Güncelleme Tarihi:
‘Niyet Defteri’, ‘Sırlar Bohçası’ ve ‘Gelecek Geçmişi Şekillendirir’ gibi kişisel gelişim kitaplarının yazarı Meltem Güner, bu kez ilk romanı ‘Derin’le okur karşısında.
Güner, dünyadaki pek çok farklı kadim kültür üzerinden anlattığı semboller, rüyalar, kişisel gelişime dair öğretiler, masallar, metaforlarla bezenmiş bakış açısını, ‘Derin’de, sarsıntılı hayatıyla bir yusufçuğun dönüşümüne benzettiği kadın kahramanının hayatında ilmek ilmek işliyor.
Oradan oraya savrulan, hayattaki amacını, benliğini keşfetmeye çalışan bir kadının, bir dönüşümün hikâyesi ‘Derin’. Kitap yaşanan aşklar, terk edilişler, travmalar, başarılar, mutluluklar, vazgeçişlerin ortasında neyi aradığını bilmeden ‘arayışı’ konu alıyor.
Değişim kaçınılmaz olan... Yaşamın doğasında olan. Zamanı durduramıyoruz, geriye alıp değiştiremiyoruz, bu anı aşıp gelecekteki hayallerimize uzanamıyoruz. Pek çoğumuz için geçmiş, bildiğimiz, güvenli geliyor. Değişim ise bilinmeyen, yeni, yabancı... Hele de bu değişim isteğimiz dışındaysa olacaklardan korku duyabiliyoruz. Bu noktada cesaret ve yeninin heyecanı yetersiz kalıyor. Hem kendimiz hem de etrafımızdakiler, her şey aynı kalsın istiyoruz çoğu zaman. Belki de bu yüzden gelecek için planlarımız, isteklerimiz, hayallerimiz olsa da, sıra yaşamaya gelince kaçmayı, kolay olanı, gerçeklerden uzaklaşmayı seçebiliyoruz.
Romanın kahramanı, İstanbul iş yaşamında yetenekli, başarılı, hırslı bir iş kadını olunca da hikâye pek çoğumuzun hayatındaki sorunlara değiyor. Evlenip çocuk yapmak mı, kariyer yolunda koşmak mı? Yoksa ikisi de mümkün mü? Yapılan seçimlerle şekillenen hayatlar, ödenen bedeller, keşkeler, alınan fazla sorumluluklar, kaldırılamayan yükler, ertelenen mutluluklar ve sonunda kendini unutan, ihmal eden kadın.
Hayattan, değişimlerden, kaçsan bile kendinden kaçabilmek mümkün mü? Meltem Güner’in bu soruya yanıtı ikilemin kendi içinden geliyor ve “Bir inkâr ve kabul yolculuğu Derin”de yaşam buluyor.
Romanın kahramanı Derin, bir zamanlar büyük başarılara imza atmış, tasarımlarıyla uluslararası ödüller kazanmış,
yetenekli bir mimar. Hikâye, Derin’in hayatının en sarsıntılı döneminde, her şeyi sorguladığı bir zamanda, yıllar önce büyük aşk yaşadığı eski sevgilisi Can ile karşılaşmasıyla başlıyor. Tesadüf karşılaşma! Uzun süre hayattan kopan genç kadını başını çevirdiği geçmişinin kapısını aralamaya, korkularıyla yüzleşmeye, gerçek aynasına bakmaya zorluyor.
Yaşadıklarına itirazı, inkârı o kadar büyük ki, o kadar da çok ikna edilmek istiyor Derin. İçindeki fırtınayı dindirmeye çalışıyor. Onu huzursuz eden soruların yanıtlarını ararken, kendi yolunu bulmasına en büyük engeli keşfediyor...
“Ben Derin, içimde, dışımda her nerede saklanıyorsa, kendimi bulmak niyetindeyim. Kayboluşum, buluşmanın isteğini taşıyor.”
İnançları, okuduğu kitaplar, türlü türlü yöntemler çare olmazken hiç umulmadık bir yerden duyulan bir söz her şeyi çözebiliyor. Hayatı boyunca dış sesleri dinleyerek yaşayan Derin, yaşadıklarından sonra nihayet iç sesine kulak vermeyi başarıyor.
İç sesinin büyüleyici akışını dinlerken hayat da karşısına öyle insanlar çıkarıyor ki, içindeki yangın bir nebze külleniyor, bir nefes soluklanıyor, serinliyor, ferahlıyor. Romanın diğer önemli kahramanı Selva Hanım işte böyle biri Derin için, gölgesinde dinlendiği ulu bir çınar gibi. Can, Ekin, Mustafa Mısırlı karakterleri ise romandaki dönüm noktaları.
Kitabın satırları arasında herkese dokunacak bir yan bulmak mümkün. Hayat amacını arayanlara, benliğini keşfetmek isteyenlere iyi gelecek bir öze dönüş hikâyesi. Aranılan sorulara yanıt olur mu bilinmez ama ilham vereceği kesin! Sürükleyici, olay örgüsü ve kurgusuyla şaşırtıcı, sarsıcı bir roman.
‘Derin’den: “Sanki içimde bir yerlerde çırpınıp duran kuş özgür kaldı. Nedenini bilemediğim huzursuzluklarım son buldu. Hayata ne katabilirim dedikçe, cennet bahçemin çiçekleri coşuyor. Seyrettiklerim güzelleşiyor...”
İndigo Kitap, 2019
256 sayfa, 24 TL.