Hayatın içindeki öykü, öykünün içindeki hayat

Güncelleme Tarihi:

Hayatın içindeki öykü, öykünün içindeki hayat
Oluşturulma Tarihi: Ekim 28, 2022 11:54

Cemil Kavukçu’nun birbiriyle bağlantılı kısa öykülerden oluşan yeni kitabı ‘Boş Zamanlar’, kasaba üzerinden bireyin iç dünyasına yönelerek insan-hafıza çatışmasına odaklanıyor. Kitabın asıl vurucu yönü, bu çatışma odağında hayatın içindeki öykünün, öykünün içindeki hayatın peşine düşmesi.

Haberin Devamı

Cemil Kavukçu’nun öyküleri 80’li yıllardan bu yana çeşitli dergilerde yayımlandı. Sait Faik Hikâye Armağanı dahil birçok ödüle sahip olan yazarın birbiriyle ilintili altı öyküden oluşan son kitabı ‘Boş Zamanlar’ Peter Esterhazy’den bir alıntıyla başlıyor: “Gerçek hikâyeler sadece uydurulan hikâyelerdir.” Esasen kitabın şahdamarı da bu epigraf. Zira çocukların gözünden anlatılan ilk iki öyküden itibaren hayat-kurmaca arasındaki ince çizgiyi görmekteyiz.
İlk öyküde, eski sandalyedeki tahtakurularını evin dedesini kızdırmak için her gece şişle çıkarıp öldüren bir dayı ve hanedeki bu çatışma ekseninde annesinin gidişini anlamlandırmaya çalışan bir çocuk söz konusu. İkinci öyküde ise duvara asılı bir tür sopa çeşidi olan ‘şipka’nın temsil gücünden, evin ketum babası ve ‘arabulucu’ rolü üstlenen anne üzerinden kurulan ‘oyunsu’ düzene kadar sanata aitmiş gibi gözüken, fakat öz itibariyle hayattan menkul kavramlar serilmekte. Ancak kitabın bütününe baktığımızda ön plana çıkan konu, çoban Fayık’ın pavyon açmasıyla birlikte zaman içerisinde pavyon merkezli gelişen efsaneler. Kasaba karakterlerinin hiçbiri pavyona dair anılar ve ayrıntılar hakkında hemfikir değil. Hemfikir olmadıkları gibi her biri tamamen farklı hikâyeler anlatmaktalar. Yani, insanın gerçekliği reddederek uydurma eylemine sarılan bir varlık olduğuna varmak mümkün. Arka planda ise dış dünyaya büyük ölçüde kapalı olan kasaba hayatını ve bu hayatın birey üzerindeki tesirini görmek mümkün. Bilhassa da sanatçı olmak isteyen fakat imkânlar el vermediği için yüzeysele saplanan ve yıllar içerisinde savrulan üç genç üzerinden:
“Onlar için kasaba küçük bir Paris’ti. Tuvallerinin başında, ucuz şarapları şişeden içip harikalar yaratacaklardı. Ama tek bir resim bile yapamadılar. Cemil yıllar önce öldü. Aralarında tek evlenen Enis de kendi içine kapanmış, alkolik oldu diyorlar. Evliliğinin hâlâ sürüp sürmediğini bilmiyorum. Çocukları da olmamış galiba. Çakal’ın oradan oraya savrulduğunu, bir ara yine müziğe döndüğünü duymuştum. Şu an nerede yaşadığını, ne yaptığını bilmiyorum. Sülo ise kayıp, yaşayıp yaşamadığı bile belli değil.”

BİREYİ YOK EDEN KASABA HAYATI
Kısaca, kasaba hayatının yok edici ve bireyi savurucu etkisi de söz konusu. Zira mutlu hayatlardan bahsetmiyor yazar... Alıntıdaki isimlerden Enis ise metinlerde daha başat bir rol oynamakta. Zaten kitaba adını veren ‘Boş Zamanlar’ öyküsünün de başkarakteri. Seneler içerisinde alkolik olan, kendini boş şeyler düşünmeye ve yazmaya vakfeden bu karakterin asli bir amacı var: Zamansız bir mekâna gitmek. Karısının çantasından para çalarak meyhane borçlarını ödeyecek kadar sefil bir hayat sürse dahi amacı doğrultusunda kurduğu planı hayata geçirecek kadar da kararlı, hatta felsefi yönü olan da bir karakter.
“Evet bütün zamanlarım boş ama ben yine de başka bir açıdan baktığımda az zamanımın kaldığını düşünüyorum. Geçmişteki dolu zamanlarımı düşünüyorum ve onları yerinde anmak istiyorum. Anmak değil de, nasıl söylesem, yeniden yaşayabilmeyi düşlüyorum. Bunun için bir yolculuğa çıkacağım ve varacağım noktada artık ‘zaman’ olmayacak, neyse bu kimseyi ilgilendirmez.”
Amaç-sonuç noktasından bakıldığında mutlu olan tek karakter olarak düşünülebilir Enis... Sadece insanı, taşrayı, hayat-kurmaca çatışmasını değil, mutluluk kavramını da ele alan bir yazar olarak karşımıza çıkıyor Kavukçu.

BOŞ ZAMANLAR
Cemil Kavukçu
Can Yayınları, 2022
80 sayfa.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!