Gözleri kara, aşka yakın...

Güncelleme Tarihi:

Gözleri kara, aşka yakın...
Oluşturulma Tarihi: Eylül 04, 2020 09:39

Fecri Ati’nin önde gelen simalarından sayılan Cemil Süleyman’ın yazdığı ‘Siyah Gözler’, evliliğinde umutlarını bulamamış, 30’unu geçmiş bir kadınla 22 yaşındaki genç bir Osmanlı erkeğinin macerasıdır. Cemil Süleyman, neslinin edebiyat algısından farklı olarak insanın çıkmazında derinleşiyor.

Haberin Devamı

19’uncu yüzyıl iyiden iyiye bir tereddütler ve ikilemler çağıdır Osmanlı toplumu için. Doğu ile Batı arasındaki gerilimli salınım sadece zihniyet dünyasında değil, toplum hayatında ve insan tekinde de hissedilir bütün heyecanıyla. Geniş bir dilemma ağı atmosfer etkisi yapar insanda. Edebiyat ise önsezileri yanında edindiği yeni tecrübelerle bu ikilemi yansıtmaya, yeni insan tipolojisini açığa çıkarmaya çalışır. Bu bağlamda, Fecri Ati’nin önde gelen simalarından sayılan Cemil Süleyman’ın öncü bir niteliği vardır.
Nedir bu öncülük? İnsan beninin arayışları daha çok erkek üzerinden aktarılmıştır geçmiş edebiyatımızda. Cemil Süleyman, cesaretle bunu tersyüz eder ve bakışın (yazarın insanı mesele ettiği, araştırdığı odak) merkezine kadını koyar.
Fatma Aliye, Nigâr Hanım gibi atılımcı kadın yazarların tematik/ idealize edilmiş vulgarizasyonuna takılmadan yazar. Ahmet Mithat gibi bilgiçlik taslamaz. Bir sevilme öznesi değil kendi tereddütlerini bizzat kendisi yaşayan kadının yazılmasıdır söz konusu olan artık. Psikolojik (kıskançlık, aşk), sosyal şartlar arasında kadın, yeni hayatın kumaşını dokur adeta. Bu dokuyuşu da insan ve toplum gerçekliği arasında yapar yazar.

Haberin Devamı

Evliliğinde umutlarını bulamamış ‘elim bir terk edilmişlik içinde geçen gençliğinin tatmin edilmemiş heyecanları’ ile çevrili 30’unu geçmiş bir kadınla 22 yaşındaki genç bir Osmanlı erkeğinin macerasıdır ‘Siyah Gözler’. Henüz ikisi de birer isimden mahrumdurlar. Beykoz ve çevresinin ana mekân olduğu ve karşı kıyılarda (Tarabya, Büyükdere, Sarıyer vb.) İstanbul’un duygusal bir dekor olarak hep geride durduğu roman, kendi içinde romantik edebiyatın pek çok unsurunu da taşır.
Cemil Süleyman, neslinin edebiyat algısının farkını burada da ortaya koyar. Önceki nesiller (en çok da Tanzimat) insana, olaylar ve tezlerden gitmeye çalışırken o, sanattan ve biçimden yola çıkar. Ne yüceltir, ne yargılar, ne ders verir ne de kıssadan hisse çıkarır. İnsanın çıkmazında derinleşir.
Genç bir erkeğe âşık olmuş, 30’unu geçmiş (kendisini ısrarla yaşlı görür) Osmanlı kadını bütün tereddütleriyle aşkı arar. Aklı ile duyguları arasında gider gelir.

Haberin Devamı

Duyguları ona yeninin öznesi olmasını işaret ederken aklı toplum gerçekliğini hatırlatır durmaksızın.
Göz, bir anlatım olduğu kadar psikoloji aracı olarak kullanılır. Eski edebiyattan da alınan enerji ile ikili etkileşimin ana noktası kılınır. ‘Genç kadın, (yazar, anlatıcı için öyledir) ruhunu siyah bir ummanın cazip derinliklerine çekip götüren keskin bakışların altında eridikçe’ kendisine yaklaşmaktadır.
Gözlerin derinliği, ‘karanlık... her taraf karanlık... sonra karalara bürünmüş bir ormanın esrarlı derinliğinde açılmış siyah bir uçurum...’ denli, karanlıktır bu gözler. Ve burada duyulan, hayat olarak geçmişin değil geleceğin korkusudur.
Şartlar arasına sıkışmış bir kadın ruhunun iştiyaklı gerilimi, Cemil Süleyman’ın beklenmedik finaliyle zirve yapar. Modern edebiyatta görmeye başladığımız bu bağlayışlar, edebiyattaki açılım kadar insan arayışının izleridir de şüphesiz.
Nuri Akbayar’ın bugünkü dile aktardığı ‘Siyah Gözler’, hâlâ zevkle okunabilecek nitelikte bir roman klasiğimiz.

Haberin Devamı

Gözleri kara, aşka yakın...
Siyah Gözler
Cemil Süleyman
İş Bankası Kültür Yayınları, 2020
80 sayfa, 9 TL.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!