Güncelleme Tarihi:
Dedektif romanları yazarlarının kaderidir; karakter fazla öne çıkarsa yazarın ismi gölgede kalır. Mesela Sherlock Holmes’un A.C. Doyle’den, Philip Marlow’un R. Chandler’den hatta Hercule Poirot’un A. Christie’den daha ünlü olması gibi, Remzi Ünal da Celil Oker isminin önüne geçmiştir. Hak etmiştir de... Zira Celil Oker’in başarısı Remzi Ünal özelinde -yerlisiyle yabancısıyla- polisiyelerde sık rastlayamadığımız kadar gerçek bir insan tipi yaratmasındandır. Ve bana göre polisiye edebiyatımızın gelmiş geçmiş en başarılı dedektif tiplemesi Celil Oker’in Remzi Ünal’ıdır.
YORGUN, YENİK VE YALNIZ
Remzi Ünal serisi, dedektiflik mesleğine ilişkin hayali bir yasal düzenleme varsayılarak kurgulanmasına rağmen, yani gerçeklikle ilişkisi daha ilk başta gerçekdışı kılınırken, okuyucuda bir an bile ‘saçma’ duygusu yaratmaz. Peki, bunu nasıl başarır Oker? İlk vurgulanması gereken, var olmayan bir meslek erbabının bile çok gerçekçi biçimde canlandırılması olmalı; gündelik hayatın küçük ayrıntılarda yakalanması, roman kahramanının o hayatın içine yerleştirilmesi, karakteristik olanın canlı tasvirlerle aktarılması... Öyle ki Remzi Ünal, bizden biri haline geliyor. Yalnız yaşayan orta yaşlı bir erkeğin gündelik, sıradan davranışlarını gösteriyor, yaptığı işi aşkın nedenlerle değil, hayatını kazanmak adına sürdürüyor.
İstanbul’da yaşayan pek çok solcu entelektüelin -yorgunluk ve yenilmişlikte Ahmet Kaya’nın ‘Yorgun Demokrat’ında karakteristiğini bulan- ruh hali var kahramanımızda. Futbol sahalarından borsa dünyasına, reklam sektöründen kentsel dönüşüm simsarlığına kadar her yeri saran yozlaşmanın, toplumun suskunluğunun ve hatta suç ortaklığının onun haleti ruhiyesindeki karşılığıdır bu yenilmişlik duygusu. Yenilmişlik elbette vazgeçmişlik anlamına gelmiyor. Kaybedenlerden taraf olmak bilinçli bir tercih, sırtındaki taş kendi taşı. Öyleyse Remzi Ünal, kimse yardımına gelmese bile o taşı taşıyacak, gerçekleri ortaya çıkarmak için elinden geleni ardına koymayacaktır.
İşin doğrusu, ne eski çağın gri hücreleriye iş görenlerinin zihnine ne sokakların tozunu attıranların yiğitliğine ne de polis teşkilatının sağladığı güce sahip. Peki, nasıl çözümlüyor vakaları? Sabır ve sebattır Remzi Ünal’ın düsturu. Polisi işe karıştırmadan, güçlüleri kızdırmadan, güçsüzleri ürkütmeden ısrarla arşınlar sokakları, bilgi ve malzeme toplar, sorular sorar, insanları tahlil eder ve her seferinde meseleye farklı bir yerden yaklaşmaya çalışır. Bütün bunlar hikâyeleri zenginleştiren unsurlardır.
SUÇUN KAYNAKLARI
Celil Oker’in romanlarında toplumsal hayata eleştirel/kinik bir bakış hâkimdir. Zengin ve saygın kesimden insanların yoksullarla kesiştiği anları kriminalleştirir ama bilinçli bir tercihle siyasetin alanına açılmaz, suçun ahlaki sorgulamasına girişmez, cinayeti çözümlerken toplum vicdanını rahatlatmayı amaçlamaz. “Yalnızca yerli malı bir özel dedektifim; ne cinayet masasından ne savcılıktan ne adli tabipliktenim” felsefesinden hareketle devletle ilişkilerini mümkün olduğunca aza indirgeyen, emniyet teşkilatından uzak duran, kendisini hâkim ve infaz savcısı yerine koymaktan imtina eden dedektif tiplemesinin bu uzak duruşunda Oker’in eleştirisi gizlidir. Devleti temsil edenlerden, siyasi ya da ahlaki sorgulamadan uzak durması bir başka sorgulamayı akla düşürecektir: Sorgulanan, sistemin, toplumun ve insanın kendisidir. Bu suçlar ve cinayetler bu toprakların siyasi/toplumsal/ekonomik tarihini/izlerini taşırlar. Böyle bir dünyada adaletin kurumsal anlamda tesis edilemeyeceğinin farkında olan Celil Oker’in siyasi ve toplumsal eleştirisi olayların ve karakterlerin seçimiyle keskinleşir. Kötülük uzaklarda bir yerlerde değil, içimizde, yanı başımızdadır.
Remzi Ünal ‘özel dedektif’, yani ‘private eyes’ teriminin hakkını verecek kadar iyi gözlemler dış dünyayı. Gündelik hayatı ayrıntılarda yakalar. Olayı çözmek için insan davranışlarını tahlil etmenin farkındalığıyla iyi bir karakter tahlilcisidir. Öyle ki Remzi Ünal’ın yaptığı, dedektiflikten ziyade insan sarraflığıdır; selamına mukabele etmeyen berberin ruh halini, zenginlerin küçümseyici göz atışlarını, kenar mahalle delikanlılarının triplerini ve benzeri pek çok küçük ama karakteristik ayrıntıyı seçer ve tasvir eder. Remzi Ünal’ın çözümlediği vakaların dramatik yanı zaman zaman hikâyenin kriminal yanına kıyasla ağır basar. Ahlak ve siyaset sessizce yayılır hikâyenin katmanlarına. Aslında Remzi Ünal’ın yaptığı dedektifik işi baştan sona ahlaki ve siyasi bir faaliyettir; tıpkı Celil Oker’in yazarlığı gibi...
Karamsar ama gerçekçi bir bakışla İstanbul’u her açıdan kuşatır Celil Oker, ki çağdaş polisiye romanda aradığımız tam da böylesi bir yaklaşımdır. Kişiler konusunda gösterdiği ayrıntı avcılığı ve tasvirciliğinin mekânlara ve güncel siyasete de yansıdığını özellikle belirtmek gerekir. Ancak Remzi Ünal’ın merceğine takılan İstanbul manzaraları kent ya da ‘ecdat’ güzellemesi yapan yerli polisiyelerdeki çakma tablolara hiç benzemez. İncili kaftanlarına sarınmış muktedirlerin saraylarında geçmez Celil Oker polisiyeleri. Merceğine takılan turistik gezi rehberlerini andıran polisiyelerde rast gelmediğimiz görüntülerdir. Teneke mahalleler, Kasımpaşa’nın bıçkın kıraathaneleri, Beyoğlu’nun arka sokakları, sefalet, sokak çocukları, gaspçılar, pislik, fuhuş... Ve hemen onların yanı başındaki pırıltılı, steril zengin semtleri... Yıkılan, el değiştiren, çehresi değişen, zenginlerle yoksulları mekân anlamında da ayrıştıran, kentsel dönüşüm adı altında yeni rant alanları yaratan bir metropol olarak İstanbul, Oker romanlarının suç kurgusunda önemli bir rol oynar.
Suçun arkasındakine uzanan, çağın hayat tarzlarını sorgulayan, toplumdaki yozlaşmanın bireylerde yarattığı travmayı önemseyen Oker’in anlattıkları bu coğrafya dairdi, bizim hikâyelerimizdi...
REMZİ ÜNAL POLİSİYELERİ
Ateş etme İstanbul: 440 sayfa, 35 TL.
Beyaz Eldiven Sarı Zarf: 144 sayfa, 17 TL.
Bin Lotluk Ceset: 216 sayfa, 25 TL.
Bir Şapka Bir Tabanca: 336 sayfa, 35 TL.
Çıplak Ceset: 144 sayfa, 17 TL.
Kramponlu Ceset: 232 sayfa, 25 TL.
Rol Çalan Ceset: 208 sayfa, 25 TL.
Sen Ölürsün Ben Yaşarım: 232 sayfa, 25 TL.
Son Ceset: 280 sayfa, 25 TL.
Yenik ve Yalnız: 312 sayfa, 25 TL.