Güncelleme Tarihi:
Burcu Pelvanoğlu’nun yetkin çalışması ‘Hale Asaf/Türk Resim Sanatında Bir Dönüm Noktası’ yeniden yayımlandı (Yapı Kredi Yayınları). Pelvanoğlu ‘İkinci Baskıya Önsöz’ünde belirtiyor:
“Araştırmamın son safhasını tamamlayıp ikinci baskı için kitabı teslim ettiğimde Hale Asaf’ın Paris dönemi biraz daha belirginleşmiş; bu çalışmaya ilk baskıda olmayan on beş kadar yeni resim eklenmişti. 9 Kasım 2017 tarihinde mucize niteliğinde bir e-posta aldım. Hale Asaf’ın her yerde aradığım son dönem resimleri yıllardır Paris’te yaşayan bir koleksiyoncudaydı. 15 Kasım’da bu koleksiyoncuyla görüştüğümde 37 yeni resimden daha haberdar olmuştum.”
Kısacık yaşamıyla Hale Asaf beni her zaman büyüledi. Onu Fikret Adil’in eşsiz ‘Asmalımescit 74’ünden tanımış olmalıyım. İkinci başlığı ‘Bohem Hayatı’ olan bu eserde hem Hale Asaf-İsmail Hakkı Oygar evliliğinden söz açılıyor hem de Refik Epikman’ın Hale Asaf krokisi yer alıyordu. Sonra, şimdi hatırlayamadığım bir resim dergisinin ya da bir seçkinin sayfalarında Refik Epikman’ın ‘Bar’, Ali Avni Çelebi’nin ‘Maskeli Balo’ resimleriyle birlikte, Asaf’tan da 1931 tarihli, elyazılı, çizimli bir dans dâvetiyesi karşıma çıktı: ‘6 Mart Cuma günü Danslı Çaya geliniz!’ (Üçü de Pelvanoğlu’nun kitabında yer alıyor.)
Öyle öyle, Hale Asaf’ın izini sürmeye çalıştım. Kolay değildi, pek bir şey yoktu ortalarda. Yine de ‘Oygar Portresi’ne, ‘Mavi Elbiseli Kadın’a, bazı Bursa resimlerine hayran kalacaktım...
Ressam Mihri Müşfik’in trajik hayatından esinli ‘Ölü Bir Kelebek’i yazarken Hale Asaf yine karşıma çıktı: Üstelik, Mihri Hanım’ın yeğeni olarak. Asaf’ın, döneminin kurallarını -tıpkı teyzesi gibi- aşıp geçmiş, yıkmış dünyasını artık iyi kötü öğrenmiştim. Yazık ki ‘Ölü Bir Kelebek’i yazdığım günlerde Pelvanoğlu’nun çalışması yayımlanmamıştı. Şimdi bu kitap Hale Asaf’ın eserini inceden inceye çözümlemekle kalmıyor; ilk kadın ressamlarımızın emeğini, hangi güçlüklerle karşılaştıklarını, umarsızlıklarını da inceden inceye belgeliyor. Ve Hale Asaf o kadar serüvenli, acıklı, hep huzursuz yıllarıyla bir kez daha yaşatılıyor. Yalnız resimseverlerin değil, yakın dönem tarihimizle ilgilenenlerin de gerçekten ‘çok’ yararlanacakları bir emek...