Günlük yaşamın cazibeli gizemi

Güncelleme Tarihi:

Günlük yaşamın cazibeli gizemi
Oluşturulma Tarihi: Ekim 03, 2018 14:40

Jon McGregor’un ‘Gölet 13’ü Rebecca’nın kaybolmasının ardından geçen 13 yılı anlatıyor. En az 24 kişinin hayatını takip ediyoruz. Sıradanlık hiç McGregor’un yazdığı kadar ilginç olmamıştı.

Haberin Devamı

Sıradan bir polisiye okuru, okuyacağı kitapta bir dedektifin, en az bir cesedin ve araştırma sürecinin olacağını bilir. Ama polisiye diye yanaştığınız kitap öyle çıkmazsa işte o zaman kitabın kendisi bir gizem haline gelir. Jon McGregor’un ‘Gölet 13’ü de sanırım tam da böyle tanımlanabilir.

Aslında kitabın ‘polisiye’ olduğuna ilişkin hiçbir iddia veya yazı yok tabii ki, roman diye de yayımlanmış. Ancak biraz benim gibi arsızsanız ve sevgili editörlerim Erkan ve Ece’den kitap çalma arzunuz çok güçlüyse hemen “A bu kitapta kayıp var, kesin ölür, bunu ben yazarım” diye atlarsınız. Pişman mıyım, elbette hayır ama üç haftadır yazı bekleyen editörlerimin biraz pişman olduğunu söylediğini duyar gibiyim.
Kitap, 13 yaşındaki Rebecca, Becky veya Bex Shaw’ın bir İngiliz taşrasında kaybolmasıyla başlıyor. Tam da yılbaşı öncesi yaşanan olay ülke çapında olay haline geliyor. Tüm gazeteciler ve televizyoncular köye doluşuyor. Günlerce arama çalışmaları sürüyor, canlı yayınların ardı arkası kesilmiyor. Polisler de sürekli açıklamalar yaparak aramayı sürdürüyor. Normalde sıradan bir polisiyede kızı arama çalışmaları, o sırada ortaya çıkan şüpheliler, tanıklar ve sonrasında ise kızın bulunması veya cesedine ulaşılmasıyla başka bir safhaya giren soruşturmayı takip ederiz. Ancak McGregor bize bunları değil de o taşrada yaşayanların günlük hayatını veriyor. Hem de günler, aylar, mevsimler, yıllar değiştikçe köy sakinlerinin hayatında neler olup bittiğine şahitlik ediyoruz.

Haberin Devamı

Kitap Rebecca’nın kaybolmasının ardından geçen 13 yılı her bir bölümde hem Rebecca’nın köyde bıraktığı etki hem de köy sakinlerinin neler yaptığına odaklanarak anlatıyor. Her yıl yaklaşık 20 sayfada geçiyor. Doğum, ölüm, sakatlık, boşanma, kutlamalar sürekli akıp giderken mevsimlerin değişimini, kuzuların doğumunu, çiçeklerin açmasını da ‘Gölet 13’ sayfalarından okuyabiliyoruz. Kişiler de bir-iki değil yanılmayın, en az 24 kişinin hayatını takip ediyoruz. O sırada kızın ailesinden haberler alıyoruz, ayrıca birkaç söylenti de köyü ve gazeteleri karıştırıyor.

Haberin Devamı

Aslına bakarsanız çok da bir şey olmuyor gibi gelebilir ama sıradanlık hiç McGregor’un yazdığı kadar ilginç olmamıştı. Deneysel bir yazar olarak tanımlanan McGregor, 26 yaşındayken 2002 yılında İngiltere’nin kuzeyinde isimsiz bir kentin bir sokağının hikâyesini anlattığı ‘Önemli Şeylerden Kimse Söz Etmezse’ adlı kitabı ile Booker Ödülü’ne aday oldu. Ki böylece McGregor bu ödüle aday gösterilen en genç yazar olmayı da başardı. Sıradan insanların gündelik hayatlarını sunduğu çekicilikle dünya çapında dikkat çeken McGregor’un ikinci kitabı ‘Başlamanın Binbir Yolu’ da yine Booker Ödülü için onu aday listesine soktu. Üçüncü kitabı ‘Köpekler Bile’ ile Dublin Edebiyat Ödülü’nü kazandı. ‘Gölet 13’ ise 2017 Costa Roman Ödülü’ne layık görüldü.

Haberin Devamı

Gölet 13’te yok denilecek kadar diyalog var. Ancak karakterlerin yaşantılarının anlatılması sırasında hissettiklerine de şahit olabiliyoruz. Aslında bir ‘almanak’ tadı da var kitapta. Her karakterin neler yaşadığı zaman çizelgesine uygun şekilde sürüp gidiyor. Ayrıca mevsim ve bitki örtüsündeki değişikliklere de ayrıntılı şekilde hâkimiz. Şöyle ki: “Mayısta göletlerin seviyesi düştü. Nehir, su bendine ince yabani otlar taşıdı. Güneş gökyüzünde daha parlaktı. Les Thompson tarlasında yürüdü, ilk çimlerin kendilerini göstermesini bekledi. Bitki gövdeleri kalınlaşmaya başlamıştı, alt kısımlarında yapraklar ölüyordu. Ekinlerin biçilmesine daha günler vardı.”
Tabii her yıl doğuran tilkileri ve köyde açılmak istenen taş ocaklarına karşı eylem yapan ve çadır kurarak uzunca bir süre köyde yaşayan çevrecileri de unutmayalım. Çünkü Rebecca Shaw da unutulacak...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!