Güncelleme Tarihi:
Bir hayalet, bir cadı ve bir insan çocuk.
Bir sabah uyandığında kendini hayalet olarak bulan, geçmiş yaşamına dair hiçbir şey hatırlamayan ve hayatının geri kalanını hayalet olarak geçireceğini anlayan Tofu; aralarında yaşadığı süre boyunca hakaretlere maruz kaldığı için insanlardan uzaklaşıp yalnızlığı seçen cadı Çiya; anne-babası yeni ayrılmış, kasabanın çocukları tarafından tuhaf bulunup dışlanan Maya.
Her biri kendince yaralı, yalnız ve ötekileştirilmiş hisseden üç çocuğun arkadaş olabilme yolunda yaşadıkları zorluk ve maceralar kâh hüzünlendirip kâh eğlendiriyor. Yazar Zeynep Alpaslan resim ve şiir sanatını adeta birer karaktere dönüştürdüğü kurgusuyla içine çekiyor, edebi diliyle büyülüyor ama en önemlisi farklılıklar üzerine gittikçe derinleşen bir sorgulama yaratıyor. Parmak sallamadan, kolaycılığa kaçmadan adım adım karakterlerin ruhuna iniyor, hissettiklerini duyumsatıyor.
Farklı ve yalnız hisseden üç çocuğun birbirini herkesten iyi anlayacağını, hemencecik arkadaş olacaklarını düşünebilirsiniz. Ama o kadar kolay olmuyor maalesef. Karakterler bu noktada derinleşiyor, kötü tecrübelerin iç dünyalarına ve gelecek ilişkilerine yansımaları yüzeye vuruyor.
Cadı Çiya maruz kaldığı zorbalıklar sebebiyle öyle hassas ve tepkili ki, yapayalnız yaşamayı kafasına koymuş, çoktan metruk ormanın derinliklerindeki kulübesine çekilmiş. Ta ki hayalet Tofu’yla karşılaşana dek. Tofu ise herkesin ondan korkmasından bıkmış; üzgün, yaralı bir halde geçmişinden bir iz ararken kendini Yıldıztozu kasabasında Çiya’nın yanında buluyor. İkili insanlara sokulmamak ve bir daha ayrılmamak üzere birlikte yaşamaya başlıyor. Aralarında bir üçüncüye yer yok, hele de bir insana.
Ama kader bu ya, ne kadar saklamaya çalışsa da Tofu’nun bir hayalet olduğunu şıp diye anlayan Maya bir insan ve onunla arkadaş olmaya kararlı. Perilere yürekten inanıyor Maya, annesi hayal gücünün genişliğinden endişeli, diğer çocuklara göreyse tuhaf ve korkutucu. Tofu kendi kaygılarından dolayı ondan kaçarken o da bir hayaleti bile ürküttüğünü düşünecek kadar kırılgan. Yine de Monet’nin ‘Nilüferler’ tablosu önünde başlayıp karla kaplı bir ormanda ihtiyatla yeşeren, her şeye rağmen bir arkadaşlık onlarınki. Tofu, Maya’yla hiç olmadığı kadar canlı hissediyor kendini ama diğer taraftan Çiya’yı incitmekten korkuyor. Çiya insanlarla arkadaşlığa kesinlikle karşı! Mağduru olduğu önyargıyı şimdi Maya’ya karşı taşıdığının farkında değil. Elbette serde kıskançlık ve tek dostunu kaybetme korkusu da var.
Anlayacağınız zor bir bilmece. Bir hayalet, bir cadı ve bir insan çocuk arkadaş olabilirler mi? Sadece bunu cevaplamıyor Zeynep Alpaslan, hem kendimizin hem de birbirimizin içindeki galaksiye, o gümüş rengi uçucu pırıltıya bakmaya davet ediyor hepimizi.