Güncelleme Tarihi:
Lâle Müldür... Dedim ve durdum. Hem kadim saygıdan hem de çok sevgiden. Sanki tarihöncesinden gibiyiz. Öncesi mi kaldı, tarih mi gitti ya da tersi mi, bilmiyorum. Ama şimdiye kaldığımıza bakılırsa, hayli olmuş, hayli zaman. Lâle’nin bir ‘ecnebi’ olarak Türk şiirine girmesinin yakın tanığıyım, zira ilk kitabı ‘Uzak Fırtına’yı Şiir Atı Yayınları’ndan (1988) çıkarmıştık, arka kapağında Lâle’nin güzel rüzgârlı resmi durur. Ahmet Güntan’la birlikte yayımladıkları ‘Voyıcır2’deki (Metis, 1990) ‘Üzünç Sevgilim ya da Nane Otları’ şiirini hatırlarım. Okumayan yoktur sanıyorum o şiiri. Varsa da bu uyarıdan sonra okuyacaktır sanırım: “sana hiçbir şey dokunmaz biliyorum/arkanı döner hemen uyursun/sırtında çift bıçaklı bir sevinç/belki balrengisin kusursuzsun/ onun için diyorum/karıştırma artık daha fazla bu otları/.../gençken sarı bir gömlek sevgilim/bir fular ağızda pisiotu/boş arazilerde hızla kullanılan araba/gençken bira gözlerle situasyonist okuma/ve ağız dolusu kusma kusma kusma/kumsallarda slow ve bee gees/ve bok gibi genciz genciz genciz”. Bir bölümünü aldığım şiirdeki “ve bok gibi genciz genciz genciz” dizesinin yazıldığı ama asıl olarak da yaşandığı günler.
30 yıldan çok oldu, şiir ‘Leyla’sını buldu, Lâle de anadilindeki şiire kavuştu. Ne yazsa şiirimizi havalandıran şairler vardır, sanki onlar şiirden kanat takmışlardır, uçarlar, biz onları ayakları yere basmadığı, şiiri düze indirmedikleri için severiz. Şiir onlarla hem yükselir, hem göz kamaştırır hem de o şiirin içinde kaybolmayı isteriz. Öyle de olur.
Aurası mı, kozmik oluşu mu, bilinmeyenden haber vermesi mi, ruhumuzu yerinden etmesi mi, neyse, bunlarla ve her okuyuşta insanın karşılaşacağı yeni şeylerle bu şiir bize, şiirin yalnızca yeni bir dil değil, yeni bir dünya, başka bir uzay olduğunu da gösterir.
Lâle Müldür’ün şahane denemelerinin yer aldığı ‘Haller Leyla’ (Alfa, Aralık 2018) kitabından esinle, onun da şiirin hallerinden biri olduğunu söyleyebiliriz: Şiirin Lâle hali. Akrabadan yakın Ahmet Güntan’ın dediği gibi, “Birbiriyle anlam elektriği yaratacak iki uzak şey olsun da Lâle bunu görmesin!” Mümkün değil! Ahmet’in ‘anlam elektriği’ dediği, Lâle Müldür şiirinin varlık nedeni de sayılır, yani gerçeği de, imgesi de. Gerçekliğin yüzlerinden, görünümlerinden biri.
Lâle’nin yakınlarda çıkan ikinci kitabı ‘Leonardo’ (Karakarga, Kasım 2018), Benoit Hamet’in çizimleri üstüne yazılmış, 28 bölümlük bir kitap. Ahmet Ergenç’in girişteki ‘Melankolinin Kara Güneşi’ yazısı da, Ahmet Güntan’ı destekliyor: “Lâle Müldür metinlerinin nasıl bir serbest sıçramalar serisinden ibaret olduğunu ve yan yana gelmesi olanaksız gibi görünen şeyleri yan yana getirip konuşturduğunu, iç içe geçirdiğini ve çarpıştığını bilen bilir.” (s.5) Lâle’nin şiiri de aslında bu kitabın ilk dizelerindeki gibidir: “Bir yaz rüzgârı birbirine çarpar ağaçları ve insanları/ki sonsuz insanlardır onlar... Leonardo ve Eva”.
Lâle’nin en yeni kitabı ‘Tehlikeliydi, Biliyordum’. Ferit Edgü’nün kitaba yazdığı kısa ama sıkı ‘sunu’sunda “Yazma sürecinde değil, doğurma sürecinde oluşan bir şiir” dediği büyü sürüyor. Haller Leyla dediğini ciddiye almak gerek, zira Lâle’de bütün haller şiir. Yazısından konuşmasına, sorularından gülüşüne, yaşamına dek şiiri içinde, üstünde başında, gözünde taşıdığını düşünüyorum onun. Düşünmek değil, yıllardır görüyorum. Şiir ona geliyor ve bize de onun aracılığıyla görünüyor. Mistik bir şeyden mi söz ediyorum? Aynı zamanda kozmik de bir şey bu. Evet bir ‘esrime’ ama bir ‘an’ olarak değil, tüm bir ‘yaşam’ olarak varlığın esrimesi şiire nasıl dönüşürün en yoğun, çılgın ve başkalık hali. Haller şiir, haller Lâle. Çığlığı da, kahkahası da, rüyası, masalı da bu dilin içinde: ‘karmaşıklaşan yeni bir su dili’ ve ‘her şiirin sonunda dipdiri kalıyordum’ dediği bir yaratma hali, yazma halinden çok. ‘Deniz’ şiirinde, “sen sana hediye edilmiş/şeylerle ortaya çıktığın zaman” diyor. Lâle her defasında, dünyaya her gelişinde yani, ona armağan edilmiş olan şiiri, zenginliği, renkleri ve bunun gibi büyülü şeyleri sunuyor bize.
TEHLİKELİYDİ BİLİYORDUM
Lale Müldür
Yapı Kredi Yayınları, 2019
176 sayfa, 20,37 TL.