Güncelleme Tarihi:
İş Bankası’nın Ankara Ulus’taki tarihi binasında bulunan İş Sanat Ankara Sanat Galerisi, şu sıralar sanat yaşamında 65 yılı geride bırakan naif resmin büyük ismi Yalçın Gökçebağ’ın retrospektif sergisine ev sahipliği yapıyor. ‘Tepeden bakış’ anlayışıyla yaptığı Anadolu görüntüleriyle tanınan Gökçebağ’ın sergisinde hemen her döneminden eserler duvarları süslüyor. Gökçebağ’ın özellikle tepeden bakış anlayışına geçiş dönemini ortaya koyan, bazısı duralit üzerine, bazısı da tuvale yapılmış resimleri, izleyiciyi resim tekniği ve kullanılan malzemeler açısından da geçmişten günümüze taşıyor. Yağlıboyaların yanı sıra desen ve suluboya çalışmaları da içeren toplam 71 eserinin yer aldığı sergiyi Gökçebağ’la konuştuk.
Bir süredir Ankara’nın yanı sıra İstanbul’daki atölyenizde de çalışıyorsunuz. Retrospektif serginizi Ankara’da açmanızın nedeni neydi?
İstanbul, hemen her şeyde olduğu gibi günümüzde sanatsal faaliyetlerin de merkezi. Ama size şunu söyleyeyim, Türkiye’nin tanınmış birçok ressamı Ankara çıkışlıdır. Özellikle Cumhuriyet döneminde, Ankara resim de dahil sanatın doğum yeridir. İş Bankası’nın tarihi binasında retrospektif sergisi açma fikri, bankanın sanat biriminden geldi. Ankara’nın göbeğinde, herkesin görmesi gereken çok güzel bir bina. Galeri bölümü de oldukça büyük. Beni onurlandıran bir teklifti, seve seve kabul ettim. Ne de olsa Ankaralı ressamım.
Özgeçmişinize bakıldığında İstanbul Çapa İlk Öğretmen Okulu’na giriş tarihiniz 1957. Ama sergiyi gezince Çapa öncesi 1955 tarihinde yapılmış resimleri de görüyoruz.
Doğrudur. Ben ilk profesyonel resim çalışmalarımda, Çapa’ya başladığım 1957 yılını baz alırım. Elbette daha önceleri de resim yapıyordum ama bunun çok azı ressam olmak içindi. Daha çok ödevler, boş zamanlarda yaptığım resimlerdi bunlar. Bu resimlerin bazılarını Çapa’ya götürmüşümdür ve o resimlerin yapılış yılı 1955’tir. Bu nedenle 65. yıl dedik.
Geçmişte ve günümüzde yaptığınız resimleri bir arada sergilemek nasıl bir duygu?
Açık söylemem gerekirse bu sergiyle ben de kendimi geçmişimden bugüne aynada görmüş gibi oldum. Eski ve yeni eserlerin buluşması bana da büyük mutluluk verdi. Sergiyi hazırlarken bir anda kendimi sınava tabi tutmuş gibi düşündüm. Sergilenen resimleri bir arada görünce, “Evet Yalçın, işte şimdi sanırım sınavı geçtin” dedim.
BAZI RESİMLERİMİ MÜZAYEDELERDEN TOPLADIM
Sergideki bütün eserler kendi koleksiyonunuzdan mı?
Ah keşke olsa. Bazılarını koleksiyonerlerden topladım. Sağ olsunlar beni kırmadılar ve sergi için resimlerini verdiler. Ama sergide gördüğünüz, Denizli’de köy evimizde yaptığım 1955 tarihli natürmortlar benim. Çapa’da yaptığım desenler, otoportreler benim. Bazı eski resimler de benim. Birçoğunu müzayedelerden topladım. Resmin o zaman satılmış fiyatından çok daha fazlasını vererek satın aldım. Dolayısıyla sergi benim değişik ebatlı tablolarımdan oluşuyor. Sergiyi görenlerin benle ilgili değerlendirme yaparken, eskiden yaptıklarımı da dikkate alacaklarını, böylece geçmişi ve şu anki sanat hayatımı mukayese edebileceklerini, kafalarında oluşan birçok soruya da bu sergi sayesinde yanıt bulabileceklerini düşünüyorum.
Siz hangi dönemi daha çok seviyorsunuz? Eskileri mi yenileri mi?
Eskiyi de yeniyi de çok seviyorum. Sanırım geçmişte daha özgür ortamda, istediğim konularda resim yapıyordum. Neden derseniz, galeri olmadığı için, sergi açma kaygısı taşımadığım için, hiçbir şekilde strese girmiyordum, olumsuz bir şeyden etkilenmiyordum. Özü itibariyle ne istiyorsam, onu resme yansıtıyordum. Bu söylediklerim sakın yanlış anlaşılmasın. Hayatın o dönemki sadeliğine ve naifliğine dikkat çekmek istedim. Zaten istesem de artık çok eskiden yaptığım resimlerin birebir aynısını yapmam mümkün değil. Konu başlığı aynı olsa bile resmin tuvale yansıması bugünkü anlayışımla olacaktır. Dikkat edilirse geçmiş ve şu anki konu üslubumda çok büyük değişiklik yok. Ancak bir sanatçı olarak her resmimi hem bakış, hem malzeme hem de teknik açıdan daha yenilikçi bir anlayışla yaptığım da bir gerçek.
Genç kuşak ressamlara ne tavsiye edersiniz?
Bizim zamanımızla günümüzü kıyasladığımızda, o kadar çok güzel sanatlar fakültesi veya yüksekokul var ki... Her yıl buralardan yüzlerce öğrenci mezun oluyor. Bu çocuklar nerede, nasıl çalışacaklar? Bu nedenle ben genç meslektaşlarıma, kendi aralarında gruplar kurmalarını ve birlikte daha güçlü hale gelmelerini öneririm. Bunun örneği mesela Eskişehir’de var. Bazı Eskişehirli genç kuşak ressamlar gruplar oluşturmuşlar, çalıştaylar yapıyorlar, birlikte fuarlara katılıyorlar. Dayanışma içinde birbirlerine destek vererek, para da kazanıyorlar. Gençler resim satarken günümüzün ekonomik gerçeklerini dikkate almalılar. Resim eve girince kıymetlenir. Atölyede boy boy resimlerin durması insana bir kazanç getirmez. Sanatseverlerin satın alabileceği gerçekçi fiyat politikası uygulanmalı. Uygun fiyat politikası yeni alıcılar da getirir. İsim olduktan sonra zaten resminiz değerini bulur.
Yalçın Gökçebağ’ın retrospektif sergisi 29 Mart’a kadar İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi’ndeki İş Sanat Ankara Sanat Galerisi’nde görülebilir.