Güncelleme Tarihi:
“Halep, tıpkı unutmak gibi geçiciydi. Gerçek görüntüsünden geriye kalacak tek şey, ölmemek için her gün tekrar tekrar uyduracağımız bir yalan olacaktı.”
Savaşın en yıkıcı tarafı elbette ölümler. Ancak savaş, insanları ve yaşamları yok etmekle kalmıyor, kentin tüm tarihini kökünden sökerek ruhunu da beraberinde öldürüyor. Ne çocukluğun geçtiği sokaklar, ne evler, ne müzikler ne de kalabalık sofralar ve ruh kalıyor geriye... Her biri savaşın yarattığı koca hiçliğe gömülüyor. Halid Halife ‘Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok’ adlı romanında, Suriye’nin ihtişamlı günlerinden çöküşe giden yakın tarihine ailenin üç kuşağı üzerinden bakıyor. Halife’nin romanı aslında bir kent romanı, Halep’in etrafında örülmüş bir kurgusu var. Okurken Mısır’ın sesi Necib Mahfuz’un üslubuna yakın bir anlatım hissediliyor, ki Halife’nin 2013 yılında Necib Mahfuz Edebiyat Ödülü’nü almış olması da bunun bir ifadesi.
Şiirsel bir başlığa sahip olan roman, Halep’in güzel zamanlarında başlıyor. Roman, kentin çokkültürlü ruhunu taşırken sokaklarından meydanına, insanlarına, evlerine kadar gitmesek de görmesek de Halep’i yaşamış kadar tanıdık kılıyor. Halife, bir nevi kentinin sesi, soluğu oluyor romanda. Kitabı Türkçeye Hümeyra Rızvanoğlu Süzen kazandırmış. Modern Suriye edebiyatının üretken kalemlerinden olan Halid Halife, edebiyatın dilini ustalıkla kurduğu romanında Baas rejiminin yıkıma sürüklediği politik iklimi, kronolojik kurguyla aktarıyor. Döngüsel biçimde annenin ölümüyle aile içinde başlayan roman, yine annenin ölümünün hemen sonrasında ailenin kalan bireyleri içinde sonlanıyor. Ölüm, hem metaforik olarak annenin ölümünü hem de kentin, Halep’in yitimini çağrıştırıyor. Erken yaşta kocasının evi terk etmesiyle tek başına dört çocuğunu büyütmek durumunda kalan, bağımsız ve güçlü bir kadın olan anne ve onun ailesi üzerinden ilerliyor.
Romanın can alıcı cümlelerinden “Birbiriyle bir kap yemek paylaşmayan komşular olup çıkmıştık” ifadesi yıllar içindeki değişimin hoyratlığına vurucu biçimde dikkat çekiyor. Okur olarak gündelik dertlere, alışkanlıklara, politikanın yaşamın tam ortasına kurulmasına ve sıradan insanların sıradan olmayan hayatlarına tanıklık ediyoruz. Çok karakterli bu romanda herkesin hikâyesi ayrı ayrı geçiyor ve birbiriyle bir şekilde buluşuyor. Özgür ve asi ruha sahip kız kardeş Sevsen, müzisyen ve hassas ruhlu Reşid, Sevsen’in büyük aşkı ve roman ilerledikçe köktendinciye dönüşen Münzir, Jean, romandan hiç eksilmeyen Parti, Osmanlı âşığı teyze İbtihal, ailenin desteği Nizar dayı... Halep’in farklı kültürlerini temsil eden bu karakterler, kargaşaya dönüşmeden incelikle roman kişilerini oluşturuyor.
Kentin politik iklimin gölgesinde yıllar içinde değişen dokusu özellikle kadınların yaşamında somutlaşıyor. Kıyafetlerin dönüşmesi, etek boylarının uzaması, taciz, tecavüz ve şiddet gerçeklik olarak yaşamları altüst ediyor. Kadınların bedeni üzerinden kendini dayatan otoriterliğin şiddeti tüm yaşamı yıkıma sürüklerken, okur olarak bizler de ister istemez tuhaf bir analoji kuruyoruz.
‘Bu Şehrin Mutfaklarında Bıçak Yok’ 1964 yılında Halep’te doğan yazarın Türkçedeki ilk kitabı olsa da Halid Halife Arapça edebiyat coğrafyasında tanınan bir yazar. Muhalif ve aktivist kimliğinin yanı sıra Halid Halife, ülkesinde yaşananlara edebiyatla ses veriyor. Bu incelikli kalemden daha çok kitap okuyacağımızı umarak bu sese kulak veriyoruz.
BU ŞEHRİN MUTFAKLARINDA
BIÇAK YOK
Halid Halife
Çeviren: Hümeyra Rızvanoğlu Süzen
Delidolu, 2020
256 sayfa, 39 TL.