolojik portrelerini polisiye kurgunun içerisinde eritmesi. Nitekim, Teşekkür bölümünde de görüldüğü üzere metni ve karakterleri inşa etmek için uzmanlardan yardım alarak hayli çalışmış Su Tunç. Böylelikle, ‘Kristal: Lanetli Kan’ ete kemiğe bürünen bir roman olarak okurla buluşmakta.
Su Tunç
İthaki Yayınları, 2022
296 sayfa.