Güncelleme Tarihi:
Eğer bir kitap kadınların kadınları anlatması üzerine kurulsaydı pek az ilgi çekici olurdu. Oysa, kadın hastalar ve onların psikiyatrlarının/psikologlarının birbirlerine karşı konumlanışları üzerine oturduğunda, hayli merak uyandırır. Her ne kadar, doktor olan kadın tarafından dile dökülse de bu anlatılar, salt şahsi öyküler olmaktan çıkar, geneli, insanı ilgilendiren bir karaktere bürünür. Freud’dan beri psikanaliz, insanı araştırmayı sürdürüyor. Kendi iç eleştirisi içinde günbegün yeni boyutlar kazanıyor. Bu bağlamda, ‘Kadınlar Kadınları Analiz Ediyor’ 2019 yılında, İstanbul Psikanaliz Derneği ile Psike İstanbul’un ortaklaşa düzenledikleri seminer metinlerine dayanıyor. İki bölüm boyunca, psikiyatr ve psikologların bildiri, tahlil ve tartışmalarıyla karşılaşıyoruz. Odak noktasını ‘toplumsal cinsiyet sorunlarıyla bağlantılı olarak kadınların maruz kaldığı aile içi şiddet, ensest ve cinsel taciz gibi sorunlar’ oluşturuyor. Ancak kitabın asıl çarpıcı yanı ‘ana rahmi benzerliğindeki seans odasının ilk aşk, anne, cinsellik vb.’ konuları, kadınları analiz eden kadınlar perspektifiyle aktarmaya girişmesi.
Paola Mariotti, Elizabeth Skale, Ferhan Özenen, Gülgün Alptekin, Susann Heenen-Wolff, Udo Hock, Nahaleh Mostag, Hande Kılınç Kunt gibi nice uzman, teorik bilginin hasta kadar kendilik bilgisine nasıl dönüştüğünü örneklerle açıklamaya çalışıyorlar. Hastanın kadın, analistin de kadın olduğu bu süreçlerde eleştirel bir dil de kullanılıyor. ‘Toplumsal cinsiyet ve cinsel özdeşim meselelerinin özellikle bir kadın analistle kadın hasta arasında nasıl ortaya çıktığının’ irdelendiği bölümler dikkat çekici. ‘Evliliğinin akışını terapisti ile tekrar eden’ bir kadını gözlemlemek, haset kavramının karşılıklı etkileşime açılması insan benliğini anlamak açısından ilgi çekici. Analistin haz ilkesinin bir parçasına dönüştüğünü görmesi de başka bir yön. ‘Analistin hastanın kendi içsel sahnesindeki oyununun farkına varmadan hastayla sahneye çıkması ve onun için ayrılmış rolü oynaması’ bir kadınlık durumu olarak üzerinde düşünmeyi gerektiriyor.
Ferhan Özenen diğer yazılar kadar değerli sunumunda ‘kadınsılık ve muammalar’ına eğilirken, kız çocuğunun genç kızlık ve yetişkin kadınlık hallerinde yaşadığı dönüşümleri açıklıyor ve ‘kastrasyon’ kavramına özellikle dikkat çekiyor. ‘Analist cinsiyetli bir varlık olarak deneyimlenebilir mi?’ sorusunu ileri süren Özenen, onların preoidopal aktarımına daha fazla erişebilir olmalarını, Freud’un ‘uygun anne ikamesi’ kavramıyla tamamlıyor.
Susann Heenen-Wolff ise oldukça çetin bir konuya projeksiyon tutuyor. ‘Anne/Kız: Analitik süreçte tutkunun akıbeti’. Nahaleh Mostag’ın “Ataerkil bir toplumda, bir kadının başka bir kadınla ilişkisinde dolaylı bir saldırganlık ve nefret potansiyeli vardır” yorumunu, D.B. Stern’in “Psikanaliz hasta ve hastanın yaşamı hakkındaki gizli bir hakikatin aranması değildir. Daha ziyade merakla ve belirsizliğin kabulü vasıtasıyla daha önce muhtemelen hiç düşünülmemiş olan yapıların ortaya çıkışıdır” cümleleriyle beraber okumalı. Zaten kitabın aday olduğu mesele de bu, hiç düşünülmemiş olanların peşine düşmek.
KADINLAR KADINLARI ANALİZ EDİYOR
Hazırlayan: Elda Abrevaya, Mrlis Tanık Sivri
Yapı Kredi Yayınları, 2021
136 sayfa, 20 TL.