Güncelleme Tarihi:
Günaydın demek sanat, dememekse kimine göre marifet! Adıyla da şiiriyle, denemeleri, yazılarıyla ‘Günaydın Deme Sanatı’nın (Karakarga) sıkı kalfalarından Akgün Akova. Kitabı da bir esenlik dileği zaten. Hem de herkese. Öyle değil midir, bir kişiye gülümseyip günaydın dediğinde, cümle âleme de selam vermiş, iyilik dilemiş olursun, insana, hayvana, börtü böceğe, kuşa ağaca, suya, toprağa, göğe, Tanrı’ya da elbette.
‘Günaydın Deme Sanatı’nın kapak horozu selamlıyor önce sabahı. Neyse şükür günaydın demek insana günah da hayvana değil henüz, öt çilli horozum rahat rahat, içinden geleni öt, bizim yerimize de günaydın de, istediğini de! Akgün Akova’nın kitabı da gitmesin güme. Arka kapaktan başlayalım: “Günaydın’ı yalnızca bir sözcük sanmayın! Sabahın ışıltısıyla yıkanmış bir dil pırıltısıdır o... Gönül çelendir günaydın, buzkıran gemisidir. Ağzımızın içindeki deniz feneridir. Öylesine güzeldir, ‘Bu sabah ışığın elinden birlikte tutalım mı?’ cümlesinin kısaltılmışıdır.” Son cümleye hem katılıyorum hem katılmıyorun, o cümleyi güneyayandır günaydın.
Sakin, güleryüzlü, açık, ışıklı şiirler yazan, adı gibi diyorum ya, iyi şairlerimizden Akgün Akova, yıllardır günaydın gemisiyle mi demeli günaydın kuşuyla mı, dünyayı dolaşır, hem göz hem gönül gezmesi sayılır bu. Kalfalık da iyidir, ustalık zararlıdır, hem şiir hususunda hem memleket hususunda! Kalfa usta olmak istemeyen kişidir zira, ne denmiştir, ‘Şairsin sen, kalfa kal!’
İnsan bir günaydınla dünyayı gezermiş, 73 milleti tanırmış, onlarla söyleşir, gülüşür, oturur kalkar, yer içer, şiir söyler ve yüzlerindeki gülüşü dudaklarındaki günaydını yeryüzüyle paylaşmak için de resim alırmış. Eh bunu yapan da resimden, şiirden, yazıdan, yoldan, halden, dilden anlayan biri olursa, bizim de şahane bir gezi, yazı, şiir, anı, deneme, kıssadan hisse, masal, çocuk, gençlik, fotoğraf kitabımız olurmuş. Hele bir de şair “Sana Benzersiz Bir Günaydın Demenin Yollarını Ararken” diyor ve hem doğaya hem sevgiliye benzersiz dizelerle günaydın diyorsa: “gittiği yere köprüsünü taşıyan bir dere/ bir tüyün tutunduğu kuşu geçmesi gibi bir günaydın” diyorsan, aşk da seni geri çevirmeyecektir: “buğday tanelerinden yapılan ilk alfabe gibi binlerce yıl önce/ aşk dolu bir bakışla değiştirilen dünya tarihi gibi/ halka konuşma yaparken tacını balkondan düşüren krala/ gülen çocuklar gibi sanki/ teşekkür etmeyi, özür dilemeyi/ ağız dolusu seni seviyorum demeyi bilen/ insanların yaşadığı bir ülkenin hayali gibi/ günaydın sana sevgilim/ günaydın işte/ günaydın/ günaydın/ günaydın”.
Akgün yeryüzüne hem teşekkür ediyor hem günaydın diyor. Şiirgezer bir şair olarak da bizi şiire götürüyor, şiiri bize getiriyor. “İçinde aşk olan bütün günaydınlar güzeldir” diyor. Aşk bu, sabaha da duyulur güneşe de, ota da böceğe de. Günaydının böylesi gece gündüz söylensin diyerek kitaba dalalım, ülkenin, dünyanın renklerini Akgün kalfanın gözünden, sözünden, izinden gidelim, okuyalım, görelim, günaydın diyelim, güzelleşelim!
GÜNAYDIN DEME SANATI
Akgün Akova
Karakarga, 2021
232 sayfa, 58 TL.