Güncelleme Tarihi:
Avusturyalı oyun yazarı Ödön von Horvath tam bir Nazi karşıtıydı. Kahverengi ceketlilerle sokak kavgalarına karışacak kadar gözüpek Ödön, daha fazla dayanamadı ve ülkeyi terk ederek Viyana’ya yerleşti. 1938’de önce Budapeşte, sonra da Paris’e kaçmak zorunda kaldı. Gençlik yıllarında yazdığı oyunlar edebi çevrelerden övgü alan, Nazi yanlısı basın tarafından yerilen Horvath ilk romanı ‘Tanrısız Gençlik’i 1937 yılında sürgünde, Amsterdam’da yazdı. 1 Haziran 1938’de kitabın film uyarlaması için yönetmen görüşmesine giderken Champs-Elysees’de yıldırım çarpan ağaçtan kopan dal parçasının üzerine düşmesi sonucu feci şekilde öldü. Hitler’in suçlarının tamamını görecek kadar uzun yaşayamasa da durumun bu hale geleceğini tahayyül edebilmişti. ‘Tanrısız Gençlik’le Horvath suçlular ve deliler bir ülkeyi yönetme gücünü ele geçirdiklerinde, sağduyunun bile nasıl yıkıcı olarak kabul edilebileceğine bizi tanık kılan sayfalar yazmıştı. 1930’ların Almanya’sında yayılan ahlaki çöküşün resmini sayfalarında çizmişti.
‘Tanrısız Gençlik’in isimsiz anlatıcısı, adı açıklanmayan faşist bir ülkede tarih ve coğrafya dersleri veren bir öğretmendir. Roman, anlatıcı ve isimlerinin sadece başharflerini verdiği öğrencilerin hayatına odaklanır. Öğretmen ve öğrenciler arasındaki ilk çatışma milli eğitimin müfredatında yer alan ‘Neden sömürgelerimiz olmalı?’ konulu kompozisyon ödevi ile başlar. N.’nin ödevine ‘zenci’lerin yaşayıp yaşamadıklarının bir önemi olmadığını, hepsinin üçkâğıtçı, korkak ve tembel olduklarını yazmasına karşı öğretmen onların da insan olduğunu söyler. Öğretmen bu iddiasıyla bir anda tüm öğrencilerin saygısını kaybeder. Bu durum öğretmen ile okul yönetimi ve çocukların aileleri arasında sorun yaratır.
Horvath güçlü, eleştirel ve hicivci olarak bilinmesine rağmen etkisiz, sünepe anlatıcısının hikâyeyi anlatmasına izin verir. Anlatıcı, öğrencilerin nefretini ve kızgınlıklarını anlayamaz. Ateist olduğu halde Tanrı’nın tam zamanı gelmişken kayıtsız kalmasını da anlamlandıramaz. Yazarın ise hedefi açıkça faşizmdir. Ama aynı zamanda faşizme karşı muhalefetin yetersiz olduğunun da eleştirisini yapar. Öğrencilerin kalplerindeki ırkçılık ve mutlak güç iradesi dışında kitaptaki en rahatsız edici şeylerden biri de anlatıcının koşulsuz teslimiyetidir. Yazar okuyucuya Almanya’da gerçekte neler olduğunu göstermenin mükemmel bir yolunu bulmuştur. Alt-orta sınıf öğretmenler, memurlar, avukatlar, küçük esnaf gibi grupların korkaklık ve bireysel kazanç isteğinin, şiddeti, adaletsizliği daha da körüklemesi... Yazarın öfkeyle bahsettiği soğuk, ifadesiz ve ‘balık bakışlı’ faşistlere karşı tek bir kurtuluş reçetesi vardır: Vicdanın sesini dinlemek. Ödön von Horvath’ın tüm korkuları gerçeğe dönüştü. Hitler faşizmi dünyayı yıkıma sürükledi.
Tarihin tekerrür etmemesi dileğiyle.
TANRISIZ GENÇLÄ°KÂ
Ödön Von Horvath
Çeviren: Gülperi Zeytinoğlu
İş Kültür, 2021
136 sayfa, 16 TL.