‘Hastalıklı’ bir kitap: Sarsıntı

Güncelleme Tarihi:

‘Hastalıklı’ bir kitap: Sarsıntı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 08, 2018 16:42

Avusturyalı yazar Thomas Bernhard’ın ‘Sarsıntı’ isimli anlatısı Esen Tezel’in çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı. Yazar, otobiyografik çizgilerin olduğu kitapta hastalık, ölüm, yalnızlık gibi temalara felsefi açıdan bakıyor.

Haberin Devamı

Thomas Bernhard, 1931 senesinde evlilik dışı bir çocuk olduğundan Katolik kuralların hâkim olduğu ülkesi Avusturya’da değil, Hollanda’da doğar. Daha 17 yaşındayken zatülcenp hastalığına yakalandığı için gençliğini hastanelerde ve sanatoryumlarda geçirir. İkinci Dünya Savaşı depresyonunu hasta bir genç olarak zor şartlar altında tecrübe eder. Nitekim, yaşamak zorunda kaldığı olumsuzluklar onu insanlardan uzaklaştırır. Böylece kötümser ve karanlık bir yazar kimliğiyle karşımıza çıkar. 1970 yılında çekilen sinematografik portresinde söylediği gibi, tipik bir hikâye yok edicidir. Bu bağlamda, 1967 yılında ilk basımı yapılan ‘Sarsıntı’yı yok edilmiş bir hikâye yani bir anlatı olarak görebiliriz.
Kitap iki bölüme ayrılmıştır. Kahraman, 21 yaşındaki bir gençtir ve konuşmalar onun ağzından aktarılır. İlk bölüm, gencin doktor olan babası, depresif kız kardeşi ve diğer insanlar hakkındaki düşünceleriyle ilerler. Ailevi ilişkiler hayli karmaşık haldedir. Gencin tabiriyle, kaotiktir. Kız kardeşi, annesinin ölümünden sonra giderek içine kapanmış, hatta intihar teşebbüsünde bulunmuş hasta bir tiptir. Daha ilk sayfalarda kız kardeşinin depresif durumuyla beliren hastalık teması doktorun görüşleriyle topluma mal edilir: “Bu dünya sağlıklı olduğunu ileri sürse de sağlıklıymış gibi yapsa da aslında daima hastaymış ve insanlar, bireyler, sözümona sağlıklı olanlar dahil, daima hastaymışlar.” İlk bölümün sonunda ise hastalıkla ilgili oldukça otobiyografik bir cümle göze çarpar: “Beden hastalığından, onun sebep olduğu bir akıl hastalığı doğarmış.”
Ölüm teması ise annenin yokluğu üzerinden verilmektedir. Ailenin üç bireyi de annenin ölümüyle birlikte kendi yalnızlıkları içerisine gömülmüştür. Doktor işi dolayısıyla sürekli dışarıdadır, kız kardeş odasından çıkmak istemez, genç ise tek başına uzun yürüyüşlere çıkar. Bu yürüyüşlerde insanlara hükmeden unsur olarak yansıtılan doğayla baş başa kalarak iradesini kontrol altına almaya çalışır. “Kendimi uzun zamandır, gitgide kendi iradem vasıtasıyla emir vererek denetleyebildiğim bir organizma olarak görüyordum” der. İradesini doğaya değil kendi aklına teslim etmek ister. Bir gün babasıyla yürüyüşe çıkar fakat acil bir vaka yüzünden apar topar yola koyulurlar. Bu vakadan sonra, babasıyla birkaç yere daha uğrarlar. Son durakları prensin çiftliğidir.
Kitabın ikinci ve daha uzun bölümü ‘Prens’ adını taşır. Prens, bazen bir deli, bazen de bir filozof gibi konuşmaktadır. Hayatı en ince ayrıntılarına kadar analiz eder. Devlete, politikaya, bilime, tarihe ve felsefeye karşı adeta nihilist bir karakterdir. Hepsini teori olarak nitelendirir ve pratiğin imkânsızlığını, insanın çelişkisini vurgular. Ayrıca, Sartre’ın varoluşçu felsefesine gönderme yapan görüşleri de vardır. “Sahip olduğum eksiksiz özgürlük; beni boğuyor.” Öte yandan dünyaya atılmışlık hissi onu çevreler. İntiharı, Camus felsefesine yakın bir duruşla irdeler. Aynı zamanda, oğluyla olan Freudyen ilişkisinden bahseder. Oğlunu yok edicisi olarak görmektedir.
Küçük yaşta intihar girişiminde bulunan, gençliğini dünya savaşı atmosferinde hasta olarak geçiren ve insanlığa güvenini yitiren Bernhard’ın kaleminden çıkan ‘Sarsıntı’, içinde yoğun bir felsefe barındıran derinlikli bir eser olarak dünya edebiyatında yerini alır.

SARSINTI

‘Hastalıklı’ bir kitap: Sarsıntı

Thomas Bernhard
Yapı Kredi Yayınları, 2018
172 sayfa, 15 TL.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!