Güncelleme Tarihi:
Vrakipom, dünyanın en sıradışı tavşanı. Ne uzun beyaz kulakları ne ponpon kuyruğu ne de sevimli pembe bir burnu var. Aslında hiç kulağı, kuyruğu ve burnu yok. Yüzünün ortasında kocaman bir ağzı ve o ağızdan çıkan tek bir kelime var; vrakipom. İsmini de söyleyebildiği bu tek sözcükten almış zaten.
Vrakipom’un farklılıkları onun bir tavşan olduğu gerçeğini değiştirmediği gibi ailesinin sevgisini de azaltmıyor. Ama ne zaman ki okul başlıyor zaten zor olan hayat daha da karmaşıklaşıyor ve Vrakipom’un artık Vrakipom olmak istememesine doğru giden yakıcı bir sürece dönüşüyor.
Stephane Servant okul bahçesindeki fısıltıların, gülüşmelerin, alaycı bakışların Vrakipom’un kalbinde yarattığı sarsıntıyı olabildiğince yumuşak ama bir o kadar derin yansıtıyor. Sözlerin yetmediği yerde Simone Rea’nın birbirinden güzel çizimleri koşuyor yardıma. Vrakipom’un diğerlerine benzemek için ayna karşısında kendine kulak taktığı, kapkaranlık gecede bir başına oturduğu, Ay ile fısıldaştığı sahnelerin sessiz sedasız anlattıkları sayfalarca sözcüğün anlatamayacağı kadar güçlü.
Vrakipom kendini olduğu gibi kabul etmenin bir yolunu buluyor elbette ama can alıcı meseleyi en iyi yazarın ithafı anlatıyor: Kendini farklı hissedenlere. Kendini normal hissedenlere. ‘Yargılayana.’
Macera hissi veren bir tarih kitabı...
İnsanlık var olduğundan beri öyle olaylar yaşanmış ki bir fikrin doğuşuyla imparatorluklar yıkılırken bir şehrin el değiştirmesi yepyeni bir çağı başlatmış. Bazen küçük bir kıvılcım tüm dünyayı savaşlara sürüklerken bir başka zaman, hayaline bile delilik gözüyle bakılan bir keşifle uzayın kapıları açılmış.
‘Tarihe İz Bırakan Olaylar/Dünyanın Kısa Tarihi’ siyasetten teknolojiye, bilimden sanata insanlık tarihinde bu türden çığır açıcı etkileri olan belli başlı gelişmeleri, icatları ve dönemleri bir araya getiriyor. Erdi İnci’nin samimi dili merak duygusunu tetikleyen ilgi çekici detaylarla birleşince ortaya bir solukta okunan macera kitabı tadında bir tarih kitabı çıkmış.
İnci’nin yer verdiği olaylardan bir tanesi bile gerçekleşmese ya da farklı sonuçlansa dünya tarihi sil baştan yazılırdı. Ama öyle ya da böyle yazılabilmesi ve bizlere ulaşabilmesi için ilk şart yazının bulunması. Bu yüzden ilk olarak binlerce yıl öncesine uzanıp Mezopotamya’da yazının icadına tanıklık ediyoruz. Gerisi çorap söküğü gibi geliyor zaten.
Kavimler Göçü’nden Haçlı Seferleri’ne, İstanbul’un fethinden Rönesans ve Reform hareketlerine, coğrafi keşiflerden ilk uzay yolculuğuna tarihi bir uçtan diğer uca kat ediyoruz. Matbaanın, uçağın, aşıların icadına sevinirken savaşları, bombaları ve insanları ayıran duvarları sorguluyoruz.
İnci olayları sebep-sonuç ilişkisi içinde, yaşandığı döneme ve geleceğe etkilerini hem söz konusu bölümde hem de ileriki bölümlerde geçmişe atıf yaparak, bağlantılar kurarak anlatıyor. Böylece derli toplu bütüncül bir bakış sağlıyor. Yarattığı beyin fırtınası sadece geçmişi ve bugünü değerlendirirken değil, geleceği şekillendirirken de lazım olacak türden.