Gölgesinde dinlendirmeyen ceviz aÄŸaçlarının sesi

Güncelleme Tarihi:

Gölgesinde dinlendirmeyen ceviz ağaçlarının sesi
OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 18, 2022 12:05

Aslı Tohumcu’nun son romanı ‘Cevizin Şarkısı’ karanlık etkisinden zor çıkılan bir gerçeğin kısacık masalı. Yazarın ‘canavarlarından kurtulmaya çalışan bütün kadınlara’ ithaf ettiği roman, içinde düşünmemiz ve yürümemiz için mistik ve karanlık bir yol açıyor bize...

Haberin Devamı

Üç kadın, bir kız torun; Cemile, Elif, Ayşegül, Ayşegül’ün kızı Sezen, birlikte Sezen’in anneannesi Suzan’ı öldürmüş, salonun ortasına kazdıkları mezarın başında, öldükten sonra hâlâ bir kötülük yaparsa diye tedirgin bekliyorlar. Bir yangını seyrediyoruz, sonra bir cinayeti. Böyle başlıyor ‘Cevizin Şarkısı’. Rüyalara giren geyikler, büyüler, şarkı söyleyen ağaçların yanında, kadınları seviyor diye parçalanan kadın cesetleri, dayak yiyen, tecavüze uğrayan çocuklar var bu romanda. Yani gerçek olduğu kadar masal, masal olduğu kadar gerçek... Sizi kendi yarattığı gerçekle rüyanın, öteki dünyayla bu dünyanın arasından kaldırdığı sınırların ortasında bir çizgide yürütüyor Aslı Tohumcu.
Bu üç kadın, bir kız çocuğu, ayna tutuyorlar ağzına Suzan’ın, öldüğünden emin olmak için. Ardından, anneleri ve anneanneleri de dahil, üç nesil kız çocuğuna tecavüz eden adamı da gömüyorlar aynı çukura. Bu üç nesil kadının ilk kurbanı Meryem, kim doğacak kim ölecek rüyalarında görüyor, sonra bir geyik girmeye başlıyor rüyalarına. Rüyalarında bugünü, geleceği gören, eli şifalı Meryem, annesi öldükten sonra, kardeşi Suzan’ı doğuruyor.
Ölümün yakınında yaşıyor bu ailenin her ferdi, biri ölü yıkamayı meslek edinip torununa el vermiş, biri mezar taşı ustası. Aslı Tohumcu’nun yazdığı, bu âlemler içinde gezen novellada bir ceviz ağacı var bahçede, gölgesinde kimseye bir gün bir derman vermemiş o ceviz ağacının etrafında, sessizlikte ince ince zehirlenen ve büyüyen ahlak var. Günahlardan korkanlar daha büyük günahlar işliyor. Yanlış intikamların ucu bileyleniyor. Çocukların çocukluğuna, hayatına tecavüz ediyor, korkuyla büyütüyor onları. Kol kırılıp yen içinde kalmakla yetinmiyor. Kolu kıran da içindeki yeni görmezden gelenler de aynı insanlar.

KARDEŞİNİ DOĞURAN KADINLAR
Suzan, kimseyi bir gün bile sevmiyor. Nasıl sevsin ki? Böyle keskin bir öfke, nereye gider, gider kimi bulur o ok? Bazı hayattan alınmak istenen intikamlar o kadar büyük oluyor ki, yönü şaşıyor. Tecavüz eden adamlardansa, tecavüze uğrayıp onu doğuran annesine, çocuklarına, kardeşlerine kin duyuyor. Öfkesini muhatabına değil, mağdura yöneltiyor. İntikamını onlardan alıyor. Sevmeyerek, şefkat göstermeyerek, dolaplara kapatarak, otlar kaynatarak, yataklarının altına büyüler saklayarak. Ölürken bile lanet okuyarak...
Tohumcu’nun ‘canavarlarından kurtulmaya çalışan bütün kadınlara’ ithaf ettiği ‘Cevizin Şarkısı’nda kardeşini doğuran kadınlar var. Hayata annelerinin kardeşi olarak, öksüz gelmiş kız çocukları var. Aslında bakarsanız, her yerdeler. Öyle çok canavar var ki gerçek hayatta da hepsiyle birden savaşmak zor. Bu romanı okumak da. Tohumcu’nun, gerçekten daha gerçek, resim sanatındaki hiperrealizm hissini veren üslubu, elindeki aynayı bu kez bizim soluğumuza tutuyor. Yaşıyor muyuz? Öldük mü çoktan? Ölmediysek neden bu korkunç hikâyeler yaşanmaya devam ediyor?
‘Cevizin Şarkısı’yla mistik, karanlık bir yol açıyor bize Tohumcu. İçinde yürümemiz, düşünmemiz için. Bu karanlık yolun da yürümeden, bunlarla yüzleşmeden, konuşmadan, yazmadan bitmeyeceğini bildiğinden, başka yere baktırmıyor sizi. Bir kasabada geçen, yenip yutması zor, katı bir gerçeğin masalı bu. Düşünürseniz, birkaç günlük kadın cinayetleri haberlerinin toplamı. İnsan haberlerden kolay kaçıyor çünkü, davaların tanıklıklarını okurken satırları tek tek okumak yerine insan kendini gözünü kaçırırken bulur ya, işte okurun gözünü kaçırmasına izin vermiyor Tohumcu.

CEVÄ°ZÄ°N ÅžARKISIÂ

Gölgesinde dinlendirmeyen ceviz ağaçlarının sesi

Aslı Tohumcu
İletişim Yayınları, 2022
59 sayfa, 18 TL.

BAKMADAN GEÇME!