HAYDAR ERGÜLEN haydaree@yahoo.com
Oluşturulma Tarihi: Haziran 03, 2022 12:01
Kadir Aydemir haikuyu bu kez ‘Otların Kalbi’ (Yitik Ülke) ile selamlıyor, bu aynı zamanda doğayı da selamlamak.
Kadir Aydemir doğal olanı yaptı, haikuda karar kıldı. Doğal olan, kolay olan diye bir önyargı var, yalın olan için de söylenir bu, elbette hükümsüzdür. Doğala, yalına ulaşmaktır zor ama öte yandan da keyifli olan. Düşünsenize, her sabah güneşin yeniden doğması gibi doğanın devinimine uygun bir davranışla haiku yazıyorsunuz. Haiku bana göre yeryüzünü selamlama, yaratıcı doğaya saygı ve yarattıklarına bir saygı duruşu.
Aydemir haikuyu bu kez ‘
Otların Kalbi’ (Yitik Ülke) ile selamlıyor, bu aynı zamanda doğayı da selamlamak. Evvelce ‘Sessizliğin Bekçisi’yle (2002), bir haiku tanımı da sayılır, haiku âleminin zen’cileri arasına katılan Aydemir, tevazu ustalığına da erişiyor yeni yapıtıyla. Doğanın yanında haikunun ve insanın da hiçliğini kabulle başlayan ustalık, bu şiirin onu çocukluğuna götürdüğünü de dile getiriyor. Aydemir, haiku yazmanın kolay olmadığını belirtirken zorluklardan birinin ‘her sözcüğün şiirin içine sinmeyişi’ olduğundan söz ediyor. Şiirle doğanın ne denli uyumlu olduğunun yalın anlatımı bu.
Türkçede iyi haikucular oldu, var. Oruç Aruoba, Sina Akyol, Yelda Karataş, Mehmet Aycı, Coşkun Yerli, Hakan Cem, Gültekin Emre. Aydemir şiiri artık haikuyla bir tutuyor, ‘solucanın şiiri’ diyor: “Yağmur-/Toprağın kendine/Yazdığı mektup”. Belki haiku da insanla doğa arasındaki mektuptur ve kimin yazdığı kadar, yazdırana da bakılmalıdır! “Kimi görmüşse/Birden donmuş nehir-/Akıyor zaman...” Haiku için doğanın diyalektiği de dense yeridir. Doğa filozofları haiku için ne düşünürler merak ederim ama haikucu şairleri de birer doğa filozofu kabul ederim. Öyle ya şu üstteki ve kitaptaki haikular bir ıslık süresince okunan yalınlaştırılmış felsefi metinler sayılmaz mı? “Kırılan dal, bilir/Geriye dönmek/Diye bir şey yok” ya da “Şu kuru yaprak-/ Tanrı’dan kaçan/Hiçliğin gölgesi”.
Haiku, şiirin doğal atölyesi. Belki de insanın doğayla, hayvanlarla, yeryüzündeki akrabalarıyla her gün yeniden tanışmasının şaşırtıcı sevinci. Haiku şiirin dört mevsimi, ama en çok da yaz denizi!
Hayatın ortasında...
Serkan Türk, varlığını harflere armağan etmişler kavminden ve uzun mesafe koşucusu gibi nefesini iyi ayarlamasını bilen yazar, şair, yolcu, koşucu, vb. Etkisi uzun süren romanlar, öyküler ve şiirler yazdığından olmalı, her yıl ondan okura güzel işler, hisler gelipduru, esipduru. ‘Ausgang’ (Yitik Ülke, 2020) diye bir harikuladeli romanını okuyalı daha dün gibi. İnsan sevdiği yazarlardan sevindiği kitaplar okuyunca zamanın nasıl geçtiğini anlamıyormuş meğer! Ben kendimi şanslı hissedenlerdenim bu konuda, umarım siz de öylesinizdir!
Serkan Türk, ‘Her Şeyin Güzel Olma Nedenlerinden’ olan şiiri şimdi de ‘Elemlerin Nefesi’yle (Yitik Ülke) güzelleştiriyor. Kitaplarının çoğunu okudum, özellikle ‘Ausgang’da yeni anlatım teknikleri dener; bunu da klasik olana güzelce lehimler, fakat ne yazarsa yazsın onda yeni olan şey hep lezzettir, her zaman yepyeni bir lezzet sunar anlatırken de öykülerken de yazarken ve söylerken de. Tek tek yazdım, zira Serkan bunların hepsine ayrı ayrı kıymet vererek yapıyor, yazıyor.
Duygusunda elem de olsa, yazmasında bir ferahlık var. Önceki şiir kitaplarında da aynı şeyi hissetmiştim, şiir vadi, koyak, dağ, ovadan oluşuyor ve ortasında Serkan duruyor, şiirin tam ortasında. Yazısı yolculuk hali olan biri için elbette Ergin Günçe’nin “güzel bir durum kıyısındasın” dizesi söylenmeli, söylüyoruz. Güzel bir şiirin ortasındasın ve sözcükler sende şiir olmanın tadını çıkarıyor!
Bu demektir ki Serkan Türk’ün şiirinde tadını çıkara çıkara kederlenebilirsiniz, sevinç şiir olur sizi mutluluktan ağlatabilir, geçmişe anlayışlı bir bakış edinebilir ve geleceği tatlı bir merakla düşleyebilirsiniz. Şiirin tam ortasında olmak, hayatın da tam ortasında olmaktır çünkü. Ve şiirin daveti de hayatadır. Şiir, şairin dediği gibidir burada: “Eski taşlar gibi duruyorsun her şeyin arasında” ve “sevmiş bulunmaktır dünyanın yükünü” biraz da.
Serkan Türk ‘hayat dolu’ kitabında tabiat/ımız olan şiirde dolaştırırken, bize ‘tanrının resimleri’ni de gösteriyor: “Zamanın durduğu bir yer var dediler, geldik” Bunun içindir ve her sır gibi her şiir de hayat verir insana.
Serkan Türk ‘Elemlerin Nefesi’yle şiirle dolduruyor hayatımızı.