Güncelleme Tarihi:
“Umut, Kaf Dağı’nın ötesinde olsa da denemekten vazgeçmiyoruz...” Şükran Yücel’in ‘Âlim Kadın Çıkmazı’ adlı yeni öykü kitabından bir cümle yukarıdaki. Kitabın rotasını çizen cümle. Umudun peşinde insanlık hikâyeleri anlatıyor Yücel. Edebiyatın pek çok alanında ürün veren yetkin bir kalem, hamarat bir yazar Şükran Yücel. Yeni kitabında 10 öyküsünü bir araya getiriyor. Her biri roman olsa okunacak öyküler var kitapta. Bittiğinde tadı damağınızda kalıyor, devamını merak ediyorsunuz. Anlatılan kahramanların daha derinine inmek, hikâyelerini tüm detaylarıyla öğrenmek istiyorsunuz. Çizdiği kahramanların hepsi okurda merak uyandırıyor, çünkü ‘an’da kalmıyor Yücel öykülerinde. Tıpkı roman kahramanları yaratır gibi öncesine dönüyor, bugünü anlatıyor ve geleceğe referans veriyor. ‘An’da yaşanan duyguyu okura geçirmenin yanı sıra sürükleyici bir kurguyla okurla daha nesnel bir bağ kuruyor. Öykülerinde seyirci olmanın ötesinde anlatılanın bir parçası olabilme fırsatı tanıyor. Kim bilir belki yazar birkaç kahramanı seçer aradan ve uzun uzun onların hikâyelerini anlatır. Bu da benim çağrım olsun yazara.
KONTES KEŞKE ROMAN KAHRAMANI OLSA!
Öykü kitaplarının en oyuncaklı yanı her okurun kendine bir öykü seçmesidir genellikle. Ben bu kitapta şanslıydım çünkü ilk hikâyede buldum aradığımı. Adı, ‘Troçki’yi Ben Öldürdüm’. Bolşevik Devrimi, Beyaz Rusların vatanlarından ayrıldıktan sonra başına gelenler, bu yaşananlarda Troçki’nin rolü ve bir kadının intikam ateşi anlatılıyor o kısa hikâyede. Kontes Anastasya Nikolayevna’nın hayatı Bolşevik Devrimi’yle Kırım’dan Büyükada’ya evriliyor. Kaybettiklerinin yasını tutup günü kurtarmaya çalışırken tüm acılarının müsebbibini buluyor yanı başında: Troçki! Sonrasında da incelikle işlediği intikam planı devreye giriyor. Tekrara düşeceğimin farkındayım ama keşke bu kontes bir romanla kendini uzun uzun anlatsa!
Kitabı adını veren ‘Âlim Kadın Çıkmazı’, şair Fıtnat Hanım ile Ahmed Midhat Efendi’nin şanı günümüze kadar ulaşan o büyük aşkının en büyük şahidinin ağzından anlatılan hikâyesi. Aşkın zarafetle vücut bulmasının en güzel anlatımı olarak niteleyebilirim bu öyküyü. Yücel kitaptaki tüm öykülerinde olduğu gibi burada da oyuncaklı kurguyu devam ettiriyor ve okuru geçmişin zarafetiyle avcuna alırken sürpriz bir sonla iyice meraklandırıyor.
İstanbul ile İzmir, geçmiş ile bugün arasında gidip gelen öykülerde, mekânların ruhları ile kahramanları buluşturuyor ve aslında sıradan gibi düşünülen hayatların altındaki sürprizleri anlatıyor yazar. ‘West Side Story’nin Bernardo’su yüreğinizi acıtırken son Levanten Maurice Mustafa’ya hüzünlü bir şarkı mırıldanıyorsunuz. Doğum günü partisiyle hayata yeniden başlayan anne-kız ile heyecanlanıp oyuncu kızın valizine girip hayallerine eşlik ediyorsunuz. Hele Meryem var ki kontesle yarışır. Onun var ile yok, gerçek ile kurgu arasındaki öyküsü zamanın ötesine taşıyor okuru. Hayallerin gerçeğe dönüşebilmesinin ne kadar kolay ve kolay olduğu kadar da zor olduğunu anlıyorsunuz Meryem’i dinlerken. Onun tevekkül kokan hikâyesi, annesinin tüm korumasına rağmen kendiyle yüzleştiğinde dünyası dağılan Candan’ın anlattıklarıyla tamamlanıyor.
Nihayetinde hüznün kol gezdiği hikâyeleri, umut kokan sokaklardan anlatan bir rotanın peşine düşüyor Şükran Yücel. Okuru da katıyor bu rotaya. Yarattığı kahramanlarla birlikte denizin kokusunu burnunda hissettiğiniz iki güzel şehrin fonunda insanlık hikâyeleri okuyorsunuz. Yolları zor sokaklara sapsa da umudu elden bırakmayan hikâyeler...
ÂLİM KADIN ÇIKMAZI
Şükran Yücel
Alfa Yayınları, 2021
134 sayfa, 18 TL.