Güncelleme Tarihi:
Başımızı, bizden milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki yıldızlarla dolu gökyüzünün karanlığına kaldırdığımızda, bu ucu bucağı belli olmayan evrende tek başımıza olmadığımızı hatırlarız. Evrenin 15 milyarlık evrimi, kara delikler, siz tam bu cümleyi okurken içimizden gelip geçen milyarlarca karanlık madde parçacığı, solucan delikleri, Samanyolu ve Carl Sagan’ın tanımlamasıyla hepimizin geldiği yıldızlar, dehşet verici bir sonsuzluğun içinde bizimle birlikte dönüp duruyor. Karanlık yalnızca fizikçilerin ve diğer biliminsanlarının araştırdığı bir olgu olarak kalmaz; şairler ve edebiyatçıların da konusu haline gelir. “Karanlık savruların, ölümsüz anlarınca benim ol” diyen Ezra Pound, “Aşkın bu karanlık gecesinde, hicranımı duydum, seni andım” dizelerinin sahibi Ahmet Haşim, “Bu kadar karanlık gökyüzü fırtınasız açılmaz” repliğinin sahibi Shakespeare; karanlığı yalnızca bir metafor olarak kullanmakla kalmazlar, onu başkalaştırırlar da.
Ahmet Doğu İpek’in 2020-22 arasında ürettiği işler, Arter’in güneş almayan -1. katındaki sergi mekânında yeni bir dünya oluşturuyor. İzleyici taşlar, kayalar, güneşler, yanardağlar, sıvı ve göksel uzamlar, yeraltı âlemleri ve uzak diyarlar arasında karanlık bir yolculuğa çıkıyor. Sergi, yalnızca birkaç adım atarak sonsuz mesafeleri ve sınırsız zamanları kat etmek, jeolojik çağları, siyasal dönemleri ve birbirini takip eden gündüzlerle gecelerin rutin zamanını aşmayı mümkün kılıyor. Küratör Ansen, sergiyi tanımladığı sözlerine şöyle devam ediyor: “Sergi alanının sınırları içinde gözler önüne serilen formlar, kuvvetler ve hareketler, İpek’in kozmolojisini oluştururken sanatçının daha önce ürettiği yapıtlarla bağlar da dokuyorlar. Buraya gözlerimiz açık girsek dahi görünenle yetinmememiz gerekir. Çünkü burada yer alan somut her şey, elle tutulamaz birçok duyguyla, unutulmuş ya da henüz doğmamış birçok yaşamla bağlantılıdır. Çünkü var olan her şey aynı zamanda başka bir şeydir de. Havadan daha hafif olan, ışıksız günlerin ağırlığıyla yüklüdür. Kordan daha sıcak haldeki, karanlık ve soğuktan -da- öte bir çağdan geçtiğimizi haber verir. Nihayet, burada hareketsiz ve suskun durmakta olan, aslında binyılların dilini konuşuyor ve yitip gidenin bazen geri geldiğini açığa vuruyor.”
Sergide yer alan, adını Yunan mitolojisinden alan ‘Zephyr I / Zephyr II’ adlı tek kanallı video yerleştirme; üretimi iki yıl süren, güneş tutulmasının döngüsel hareketini konu alan ‘Çok uzaktan ve hep’ serisi izleyiciyi hayalle gerçeğin harmanlandığı masalsı bir dünyaya yolculuğa çıkarıyor.
Ahmet Doğu İpek’in ‘Başımızda Siyahtan Bir Hâle’ başlıklı sergisi 29 Ocak 2023’e kadar Arter’de görülebilir.