GİZEM ÇETİMEN - gizem.cetimen@gmail.com
Oluşturulma Tarihi: Ocak 06, 2023 10:09
İş Sanat Kibele Galerisi, vefatının 14’üncü yılında usta heykeltıraş Saim Bugay’ın eserlerini bir araya getiren ‘Heykelin Sözü’ sergisini sanatseverlerle buluşturuyor. Sergi, “Öyle bir heykel yapacaksın ki onu ben anlayacağım, altına yazmayacaksın!” diyen Bugay’ın sanat anlayışını ve çokyönlülüğünü gözler önüne seriyor.
Levent’teki İş Kuleleri’nde ikamet eden İş Sanat Kibele Galerisi, 2008’de hayata veda eden usta heykeltıraş Saim Bugay’ın yapıtlarından oluşturulan ‘Heykelin Sözü’ başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor. Küratörlüğünü Emre Zeytinoğlu’nun üstlendiği sergi, heykelin yanı sıra takıdan kuklaya, sinemadan tiyatroya ve gölge oyunlarına kadar farklı disiplinlerde işler üreten Bugay’ın sanat anlayışını ve çokyönlülüğünü gözler önüne seriyor. Ayrıca sergi, sanatçının heykellerinin ortaya çıkış süreçlerinin ipuçlarını da izleyiciyle paylaşıyor.
Saim Bugay, 1934’te ut ve keman çalan anne ve posta tatarı olan babanın ikinci çocuğu olarak Mersin’de dünyaya geldi. 2 yaşındayken Bugay’ın ailesi Ankara’ya göç etti. Mimar yazar Cengiz Bektaş’ın bir yazısında anlattığına bakılırsa sanatçının çocukluğu bıçak ve çakı kullanarak tahta ve sabunları yontarak geçti. Hatta keman çalmaya büyük ilgisi olan sanatçı, kendisine ait bir kemanı olsun istedi ve 4 yaşındayken tahtayı yontup at kuyruğundan yaptığı yayları da kullanarak bir keman yaptı; ailesinin durumu, yeni bir keman almaya yetmediği için...
Ticaret lisesinde okuyan Bugay, okulunun son yılında ailesiyle birlikte İstanbul’a taşındı. Lise bittikten sonra ailesini geçindirmek için bir muhasebe bürosu açtı. Eğitim hayatına Yüksek Ticaret’te devam etti. Aynı dönemde yaptığı heykeller ve çizdiği desenler hocası ve heykeltıraş Zühtü Müridoğlu’nun dikkatini çekti. Müridoğlu’nun da desteğiyle Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (bugünkü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) sınavlarına girdi ve kazandı. Heykeltıraş Ali Hadi Bara, Mehmet Şadi Çalık gibi ustalardan eğitim aldı.
Bugay, 1967’de Akademi’nin Heykel Bölümü’nden birincilikle mezun oldu. 1967 ile 1969 yılları arasında Paris Gençler Bienali, Robert Koleji ve Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde düzenlenen sergilerde heykelleri yer aldı. 1969 ile 1974 yılları arasında devlet bursuyla başta Fransa olmak üzere İngiltere, Danimarka, Almanya, Belçika, Hollanda ve İtalya’da ahşap heykelleri üzerine çalışma ve araştırmalarına devam etti. 1970’te Paris Galerie Lia Grambihler’de heykel sergisini, ardından Gerard Philip Tiyatrosu’nda mask sergisini açan sanatçı, Türkiye’ye dönmesinin ardından 1975’te ise sanat eğitimini tamamladığı okulda ders vermeye başladı. 1980’lerde özellikle insan ve doğa ilişkisini irdeleyen işler üretmeye ağırlık verdi. Sonraki yıllarda ise sanatçının işlerinde hayvan figürleri ön plana çıkmaya başladı.
Son yıllarında İstanbul, Fındıklı’daki atölyesinde sanatını icra etmeye devam eden sanatçı, aynı zamanda öğretim görevliliğini sürdürdüğü MSGSÜ’de Kukla ve Gölge Oyunları Bölümü’nü kurdu. Türkiye’de heykel alanında kendi kuşağının en önemli isimlerinden biri olan Saim Bugay, 27 Ocak 2008 tarihinde kalp yetmezliği sebebiyle hayata veda etti.
HEYKEL KENDİNİ ANLATMALI
İş Sanat Kibele Sanat Galerisi’nin giriş katında olan ‘Heykelin Sözü’ sergisinde, Bugay’ın aralarında heykelleri, resimleri, ahşap, metal, döküm, tel gibi materyallerden tasarladığı kuklaları, maskeleri, el aletleri, oyuncakları ve biblolarının olduğu farklı disiplinlerde pek çok yapıtı yer alıyor. Sergide en dikkat çeken ayrıntılardan biri eserlerin başlıkları ve açıklamalarının olmaması. Bunun sebebi ise Bugay’ın bir heykeli anlamak ve anlatmak için biçimden başka bir şeye gereksinim olmaması gerektiği düşüncesi. Sanatçı, sanat hayatı boyunca heykellerine ya da ürettiği diğer işlerine isim vermekten kaçınmış, gazete ve dergilere verdiği röportajlarda ise “Öyle bir heykel yapacaksın ki onu ben anlayacağım, altına yazmayacaksın! Alta yazmak çok çirkin bir şey, yapan için ayıp. Ben beceremedim, onun için tarif ediyorum demektir. Benim işim kelimelerle değil, heykellerimle...” cümleleriyle bu konudaki görüşünü aktarmış.
Sergideki eserlerin ‘isimsiz’ ve ‘açıklamasız’ oluşları, izleyiciyi yapıtlar üzerinde daha fazla düşünmeye ve sorular sormaya teşvik ediyor. Aynı zamanda izleyici ve eser arasında görünmeyen bir ilişkiyi de beraberinde getiriyor. Küratör Emre Zeytinoğlu da serginin başlığını belirlerken Bugay’ın bu sanat anlayışından esinlendiğini belirtiyor.
Galeri mekânında dolaşırken izleyicinin karşısına minik bir kedi figürü, elleriyle bir şeyler anlatmaya çalışan tek gözlü heykeller, 10’dan fazla Aziz Nesin heykeli ve yüzlerden oluşan geometrik şekillerin tasvir edildiği çizimler ‘düzensiz’ ve ‘ani’ bir şekilde çıkıyor. Zeytinoğlu, sergileme sırasında yapıtları, dönemlere, yıllara ya da türlere göre ayırmadığını vurgulayarak onları yalnızca mekân ile en uygun ilişkiyi kurdukları biçimde yerleştirdiğini söylüyor. Bunun sebebini ise “
Saim Bugay, pek çok sanatçıda tanık olduğumuz bir ilerleme çizgisi izlemiyor. Yani onun yapıtlarını önce ve sonra gibi bir tasnife sokabilmek olanaksız. Hangi yeni biçimlere ya da hangi yeni kompozisyonlara dalarsa dalsın, sürekli başa dönmek ve o yenilikleri öncekiler ile örtüştürmek gibi bir tavrı var” diye açıklıyor.
Ayrıca sergide, 2010 yılında vefatının anısına Sahne Dekorları ve Kostümü Bölümü’nden Bugay’ın öğrencilerinin yapmış olduğu kukla da bulunuyor. Sanatçının kuklası, figürlerini ürettiği masasının yanındaki bir sandalyede oturuyor. Masasında boyalarından yontma malzemelerine kadar eserlerine can verdiği tüm malzemeler görülüyor. Sergide karşımıza çıkan eşek heykellerinden biri de masanın ucuna iliştirilmiş. Ziyaretçiler, bu kolektif çalışmada Bugay’ın üretim süreçlerinden bir anına tanık olma imkânı bularak onun dünyasına ‘sessizce’ adım atmış oluyor.
Saim Bugay’ın ‘Heykelin Sözü’ başlıklı sergisi, 19 Mart’a kadar İş Sanat Kibele Galerisi’nde.