Günbatımları, yaz akşamlarında...

Güncelleme Tarihi:

Günbatımları, yaz akşamlarında...
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 26, 2018 09:54

Günbatımlarının uzun, çok uzun sürdüğü bu yaz akşamlarında ‘tekrar okumalar’la avunuyorum. Yıllar önce okuduklarım yepyeni anlarla donanıyor. Yeniden ‘Devlet Kuşu’nu (1958) okudum, bu kez Everest Yayınları’nın yeni basımından. 60 yaşındaki romanın hiç eskimemişliği enikonu şaşırttı.

Haberin Devamı

Orhan Kemal, ‘Devlet Kuşu’nda Demokrat Parti’nin ‘her mahalleye bir milyoner’ isteğini romanın fonu kılar. Önde Âvare Mustafa, kız kardeşleri, arkadaşları, sevdiği kız Aynur, karaborsacı Zülfikâr Bey, Zülfikâr Bey’in Âvare Mustafa’ya âşık kızı Hülya... Edebiyatımızda -belki de- yalnızca Orhan Kemal’in yaşatabildiği kişiler, kısa, bir-iki cümlelik, ama o kadar özlü ruh çözümlemeleriyle. Kâh Mustafa’nın kırık, bomboş, git git batağa saplanan iç dünyası, kâh Hülya’nın umutsuz aşkı. Beylik gibi görünen bu melodramatik çizgiler, bütün bir toplumu alabildiğine yansıtıyor, evet, bugün de!
Orhan Kemal ‘Deve Kuşu’nu oyuna da dönüştürmüştü: ‘İspinozlar’ (1965). Etkileyici bir oyundu; yeniden sahnelenmesi gerekir. Memduh Ün, ‘Devlet Kuşu’nu iki kez sinemaya uyarlamıştı. İlki ‘Âvare Mustafa’dır: Ayhan Işık, Fatma Girik, hele Çolpan İlhan, 1961 yapımı filmde hâlâ gözümün önünde. Ayrıca, 1960’ların İstanbul’u Memduh Ün’ün değerlendirişiyle bu filmde neredeyse belgesel olarak duruyor...
1960’larda Orhan Kemal’in geçim darlığı sebebiyle aynı şeyleri tekrar tekrar yazmak zorunda kaldığını ileri sürenler çıkmıştır. Bugün baktığımızda, o yinelemelerin yineleme değil, doğrudan doğruya, hep, her gün yaşanan hayatlar, dramlar olduğunu saptıyoruz. Usta yazarın ‘Önce Ekmek’ hikâyesini okuyun, ne anlatmak istediğimi açık seçik duyumsayacaksınız.
Önceki akşam, Salâh Birsel’in son yapıtlarından ‘Papağanname’yle (1995) baş başaydım. Çokları gülüp geçebilir: İçin için konuştum Salâh Bey’le. Anılardan çıkagelen günler, akşamlar sanki yeniden yaşanıyordu. ‘Papağanname’de diyor ki Salâh Bey: “Benim bildiğim iyi bir sanatçı, canına ateş bırakan her türlü yapıt önünde yerlere değin eğilir. Onunla dostluk kurar. Hayhaylar, vayvaylar içinde bir süre kendine gelemez.”
İyi sanatçı falan olmadığımı bilerek, yine de vayvaylarla dolup taştım. Akşamın boğuncunu alıp götürdüğü için Salâh Bey’e gönül borcum sonsuz.
Gelecek yıl Salâh Birsel’in 100. doğum yılı; ölümünün de 20. Şiirleri, denemeleri, günlükleri, monografileri, romanı ‘Dört Köşeli Üçgen’le bu uçsuz bucaksız özgün yazarımızı nasıl anacağız? Hakkında kapsamlı incelemeler mi yazılacak? ‘Papağanname’ de soruyor: “Yaş geldi 76’ya dayandı. Bugüne değin ne yaptım? Anlatım biçimim, yanmış-yanmamış şekerlerim, ey okur, hoşuna gitti mi?” Hem de ne çok! Ayrılışınızdan sonra da bana hep umut, yaşama direnci verdiniz sevgili Salâh Bey!
Unutuluşa, yazık ki terk ettiklerimizden biri de Mehmet Seyda. ‘Yaş Ağaç’ (1958) onun ilk romanlarından biri; o da 60’lık. Oysa anlatımı, kurgusu, kişileri yaşantısıyla çok genç. Birkaç yaz akşamı da bu roman avuttu. Tekrar okuyuşumda ayırt ettim: Seyda ‘Yaş Ağaç’ın kimi kişilerini, kimi olaylarını başka verimlerinde de yaşatmış. Zaman geçtikçe ‘Yaş Ağaç’a yeniden dönmek ihtiyacı duymuş.
Onun unutulmaz öykülerinden -işte ‘Evimin Erkeği’!- hiç değilse bir güldeste yayımlanamaz mı? Bildiğim kadarıyla Doğan Hızlan böylesi bir seçkiyi yıllar önce hazırlamıştı; fakat yayımlamadı. Aziz dost Doğan Hızlan belki bu satırları okur, yanıtlar...
Bir akşamdı; Hulki Aktunç’la ikimizi yemeğe çağırmıştı Mehmet Seyda. Kadıköyü’nde o kadar alçakgönüllü bir ev. Derken portatif radyodan ‘Kuğu Gölü’ balesinin müziği; Mehmet Seyda çok severmiş Çaykovski’nin müziğini, cızırtılar arasında dinliyoruz... Şimdi düşünüyorum da, kimlerin en donanımlı müzikçalarları; usta bir yazar ancak uyduruk portatif radyosundan dinliyor!
Mehmet Seyda’yı son görüşüm Altın Kitaplar’da. Eşiyle birlikte gelmişti; daha doğrusu o hasta, yarı inmeli, yorgun yazarı eşi getirmişti Altın Kitaplar’a. Altın Kitaplar’da yayımlanan ‘Kapatma’ -yanılmıyorsam- Seyda’nın son kitabı oldu.
Yalnızca nemden mi boğucu yaz akşamları?

Haberin Devamı

Günbatımları, yaz akşamlarında...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!