Amerika'nın yeni sesi: Jesmyn Ward

Güncelleme Tarihi:

Amerikanın yeni sesi: Jesmyn Ward
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 26, 2018 09:36

Amerika’nın güney kırsalının acı çekmiş kayıp siyah ruhlarını işiten, güneyin hayaletlerinin sesini tüm dünyada duyulur kılan ve hatta onlar için şarkı söyleyen biri var: Jesmyn Ward. Ulusal Kitap Ödülü’nü iki kere alan ilk kadın olarak tarihe adını yazdıran Ward, bol ödüllü ve çok satan son romanı ‘Söyle Hayalet Şarkını Söyle’deki sarsıcı anlatısı ve etkileyici şiirsel diliyle Amerika’nın yeni sesi olmaya aday...

Haberin Devamı

ABD’nin güneyinde hayaletler dolaşıyor. Meksika Körfezi’nin kuzey kıyılarında; Mississippi eyaletinin kasabalarında; çiftliklerinin, ormanlarının karanlıklarında... Yuvalarını arıyorlar. Bir şarkının parçası olmanın peşindeler; ancak o zaman huzura kavuşabilecek ruhları. Onları herkes göremiyor. Duymak istedikleri o şarkıyı da söyleyebilen pek yok, çünkü aslında onları anımsayan yok. Bugünlerdeyse onları gören, anımsayan biri var. Amerika’nın güney bölgesinin acı çekmiş, trajik hayatlar yaşamış, feci şekilde ölmüş, kayıp siyah ruhlarının sesini duyan, o hayaletlerin sesini başta Amerika olmak üzere tüm dünyada duyulur kılan ve hatta onlar için şarkı söyleyen biri: Jesmyn Ward. 
Edebiyat dünyasının en prestijli ödüllerinden National Book Award’u (Amerikan Ulusal Kitap Ödülü) iki kere kazanan Jesmyn Ward, o. Bu ödülü kurmaca dalında iki kere alan ilk kadın yazar olarak da ismini tarihe not düşen Ward; güneyli, siyah bir kadın yazar ve akademisyen. Ona ödülü ikinci kez getiren son romanı, Türkiyeli okurla kısa süre önce Doğan Kitap aracılığıyla buluşan ‘Söyle Hayalet Şarkını Söyle’ (Sing, Unburied, Sing). Kitap Mississippi’de yaşayan siyah bir ailenin evine alıyor okuru; geçmişle bugün arasında çok güçlü, sarsıcı, hayli dokunaklı ve iç acıtıcı bir anlatının içinde ağırlıyor. Nasıl demeli, sanki yumuşak bir türbülansın içine çekiyor hepimizi...

Haberin Devamı

SARSICI BİR ANLATI, ŞİİRSEL BİR DİL

Orijinal adı ‘Sing, Unburied, Sing’deki gibi, adı üzerinde ‘gömülmeyenler’ var bu anlatının içinde. Sonra ‘gömülmeyenlerin’ hayaletlerini görme, duyma yetisine sahip iki kardeş var: 13 yaşındaki Jojo ve bebeklik çağındaki Kayla (Michaela)... Jojo ve Kayla’nın; bir beyazla aşka düşerek 17’sinde anne olmuş, çocuklarının açlığını bile fark edemeyecek kadar ‘annelik içgüdülerinden’ uzakta, başka tür bir siyah kayıp ruh olan anneleri; uyuşturucu bağımlısı, lise çağında öldürülen erkek kardeşi Given’ın hayaletiyle birlikte yaşayan Leonie var. Jojo ve Kayla, Leonie’nin deyişiyle “birbirlerinin ışığı”. Büyükbaba ve büyükanneleri ise uyuşturucu bağımlısı ve her durumda çaresiz bir çift olan siyah anneleriyle beyaz babalarının aksine bu iki çocuğun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılayabilen iki isim. Ne yazık ki “dünyanın bütün yeşilliğini ellerinde taşıyan” şifacı büyükanne bedenini kansere teslim etmek üzere... Büyükbaba ise bir yandan çiftliği çekip çevirirken bir yandan da 40’lı yıllara denk düşen ilkgençlik döneminde hapsedildiği Parchman’da (Mississippi Eyalet Hapishanesi) tanık olduğu, maruz kaldığı, siyahların yaşadığı aşağılama ve zulmün izleri ve kendi ellerine de bulaşan kanın kokusuyla boğuşuyor. Öykünün iki hayaleti, Richie ve Given ise yüzyılımızın iki farklı döneminde sadece ten renginden dolayı katledilen iki çocuk...Jesmyn Ward, müthiş bir şiirsel dille yazdığı romanını Jojo, Leonie ve Richie’nin ağzından anlatıyor. Geçmişle geleceği, yaşayanlarla ölmüşleri iç içe geçirdiği, romanın gövdesine zorlu bir yolculuk yerleştirdiği ama bir yol öyküsünden çok daha fazlasını anlattığı, okuyanın kalbinden de aklından da kolay silinmeyecek bir yapıt bu... 

 

Haberin Devamı

‘GÜNEY KIRSALINDA AMERİKALI OLMAK’ 

2017’nin Ulusal Kitap Ödülü’nü alırken yaptığı konuşmada bahsediyor; kitapları yayımlanmaya başlamadan önce sıkça “İnsanlar yazdıklarını okumaz çünkü bunlar evrensel hikâyeler değil” gerekçesiyle reddedilmiş Ward: “Yoksul insanlar hakkında yazdığım için mi, siyah insanlar hakkında yazdığım için mi, güneyli insanlar için yazdığım için mi böyle hissettiklerini bilmiyordum. ‘13 yaşındaki yoksul bir siyah çocuk bana ne söyleyebilir ki’ denildiği oldu.” Oysaki kâh son kitabı, kâh öncesindeki eserlerinde (ki bunlardan biri de ona 2011’de Ulusal Kitap Ödülü’nü getiren, Katrina Kasırgası’nda yaşananları, yine bir aile öyküsü eşliğinde anlattığı ‘Salvage the Bones’), esasında hayli evrensel bir meseleyi, ‘küçük insanlar’ üzerinden aktarıyor; Ward. Söyledikleri evrensel çünkü her ne kadar üzerinden basılıp geçilmeye alışılmışsa da hakikate, tarihe dair. Parchman Hapishanesi’nde yaşanan vahşetin benzerini, dünya haritasının sayısız noktasında işaretleyebiliriz. Ne ki Ward sadece geçmişin dayanılmaz acılarını öyküleştirerek aktaran bir kalem değil; sözcüklerinin büyülü gücüyle o acıları iliklerimizde hissetmemizi sağlayan sıkı bir edebiyatçı.   Ulusal Kitap Ödülü jürisi, gerekçeli kararlarında romanı ‘yürek parçalayıcı dokunaklılıkta’ ve ‘nefes kesici’ olarak tanımlamış. Şöyle diyor komite: “Bu yol hikâyesi, yolun da ötesine geçen bir hikâyeye dönüşerek; tamamı hayal ürünü olan yaşayan ve ölü karakterleri aracılığıyla hem şimdi hem de on yıllar öncesinde, ülkenin güney kırsalında Amerikalı olmanın nasıl bir şey olduğunu anlatıyor. En yaşlı karakteri sevgi dolu büyükbaba Pop’tan kâhin bebek Michaela’ya, yaşayanlar ve ölüler; ırkçılık, umut ve tarihin ebedi izleriyle yüzleşiyor.” 

 

Haberin Devamı

‘MISSISSIPPI’DEKİ HAYATIN KENDİSİ BİR KASIRGA’

‘Where the Line Bleeds’, ‘Salvage the Bones’, ‘Men We Reaped (anı)’, ‘Sing, Unburied, Sing’ isimli kitapların ‘çok satan’ ve ‘çok konuşulan’ yazarı, New Orleans’taki Tulane Üniversitesi’nde İngilizce öğretim görevlisi olan Jesmyn Ward bugün 40 yaşında. Time dergisinin ‘2018’in En Etkili 100 İsmi’ listesinde de yerini alan yazar; pek çok eleştirmenin nazarında, ‘modern zamanların William Faulkner’ı... Ward, yapıtlarında anlattığı güney kırsalında yaşayan yoksul insanlar topluluğunun bir parçası. Çocukluğu, kalemini üzerinden hiç kaldırmadığı bu bölgede, Mississippi’de geçmiş. “Buradaki insanların gerçekte ne yaşadığı hakkında hiçbir şey bilmiyorsunuz” diye andığı ve akabindeki iki sene boyunca hiçbir şey yazamadığı Katrina Kasırgası’nı yaşamış bir güneyli o da. Geçen mayısta, İngiliz The Guardian gazetesine verdiği mülakattan öğreniyoruz; kendi hayatı da zorluklarla, trajik vakalarla ve maruz kaldığı ırkçılıkla çevrelenmiş. Dünyaya 26 haftalık prematüre bir bebek olarak gelmesinden küçük bir çocukken babasının pitbull’unun saldırısına uğramasına, erkek kardeşinin 19 yaşındayken öldürülmesine (yanı sıra ailesinden dört genç erkeği de çoğu, yoksulların başına sıkça gelen farklı sebeplerle kaybetmiş) ve Katrina Kasırgası’na kadar hayatı trajedinin kıyısında geçmiş... Aynı söyleşide memleketindeki hayatın bizzat kendisini ‘bir kasırga’ olarak tanımlıyor ve ekliyor: “Modern Mississippi bağımlılık, nesiller boyu süren yoksulluk ve kölelik, linç ve inatçı ırkçılığın mirasıyla iç içe yaşamak demek.” İlk romanı ‘Where The Line Bleeds’te karakterlerini bu vahşi gerçeklerden sakındığını ama sonradan bunun bir hata olduğunu fark ettiğini söylüyor: “Hayat, haklarında yazdığım bu tip insanları kayırmıyor, benim kayırmam da dürüst olmayacaktı.”‘Söyle Hayalet Şarkını Söyle’de karakterlerini ‘sakınmıyor’ Ward. Her bir satırı duru bir şiirsellikle kaplı olsa da tüm karakterlerinin içlerinde ve dış dünyada maruz kaldıkları tüm sertlikleri, biraz da acımasızca döküyor önümüze. Sayfalar ilerledikçe yuvalarını arayan hayaletlerin şarkısını duyar gibi oluyorsunuz. Kulağınızda birden Nina Simone beliriyor, ‘Mississippi Goddamn’ ile: “All I want is equality/For my sister my brother my people and me” (Tek istediğim eşitlik/Kız kardeşim, erkek kardeşim, halkım ve kendim için). Jesmyn Ward da Nina Simone gibi, halkının şarkısını duyulur kılıyor. Begüm Kovulmaz’ın su gibi çevirisi bize aracılık ediyor;  Amerika’nın göz ardı edilmiş güneyinin yeni sesi olmaya aday Jesmyn Ward’la tanışıyoruz. Tanıştığımıza memnun oluyoruz. 

Haberin Devamı

SÖYLE HAYALET ŞARKINI SÖYLE

Amerikanın yeni sesi: Jesmyn Ward

Jesmyn Ward
Çeviren: Begüm Kovulmaz
Doğan Kitap, 2018
260 sayfa, 28 TL.

BAKMADAN GEÇME!