Hülya adamı

Güncelleme Tarihi:

Hülya adamı
Oluşturulma Tarihi: Aralık 03, 2020 18:08

Ercan’ın şiiri, müthiş ‘okunaklı’ bir şiirdir, “yedi yeşil kaplan mürekkep/akan bir ırmaktan geçip/ ulaştılar yazıya, orda şairler/açılan bir güle bakarlardı hep”.

Haberin Devamı

Klasik dönemden günümüze, nasılsa, gelmiş has bir edebiyatçı, şair, hülya adamı arıyorsanız, işte karşınızda Ercan Yılmaz. O bu ‘takdim’den elbette mahcup olacak ve adeta özür bildirecek ama biz buna aldırmayıp, özenli ve düzenli olarak yayımladığı kitaplarından en yenilerine tek tek değineceğiz.
Şiirle başlıyoruz; Şule Yayınları’ndan ‘Kaplanın İşaretleri’ (Ağustos 2019), Ercan Yılmaz’ın beş şiir kitabından en yenisi. Kendisine ‘Erbain’i 1 geçe, 41 yaşı için armağan ettiği kitap, tahmin edileceği üzre, William Blake’in ünlü şiirinden bir dörtlükle açılıyor. Sırada T.S. Eliot var ve ilk şiir ‘Kaplanın İşaretleri’nde de alınlık olarak, Borges’in “Bir kaplan düşüyor aklıma” dizesi duruyor.
Ercan’ın şiiri, müthiş ‘okunaklı’ bir şiirdir, “yedi yeşil kaplan mürekkep/akan bir ırmaktan geçip/ ulaştılar yazıya, orda şairler/açılan bir güle bakarlardı hep”. Önceki dört kitabının da bir ‘yakınokur’u olarak söylüyorum bunu. Onda açılanın bir ‘günün defteri’ değil yalnızca, bir ‘gülün defteri’ olduğunu da işiterek. Gülden bir sayfaya düşen sözcüklerden nasiplenir bu şiir. Başka şiirlerden, şairlerden, kitaplardan da. Gül, şiire bakarak açılır adeta. Bazen “okumaktan mana ne?/şiir değilse buğday verebilir” ‘Lirik Bir Soru’nun yanıtını. Yazarın okurken yazdığı gibi, okur da yazar. Bu şiirin ‘okunaklı’ olmasına bir delil de taşıdığı zenginliklerle, kitap içinde kitap gibi açılması, derinleşmesi ve “bulduktan sonra aramayı” da sürdürmesidir.
Gül defterine yazıldığından olmalı, dipten bir ses de hep eşlikçi olacaktır siz şiiri okurken: “ağzımda yeşil bir tüyle, şairlerin/süresiyle geldim, şarkılar topladım/boş vadilerden, sana hırka ördüm/üşüme, Efendim, dünya çok serin”. Ercan Yılmaz, bir şair hayatından çok bir şiir hayatı sürdüğünü gösteriyor hepsi de şiir halesini taşıyan yapıtlarıyla. ‘Rüzgârın Aynaları’nda (2018) topladığı, o ‘denemeler’ diyor ama ben ‘demeler’ diyorum, hatta ‘demler’deki şiir lezzeti, değme şiirde bulunmaz. Neyi yazsa, ister ‘Sevgili’nin Bahçesi’nden yazıya düşen elma, kiraz, zeytin olsun, ister yemin ettiği incir, kaplumbağalar, kargaesk... Hepsi şiirden süzülerek bize geliyor: “Bana hep, kendime ait zamanın saniyeleri gibi gelmiştir üzüm taneleri. Çocukluğum üzüm ağaçlarına yarenlik etmekle geçti.”
‘Şiire, şaire ve okura dair’ bir kitap ‘Görünmez’in Arıları’ (2020). Şiir üzerine düşünen, şiirle düşünen bir şairin şiirli notları. Kitabı Rilke’ye adamış ve başlığını da onun bir mektubundan almış. Onun şair haritasının en başında duran da Rilke elbette, Hilmi Yavuz, Hafız, Haşim, Fuzuli... Kitap çeşitli notlardan oluşuyor ama bunlar tıpkı Attilâ İlhan’ın ‘Meraklısı İçin Notlar’ı gibi, merakla, ilgiyle, hevesle ve doğrusu lezzetle okunuyor. Ercan bir bakıma şiir günlüğünü bize de açıyor ve biz hem onun şiirini hem de onun şiirini olduranların şiirini, anlayışlarını, yepyeni anlamlar da kazanmış olarak okuyoruz. Yaratıcı okuma dedikleri, belki de budur, ama bundan önce şairokur desek yeri var. Tartışılması, değerlendirilmesi istediği pek çok notu da var: “Ana’dan gelen dil lirik, ‘baba’dan tevarüs eden dil retorik bir söyleme dönüşüyor belki de şairde...”
Ve beni en çok etkileyen Ercan Yılmaz kitaplarından, ‘Gözyaşları ve Zeytin Ağaçları’. Bir şiir atölyesinde hem şiir hem zeytin hem de gözyaşı niyetine tümünü okumuştum. Altbaşlığında ‘Bir Uzun Mektup Denemesi ya da ‘Bir Yaz Romansı’ diyor şair. Sevdiğimiz, adını söylemenin bile şiir söylemek gibi olduğu, şiirin onda nice imge ve dize bulduğu zeytin olur da, onu övmemek olur mu? Ercan da kitap boyunca övmüş, güzellemiş zeytini: “Dudakları kirlenmiş biri’ bile öpebilir zeytin ağaçlarını, çünkü siz onları ateşin gözyaşlarıyla suladınız.” Zeytin eşliğinde gözyaşları mı yoksa gözyaşları eşliğinde zeytin mi yoksa zeytin sevinç gözyaşlarının ta kendisi mi? Sahiden mutluluk gözyaşları dökülüyor gözlerden okurken, zira bu şiir zeytinindir ve zeytinin kıymetini belki de en çok şiir bilir. Öyleyse ağlatacak kadar güzeldir.
Şiir, Ercan Yılmaz’ın güzel alınyazısı.

Hülya adamı
 
Hülya adamı
 
Hülya adamı
 
Hülya adamı




BAKMADAN GEÇME!