Güncelleme Tarihi:
1989’da İstanbul’da vefat eden Türkiye’nin ilk kadın avukatı Süreyya Ağaoğlu’nun anılarını içeren iki kitaptan oluşan Bir Ömür Böyle Geçti ve Sessiz Gemiyi Beklerken adlı kitabı Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı. 1921 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne başvuran ilk kız öğrenci olan Süreyya Ağaoğlu’nun yaşamı hukuk sevdası peşinde dirençli bir çalışma yoğunluğuyla geçiyor. Onun ki öyle bir sevda ki fakültenin kız öğrencilere açılması için üç kız arkadaşını ikna ederek Hukuk Fakültesi’nde kız öğrencilerin okumasının yolunu açıyor. Ağaoğlu’nun anıları okurken hem Cumhuriyet’in ilk 60 yılına hem de kadının bu dönem yaşadıklarına tanık oluyorsunuz.
Türkiye’nin ilk kadın avukatı olan Süreyya Ağaoğlu, siyasetçi Ahmet Ağaoğlu’nun kızıdır. Başbakan Adnan Menderes’in idamına karar veren Yassıada Mahkemeleri’nde yargılanan kardeşi Samet Ağaoğlu’nun savunmasını üstlenmiştir.
Hukuk, her daim hukuk
İçiniz acıyarak onun verdiği hukuk mücadelelerine günümüzde de ne kadar ihtiyaç duyulduğunu büyük bir üzüntüyle okuyorsunuz. Ağaoğlu, hukuku bir meslek olarak seçerken hakimliği çok daha yüce bir makam olarak görüyor ve tam bir tarafsızlıkla yapamam düşüncesiyle uzak duruyor.
Dobra, açık sözlü ve girişken bir kişiliğe sahip olan Süreyya Ağaoğlu, meslek hayatı boyunca uluslararası kuruluşlarda Türkiye’yi başarıyla temsil ediyor. Kadın ve çocuk hakları alanında önemli çalışmalar yürütmüş olan Ağaoğlu, sivil toplum kuruluşlarının kurulmasına öncülük etmiş.
Siyasetçi bir ailenin kızı olarak Türkiye siyasi tarihinin canlı tanıklarından biri olan Türkiye’nin ilk kadın avukatı Süreyya Ağaoğlu’nun başta Atatürk olmak üzere Atatürk’ün eşi Latife Hanım ve İsmet İnönü’yle ilgili çok yakın anıları kitapta yer alıyor.
‘Sana nikahım düşer...’
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra nasıl bir zihniyetle mücadele edilerek yol alındığını ve alınamadığını Ağaoğlu, şöyle ifade ediyor ve demokrasinin, cumhuriyetin yerleşmesinde ne büyük sorunlarla karşılaşıldığını ve hukukun en temel sorun olduğunu anlatıyor:
“Günleri çok dolu ve fikri faaliyet yönünden zengin geçen babam, akşam yemeklerinde anneme bu görüşlerin özeti anlatır, biz de dinlerdik. Bakıyorum da babamın o zamanlar, yani bundan altmış yıl önce ortaya koyduğu problemleri biz hala halledemeden tartışmaktayız.”
“Ulum-u Diniye hocamız, Emin Efendi adında sofu bir adamdı. Bana “Başını ört, yoksa sana nikahım düşer” demişti. “Hoca efendi, bu dünyada bir sen bir de ben kalsak bile sana varmam” cevabını verdim. Tutum ve düşüncelerimden ötürü bana gavur derlerdi.”
“Altmış yıl sonra bile beni karamsar düşüncelere sürükleyen bu din hocasına, lise arkadaşlarımdan Beyhan, Hukuk Fakültesi’ne gideceğini söylemişti. Hoca:
“Zinhar, kafir olursun” demişti. Halbuki bu Beyhan, Türkiye’de ilk kadın hakim oldu.”
Hukuka adanmış bu hayat ne kadar uluslararası kuruluşlar tarafından takdir görmüşse de ülkemizde hukuk alanında kaydedilen gelişmelerin ne kadar üzücü olduğunu Ağaoğlu’nun yaşamıyla kıyaslayarak görmek de mümkün.
Sadece hukukçuların değil hukuka ve adalete inanan insanların düşünerek okuyacağı bir kitap Süreyya Ağaoğlu’nun anılarını içeren 'Bir Ömür Böyle Geçti - Sessiz Gemiyi Beklerken’i...