Güncelleme Tarihi:
Ankara kışı, mücver kokusu, ablanın paketinden babanın cebinden aşırılan sigaralar, beden eğitimi dersinin iç sıkan, can yakan kompleksli hocaları, değerli konyak, fizik tedavi, asabi dede, ölmüş anne, diş sızısı, kalp ağrısı...
Sibel K. Türker’in yeni romanı ‘Burada Kalmak’ liseli Kutlu’nun, abisi kalp hırsızı, asi ve de feci kıvırcık saçlı Kutsal, babası gri at kuyruklu, yufka yürekli ve de didişken Fuat, dedesi asabi, güngörmüş ve de puro sever Süheyl, diş hekimi çıkacak üniversiteli arkadaşı Erdem, eski büyükannesi Suna teyze, ilk aşkı Oya ve birkaç başka kişi etrafında büyüyen yaşamının sancılarını anlatıyor. Ankara’da geçen ve bir gencin gözünden görülen her hikâye gibi azcık puslu, çokça içe dönük ama bir o kadar da neşeli bir roman bu. Yani Kutlu öyle bir çocuk. Onca dert içinde bir sevinç kaynağı, bir umut ışığı bulmayı beceren biri. İçinde kadın olmayan ama kadın varmışçasına terazili bir düzen kurulması için çırpınılan bir ev, her akşam özenle kızartılan mücver ve içinde keyiften çok keder büyütülen bir anason kokusu, ailelerin sofrada açmaya bayıldığı düğüm düğüm mevzular, Tanrı ve varoluş, politika ve sağlık, yok sayılma, itilme, unutulma, ölüm... Hepsi var Kutlu’ların masasında... Ama işte Kutlu’da da hepsiyle ayrı ayrı karşılaşacak yürek var.
Kitabın ana karakteri Kutlu’nun da dediği gibi yazarların 16 yaşında birini yazmaya girişmesi her açıdan tehlikeli, zor iş. Hani sesi yanık diye sahnelere atılan ama ergenlikte boğazı çatallandıkça artık kasedi yapılmaz olan çocuk yıldızlar vardır... Üzerine kat çıkmaktan vazgeçilen, içlerine pis su dolan, dibi balçık tutan inşaat temelleri gibi...
Kutlu’nun korktuğu da o. Kendisinden ‘ne çıkacağını’ bilmiyor ki.
Bir de herkes ya gidiyor, ya gitmekten bahsediyor. Her şeyin hızla değiştiğinden, anılarının yok edildiğinden, yaşamlarının üzerinden buldozerlerle geçildiğinden... Kutlu, koca dünyada bir tek kendisi kalmış tibi hissediyor, korkuyor.
Ama korktuğu olmayacak bence. O iyi seçilmiş bir karakter. Üzerine çok güzel balkonlar yapılacak, sardunya ve küpe çiçeği saksıları dizilecek bir temel.
Hikâyesini kendi kendine yazmaya devam edecek bir el.
KİTAPTAN
“Burada kalacağız” demişti babam elini omzuma atarak. “Elimizden geleni yapacağız. Üzülme.”
Üzülmüyordum. Neden üzüleyim? Her şeye rağmen bir iyimser değil miydim ben? Hayat yine de akıp gitmeyecek miydi sanki? Hayat Oyasız da yaşanmayacak mıydı?
Hem belki bir akşam, biz evde çubuklu pijamalarımızla otururken Tanrı gerçekten de eski bir dost gibi bizi ziyarete gelecekti. Öylesine, teklifsiz.
Bizim gibi görünecek, bize benzeyecekti. Tokalaşıp buyur edecektik koltuğa. Gelenin Tanrı olduğunu bilecek, belli etmeyecektik. Ama gizli bir gurur da duyacaktık bundan. Kılığımızdan hiç çekinmeyecektik. Ona da sunacaktık içtiğimizden. Bir bardak demli çay belki, belki kıymetli konyağından babamın. Belki...
BURADA KALMAK
Sibel K. Türker
Can Yayınları, 2018
240 sayfa, 21.50 TL.