Güncelleme Tarihi:
Günlük hayatın ritmi, artık onun temelinde yer alan tezatları görmezden gelmemizin iyice zorlaştığı bir noktada mı? Hoşgörünün, aslında ancak alt-üst arasındaki hiyerarşik ilişki geçerliliğini koruduğu sürece mümkün olabildiğini artık daha net bir şekilde görebiliyoruz gibi. Ya da dürüstlüğün erdeminden bahsetmekle yalan arasındaki karşılıklı ilişki, günlük politikayı takip edenler için gayet berrak. ‘Çağdaş’ hayatın merkezinde daha dürüst, daha insancıl bir çekirdek bulma çabası, insanı her adımda bu değerlerin geçersizliğini iyice görünür kılan tezatlara götürüyor. ‘Gözümüzdeki kıymığı’, hasır altı edip günlük hayatımıza kaldığımız yerden devam etmek gün geçtikçe daha da imkânsızlaşıyor.
Nasan Tur’un Dirimart’ta açılan sergisi ‘Gözümdeki Kıymık’, toplumsal bilinçte kendini iyiden iyiye hissettirmeye başlayan bu çatışmayı göstermekle kalmıyor; söz konusu ritim bozukluğunun çok daha diplerde, dünyayı algılama biçimimizi, bilişsel süreci belirleyip belirlemediğini soruyor. Türkiyeli politikacıların demeçlerinden alınmış “Hakikat”, “Başarı”, “Cesaret” gibi ifadelerin, ancak dikkatle incelendiğinde fark edilebilecek imla hatalarıyla yazılması, güncel referanslardan fazlasına işaret ediyor. Konuşma ile yazı dili arasındaki uyuşmazlıktan kaynaklı gibi duran, görülmesi zor harf kaymaları, tekrarları, bu değerlerin içindeki çatışmalardan besleniyor. Benzer bir şekilde, hafif sarsıntılarla, titremelerle kristalleri kırılmış dev avizeler, kalıp halinde çağrıştırdıkları güç ve ihtişama dair bir bakışı yansıtmakla yetinmiyor. Bu objelerin algılanma biçimine yönelik ufak oyunlar, güç karşıtı keskin bir eylemden ziyade, bu değerlendirmeyi mümkün kılan çerçeveyi sarsmaya yarıyor. Aynaların üzerinde yazılı “Ben kimim” sorusuna cevap vermenin imkânı kalmıyor. Tur, gözümüzdeki kıymığın farkına varmamızı sağlıyor.
İsmini, Adorno’nun, modern toplumun kendini sürekli yalanlayan yapısını deştiği metni Minima Moralia’dan alan sergide kestirme yollar yok. Zira bu yapıyı deşmek, üzerinden konuşulan düzlemin sorgulandığı bir yaklaşıma ihtiyaç duyuyor. Armonin sürekli ufak müdahalelerle bozulduğu, böylece o armoniyi var eden sistemin görünür kılındığı şarkıların müzikal kabullerimizde yarattığı sarsıntı, Nasan Tur’un sergisinde görsel dilde hayat buluyor.