Güncelleme Tarihi:
Emilie Pine’ın 2018 yılında İrlanda Kitap Ödülü’nü kazanan ilk kitabı ‘Kendime Notlar’, Domingo Yayınları etiketiyle Türkçede. Kendisine has cesur üslubu ve yenilikçi sesiyle Pine uzun zamandır okuduğum en özgün kalem oldu. Bu kitabı okumak adeta, bu çağda yaşayan genç bir kadın olarak kendi iç sesini duymak gibi...
‘Kendime Notlar’, yazar ve eğitmen Emilie Pine’ın kendi hayat hikâyesinden, ilk bakışta oldukça sıradan gelen fakat derinleştikçe fena halde çarpan kısa yazılarla oluşturduğu bir anılar kitabı.
Yazarın üslubunda en net seçilen öge olan radikal dürüstlük; alkolik bir baba, cinsel şiddet, bebek sahibi olma çabaları, kadın bedeni üzerindeki tabular gibi zor duyguları kapsarken, samimi ve tanıdık dili tüm bunları adeta bir dost sohbetine çeviriyor.
İnsan anlattıklarını okudukça tüp bebek tedavisi görürken ona acıyarak koluna dokunan kişiler gibi değil ama candan bir arkadaş gibi koluna dokunmak istiyor.
Yunanistan’ın Korfu Adası’nda başlıyor kitap. İlk bölüm olan ‘Ölçüsüzlük Üzerine Notlar’, 15 senedir adada yaşayan alkolik babası üzerine çünkü. Babasının hastaneye kaldırıldığı haberini alınca kız kardeşiyle birlikte İrlanda’dan Yunanistan’a uçan, oradan gemiyle Korfu’ya geçen Pine, hastanede geçirdikleri süre boyunca babasının onlar büyürken takındığı ilgisiz tavırları hatırlıyor. Elbette bolca acı ve gözyaşıyla.
HAYAT MI DAHA ÇARPICI, SANAT MI?
‘Bebek Yıllarından’ adlı bölümde partneriyle birlikte yaşadığı ve oldukça uzun ve zorlu geçen tüp bebek macerasını anlatan Pine, İrlanda’daki düşük tedavisi prosedürünün kadınların kendi bedenlerine nasıl da yabancılaşmalarına sebep olduğunu gözler önüne seriyor.
Yazar, 10 haftalık bir fetüsün içinde yaşayıp yaşamadığını bilmesine bile izin verilmeyen sistem yüzünden hissettikleriyle okurun gözlerini doldururken trajikomik durumları şahane resmetmesi sayesinde insanı bir yandan da kahkahalara boğuyor.
Çok zekice kurgulanmış, çok içtenlikle yazılmış, nefis bir kitap bu.
Genç kadınların kendi bedenlerinden, düşüncelerinden ve bu dünyada kapladıkları yeri sonuna kadar hak ettiklerinden emin olduklarında nasıl da açık bir kalple yaşayıp yazdıklarının kanıtı.
‘Kendime Notlar’ın aslında ‘hepimize notlar’ olduğunu düşünüp bu kitabı muhakkak çantanıza atmanızı öneriyor, bir de okuduklarından biraz
‘Fleabag’ tadı alan bir tek ben miyim, çok merak ediyorum.
KİTAPTAN
Eczaneye gidiyor, ellerindeki yumurtlama dönemi takip kiti stokunun yarısını alıyorum. Kutuların üstündeki sinir bozucu sırıtan bebek resmini görmemeye çalışıyorum, tanıdık biriyle karşılaşmamayı umuyorum ve ne zaman bu tür şeyler alan birine dönüştüğümü merak ediyorum. Eve döner dönmez yumurtlama döngümü takip etmek ve “en uygun gebe kalma günlerimi” bulmak için paketi açıyorum. Talimatları okuyor, sonra yeniden okuyorum. Bir ayda yalnızca üç tane yüksek doğurganlık günü olduğuna inanamıyorum. Üç mü? On üç yaşında okullu kızlarken her yıl tekrarlanan zorunlu cinsel eğitim dersinde nasıl paniğe sevk edildiğimizi hatırlıyorum. Hamile kalma düşüncesiyle dehşete düşürülmüş, bir penis vajinalarımızın yanına yaklaştığı anda hamile kalacağımızı sanmıştık. Fakat şimdi, gerçekten hamile kalmak istediğim anda bebek yapabilme aralığının ne kadar dar olduğu bana sihir misali açıklanıyor.