Hâlâ suçluyuz!

Güncelleme Tarihi:

Hâlâ suçluyuz
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 24, 2017 12:07

Melih Cevdet Anday’ın denemelerini bir araya getiren ‘Suçumuz Edebiyat’, içerdiği temaların güncelliği bakımından özellikle hâlâ ilginçliğini korumayı sürdürüyor.

Haberin Devamı

Bizde deneme, üslubundan çok içeriğiyle dikkat çeker. Başlı başına bir biçim ve üslup yetkinliğidir oysa deneme. Salah Birsel, Nurullah Ataç, Nermi Uygur gibi nice yazarımız tarafından ustaca temsil edilmiştir. Elbette, Cemal Süreya, Tomris Uyar, Enis Batur gibi isimleri de ekleyebiliriz bu zincire. Deneme yazmak, saklı bir erektir yazı için ve dil kadar yaratma hüneri de orada gizlenir. Melih Cevdet de Türkçe düşünmenin yalınkat temsilcisi olarak belirir denemelerinde. Edebiyat üzerinden düşünmek, bunu her hangi bir ideolojik ya da siyasal amaca doğrudan bağlanmadan yürütmek az hüner değil. Gerçi her yazı/yazar doğası gereği politiktir bu da ayrı. Uzun yıllara -hatta devirlere demeli- yayılan denemeleri boyunca Melih Cevdet, hep bir dil ve edebiyat tutkunu olarak gözükür. Yaman bir polemikçi, her vesileyle muhataplarına çatan kavgacı, didikleyici ve ayrıştırıcı değil, tamamen yazıyı kendisine ana ideal edinmiş bir düşünen adam portresiyle karşımıza çıkar. Görüşlerine katılıp katılmamak ayrı mesele. Önemli olan, bir şair- yazar kimliğiyle, kavramlar, isimler, kitaplar, olaylar üzerinde kafa yormayı ısrarla sürdürmesidir. Kendisinin de içinde olduğu Garip Şiiri algısına hapsolmayıp, indirgemeci bir yaklaşımla yorumlamalara girişmemesi de zihin gelişimi kadar edebiyat anlayışı esnekliğini koruduğunu gösterir. Gerektiğinde kendi hatasını kabul etmesi, önceki kuşaklar kadar kendisinden gelenlere ilgisini eksik etmemesi ise başka bir özelliği. ‘Suçumuz Edebiyat’, içerdiği temaların güncelliği bakımından özellikle hâlâ ilginçliğini korumayı sürdürüyor. Edebiyatçılar politikacılardan hep yakınıyor, gizliden gizliye, politikacılar da onlardan. ‘Şimdi şiirin, edebiyatın sırası mı, bunca hayati mesele varken’ yaklaşımı bir türlü gündemden düşecek gibi değil. Dahası toplumsal ilginin hep politika/ politikacı üzerine yoğunlaşması, popüler kültürün bunu daha da köpürtmesi, sosyal medya ve teknolojinin hız kazanması, edebiyatın karakterine de nüfuz etmek gibi daha başka bir sorunu yaratıyor. “Bari politika, bunca ilgiye karşı, insanlık için kalıcı bir şey yaratabilseydi!” cümlesini kurmuş 1975’te Melih Cevdet. ‘Suçumuz Edebiyat’ başlıklı yazıyı çok farklı bağlamda irdelemek, tartışmak mümkün. Hani kitabın özetini çıkarsak neredeyse her mesele bu yazıda berraklaşmış sayılır. Bugün de ‘Sanatın, edebiyatın üstünlüğü, toplumdaki yüce yeri nice özdeyişlerle’ dillendiriliyor ve ‘değer sıralamasında yine de en sona bırakılıyor’. Çünkü has şair- yazarlar o büyük suçu, hâlâ işlemeye devam ediyorlar. Elbette bir toplumun yaşayageldiği derin tarihsel kriz devam ediyor ve bir türlü, sosyal, kültürel ve ekonomik sorunları belli bir yüksek çözüme erişemiyorsa, edebiyatla siyaset arasındaki gerilim de devam edecektir. Sorun özgünlük değil ‘iktidar’ gibi felsefi düzeyi yüksek bir kavramdır sonuçta. Umut verici olan edebiyatın özgünlük ve felsefi değer bakımından hep ilerlemiş olmasıdır.

Haberin Devamı

Hâlâ suçluyuz
SUÇUMUZ EDEBİYAT
Melih Cevdet Anday
Hazırlayan: Yalçın Armağan
Everest Yayınları, 2017
630 sayfa, 32 TL.

BAKMADAN GEÇME!