Güncelleme Tarihi:
Ankara’da birlikte çalıştığınız galeride hemen her yıl bir sergi açıyordunuz. İstanbul’u unutmuştunuz adeta...
İstanbul’u unutmak mümkün mü? Ben resim eğitiminin temelini 50’li yılların sonunda Çapa Resim Semineri’nde aldım sonra Ankara Gazi’de akademili oldum. İstanbul’u çok seviyorum ama bir süre sonra Ankara’yı, evimi, atölyemi, arkadaşlarımı özlüyorum. Ankara’da daha rahat çalışıp üretiyorum. Alışkanlık diyelim. 30-35 yıl önce Ankara aynı zamanda sanatın da başkentiydi. Ancak günümüzde birçok alanda olduğu gibi İstanbul, artık sanatın da başkenti. Tabii bunda sermayenin İstanbul’a doğru yönelmesinin etkisi çok büyük.
Serginizde sizinle özdeşlemiş çalışmaların haricinde farklı eserleriniz de olacak mı?
Sorunuza hem evet, hem de hayır yanıtı vermek mümkün. Evet diyorum, çünkü artık ‘Gökçebağ klasiği’ haline gelmiş tepeden bakış hasat, çay bahçesi, Bodrum, Güvercinlik Pazarı, halı yıkayan kadınlar, ‘Okucular’ gibi bol figürün olduğu konular var. Ama ‘klasiklerim’e göre daha büyük ebatta çalıştığım, oldukça az figürlü, doğayı soyut yorumladığım çalışmalar da olacak.
Sanat dünyasında sizinle ilgili konuşulanlara bakılınca, sizin için ‘naif ressam’ deniyor. Ne söylemek istersiniz?
Hayır, ben naif bir ressam değilim. Çünkü akademiliyim. Yani bir resim eğitimim var. Resimlerimde ışık vardır, perspektif vardır. Resimde ışığı en iyi kullanan sanatçılardan biri olduğumu düşünüyorum. Naif ressam değilim ama ben de ‘naivete’ vardır. Çünkü doğayı saf, gayet temiz ve olması gerektiği gibi yorumluyorum. Ünlü ressamımız Turan Erol -ki hocalarımdan biridir- benim için “Anadolu’daki primitif ressamların çağdaş uzantısıdır” der. Detaycıyımdır. Örneğin çay toplayan kadının ince kuşağına, başındaki tülbentine ışık veririm. Ustalık işidir bunlar. Resime nereden ışık vereceğinizi, ona göre gölgeleme yapacağınızı bileceksiniz.
Neden en çok tepeden bakışlı hasat çalışmalarınız tercih ediliyor?
Sanırım teknik açıdan orijinal olması bir etken. Aslında TRT’de kameramanlık yaptığım yıllarda keşfettiğim ve daha sonra geliştirdiğim bir teknik bu. Ben yeni teknikler buldukça çocuklar gibi sevinen bir sanatçıyım. Her yeni bir resim, yeni bir heyecandır. Tepeden bakış hasat çalışmalarım insanlara ilginç geliyor olabilir. Bana göre bir sanat eserine ‘orijinal ve özgün olması ile bütünlük kavramı’ güzellik katar. Bütünlükle denge, ışık, espas kavramlarını kastediyorum. Bir sanat eseri teknik olarak çok parçalı ise insanın gözünde rahatsızlık yaratır.
Yalçın Gökçebağ’ın ‘Nostalji’ başlıklı sergisi 24 Mayıs’a kadar Nişantaşı ART 212’de.