‘Hadi ama, uç artık!’

Güncelleme Tarihi:

‘Hadi ama, uç artık’
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 16, 2019 15:24

‘Uç Artık’ta yaşlanan, olgunlaşan Etgar Keret’ten iyi bir kurgu, rahat bir dil ve ironik, kara mizaha yaklaşan anlatımıyla öyküler okuyoruz.

Haberin Devamı

Etgar Keret, bütün kitapları Türkçeye çevrilmiş, bu anlamda bizden olmuş bir yazar. İşlediği konular yabancımız değil. Bizlerin de yaşadığı şeyler. Bakış açılarımız ortak. Onu ilk tanıdığımızda genç bir yazardı. Biraz da gençliğin delifişekliği ile hayata bakıyordu. Günlük hayatımızı komik yanlarından ele alıyor, özellikle kendisinin de dahil olduğu orta sınıfın yaşam anlayışını sert bir dille ama mizahı ihmal etmeden eleştiriyordu. Doğu Akdenizli olmanın sıcaklığı, öykülerini kolayca benimsememizi sağlayan bir başka niteliğiydi.
Etgar Keret, 1968 doğumlu bir yazar. Bizimle, dünyayla birlikte o da yaş aldı, olgunlaştı. Bir ailesi, çocuğu oldu. Yaşadıkları öykülerine ne kadar yansıyor bilemiyorum ama kahramanlarının yaşlarının büyüdüğünü, konularının da değişim geçirdiğini görüyoruz. Dünyaya sorumlulukla ama umudunu yitirmeden bakan delikanlının yerini oğluna nasıl bir gelecek sağlayacağını bilememenin endişesi içinde karamsarlığa kapılmış bir baba aldı.
Dünyanın sürekli kötüye gidişini anlamıyor, anlamlandıramıyor. Çağlayan Çevik’le K24’teki söyleşisinde “Dürüst olayım: Gelecek beni dehşete düşürüyor” demiş. Hislerimizi paylaşmış. Etgar Keret’in son kitabı ‘Uç Artık’ın kahramanlarının ruh hali bu. Babalar endişelenir, karamsarlaşırken çocuklar geleceği bir kâşif kadar merakla bekliyor. Belki de babaları gelecek için tek rahatlatan çocuklarının bu iyimser bakışı.
Avi Pardo’nun usta çevirisi ile okuduğumuz kitaba adını veren ilk öykü ‘Uç Artık’ta baba oğul yürürlerken oğul bir apartmanın çatısında beyaz gömlekli bir adam görür. “Uçmak istiyor” der çocuk, “Süper-kahraman mı yoksa?” diye sorar. Baba kendini atacağını düşünüp endişelendiği adamı intihardan vazgeçirmeye çalışırken beklemekten sıkılan çocuk adamın süper kahraman olup olmadığını anlamak arzusu ile “Hadi ama uç artık!” diye bağırır.
Etgar Keret, olgunlaşıyor ama öyküleri büyük bir değişim yaşamıyor. ‘Uç Artık’taki öyküler de fantastikle gerçeklik arasında gidip geliyor. Önceki kitaplarda alıştığımız gibi gerçekçi ortamlarda sıradan şeyler yaşanırken birden olay fantastikleşiyor ama inandırıcılığından bir şey kaybetmiyor. Keret’in yazarlık başarısının temelinde yatan sır da burada, anlatımıyla, konularını ele alış biçimiyle ne anlatsa bizi onun gerçekliğine ikna ediyor.
Etgar Keret, kısa öykülerin yazarıdır. Üç-beş sayfalık uzunluktaki öykülerde büyük dünyalar yaratır. Bu kitapta da öyle öyküler var. Rumen sirkinde kafes temizleyicisi olarak çalışan öykü kahramanının yeni görev olarak palyaço kıyafetiyle top mermisi olarak fırlatılmasının anlatıldığı ‘Bir Top Atışıyla Son Fırlatılışımdan Bir Öncesi’ adlı, ismi uzun kendi kısa üç sayfalık öyküsü bunlardan. Bir anlamda bildiğimiz Keret tavrının yeni bir örneği. Ama olgunlaşan Keret 28 sayfalık, belki de okuduğum en uzun öyküsü olan ve bir kadınla erkeğin iş çıkışı sahilde ödünç bir sigaranın dumanını paylaşırken kurdukları dostluğu anlattığı ‘Ananas Aşkı’nda yazarlığında daha ustalıklı yeni bir boyuta geçmekte olduğunu gösteriyor. Belki roman yazmayacak ama kısa ve vurucu novellalar bekleyebiliriz Keret’ten.
‘Uç Artık’taki diğer eğilim de dünyanın geleceğine yönelik distopik öyküler. Hepimiz gibi Keret de yapay insan oluşturacak bir aşamaya gelindiği bu çağda teknolojik gelişmelerin insanın sınırsız kötülüğüyle nasıl kullanılacağından endişe ediyor, bu endişelerini çarpıcı konularla öyküleştiriyor.
‘Uç Artık’ta yaşlanan, olgunlaşan Etgar Keret’ten iyi bir kurgu, rahat bir dil ve ironik, kara mizaha yaklaşan anlatımıyla öyküler okuyoruz. Günümüz insanının yaşadığı ya da yaşayabileceği olayları somut gerçekten gerçeküstüne, distopyaya uzanan bir bakış açısıyla anlatıyor.

Haberin Devamı

‘Hadi ama, uç artık’

Haberin Devamı

UÇ ARTIK
Etgar Keret
Çeviren: Avi Pardo
Siren Yayınları, 2019
173 sayfa, 21 TL.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!