Güncelleme Tarihi:
Rüyanızı ne renk alırdınız? 1960’lara dek insanların çoğunun siyah-beyaz rüya gördüğü biliniyor. Araştırmalar rüyalarımızın giderek renklenmesinin nedenini siyah-beyaz film, televizyon, gazete ve diğer mecraların yerini renklilere bırakması olarak gösteriyor. Bugün hem dünyamız hem rüyalarımız renkli imgelerin işgali altında, siyah-beyaz ise ya nostaljik bir dönem filmi ya sofistike bir sanat eserinin tercihi.
Yusuf Sevinçli ise başka. Sevinçli’nin ‘gözü’ siyah-beyaz rüya görür gibi şahitlik ediyor dünyaya, gördüklerini/rüyalarını ışık ve gölgeyle anlamlandırıyor. Bu yüzden fotoğraflarında kontrastın gücünü iliklerimize kadar hissediyor, hayal ile gerçek arasında arafta kalıyoruz. Sanatçının adeta uyurgezer gibi yorumladığı sahnelerde onunla beraber düşlüyor, o bembeyaz kuğunun sudaki yansımasının güzelliğiyle büyülenirken gördüğümüzü anlamlandırmaya çalışıyoruz. Gizemli suretleriyle daldaki kuşların, rüzgârın başka diyarlara sürüklediği ağacın, üzerine ışık düşen meleksi çocuğun, merdivenin sonunda gördüğümüz o mutlak ışığın peşinden gitmek istiyor, neden karşımıza çıktığını, neyi sembolize ettiğini ve bizi hangi âlemlere sürükleyeceğini merak ediyoruz.
Galerist’te açtığı kişisel serginin adı, Yusuf Sevinçli’nin imgelem ve tekniğinin de ipuçlarını veriyor. Tıpta ‘göz’ anlamında kullanılan Latince kökenli ‘oculus’, mimarlıkta kubbenin tepe noktasında açılan dairesel deliğe işaret ediyor. Göze benzeyen bu açıklık, odaların doğal olarak havalandırılmasının yanı sıra karanlık odaya ışığın tek kanaldan yoğun biçimde girmesini sağlayarak belli bir estetik de yaratıyor. ‘Oculus’ta gerçekten loş bir oda var, duvarlarda birbirinin üzerine binen yüzlerce kontakt baskı, işaretli, lekeli, yırtık fotoğraflar, yeri kaplayan kâğıt kesikleri ve çalan müzikle biraz kaotik gelebilir ama adeta bir albümün saklı bonus parçası ya da bir epilog gibi sergiyi bütünleyip değerini artırıyor. Alelade bir oda değil bu, şimdiye kadar hiç olmadığı kadar Sevinçli’nin dağınık yaşam tarzına, tesadüflere teşne karanlık oda denemelerine ve sergilemekten vazgeçtiklerine ışık tutuyor.