Gereksiz insan

Güncelleme Tarihi:

Gereksiz insan
Oluşturulma Tarihi: Ocak 11, 2018 16:20

Yaşadığı dönemde Rus düşünce hayatına büyük etkilerde bulunmasına, çok sayıda hikâye, roman ve makale kaleme almasına rağmen İvan İvaneviç Panayev unutulmuş yazarlar arasındadır. İlk kez Türkçeye çevrilen Panayev, ‘Akrabalar’ adlı novellasında daha sonra pek çok yazara esin kaynağı olan bir kahramanı, ‘gereksiz insan’ tipini takdim ediyor...

Haberin Devamı

Söze bu unutulmuş yazarı tanıtarak başlayalım: İvan Panayev, 1812 yılında St Petersburg’da soylu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Soyluların çocuklarının öğrenim gördüğü okullarda okudu. Ancak asıl tutkusu yazmaktı. İlk eseri 1834 yılında yayımlandı. Bu sıralarda romantik akımın etkisindeydi. Ünlü Rus edebiyat eleştirmeni Belinsky ile tanışması Panayev’in edebi kariyerinin dönüm noktası oldu. Bu andan sonra gerçekçiliğe ve toplumsal eleştiriye yönelecekti. Katıldığı ‘Oteçestvennıye zapiski’ (Anavatan Notları) dergi grubu da bu yanıyla tanınmıştı. Panayev kısa zamanda derginin en önemli yazarlarından birisi oldu. Panayev ve karısı Avdotya Panayeva’nın evi St. Petersburg edebiyat çevreleri için çekim merkezi haline gelmişti. Dostoyevski, ilk romanı ‘İnsancıklar’ı ilk kez onların evinin salonunda bizzat okumuştu (1845).
1847’de Nekrasov’la birlikte Panayev, Sovremennik dergisini devraldı ve dergi ileriki yıllarda Çernişevski ve Dobrolyubov’un başını çektiği devrimci demokrat ve Grigoroviç, Turgenyev, Botkin gibi liberal yazarların katılmasıyla birlikte Rusya’nın en etkili edebiyat ve düşünce hareketine dönüştü. Panayev giderek devrimci demokratlara yaklaşmış ve 1850’li yıllarda kadın kurtuluş mücadelesinin de en önemli destekçilerinden biri olmuştur. Hayatının son yıllarında yazdığı -dönemin edebi figürleri, sanatçıları, müzisyenleri ve aktörlerinin portrelerini içeren- ‘Edebi Anıları’, 1861 yılında yayımlandı. Bu kitap Rus edebiyat tarihinin önemli kaynakları arasındadır. 18 Şubat 1862 tarihinde St. Petersburg’da öldü.

KÜÇÜK İNSANLAR ÇAĞI
‘Akrabalar’ pek az insanın yaşadığı yoksul bir Rus köyünde, birkaç haftalık bir sürede geçen kısa bir roman. Roman kahramanlarından Nataşa, bu köyde annesi ve şiire meraklı, aylak erkek kardeşiyle birlikte mutsuz bir hayat sürdüren akıllı bir kız. Hayatın yeknesaklığından bıkmış durumda. Nataşa’nın ve köyde yaşayan diğerlerinin birbirinden farksız geçen günleri ansızın çıkıp gelen iki genç adamla canlanacaktır. Sözü uzatmamak adına gençlerden Grigori Alekseiç’e odaklanacağız. Grigori, bir başka köyde fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiş ancak köyün sahiplerinden İvan Fedoriç sayesinde iyi bir eğitim almıştır. Hamisi sayesinde Fransızca ve Almanca öğrenen Grigori ne yazık ki İvan Fedoriç’ten tembellik sanatını da kapmıştır. Ancak sonunda ayrılık vakti gelip çatar. Grigori St. Petersburg’da üniversiteye yazılır. İvan Fedoriviç’le ilişkisi koptukça maddi sıkıntıları da başlar. Tam bu sırada zengin bir toprak sahibi aileden gelen Sergey’in daveti üzerine uzun bir Avrupa gezisine çıkar. Rusya’ya döndüklerinde yine Sergey’in daveti üzerine Bryuhatovo Köyü’ne gelir. Grigori, Sergey’in uzaktan akrabası olan Nataşa ile tanışır. Genç kızın güzelliği, canlılığı ve öğrenme tutkusundan etkilenecek, kısa zamanda iki genç arasında bir aşk başlayacaktır. Her şeyde olduğu gibi aşk konusunda da ikirciklidir Grigori. Ancak artık karar verme zamanı gelmiştir. Her şey bittiğinde kendisiyle hesaplaşacaktır.
“Biz hepimiz benciliz, birer reflektörüz... Hiçbir işe yeteneğimiz yok, hiçbir yere uygun değiliz! Neslimizin hepsi ret mührüyle damgalı, (...) sönük bir nesil! Şüphenin ve inkârın yükü altında zayıf düştük! Her taraftan insan yıkıntılarıyla çevriliyiz ve bu insan yıkıntıları arasında eylemsizlik ve şaşkınlık içinde kalakaldık. Ve ileriye gitmek için yollarımızı temizleyecek güçler bizde yok; ancak yalnızca geleceğe, duyulmayacak olan yabancı bir sesle seslenerek feryat ediyoruz ve inliyoruz. Sürekli olarak haklarında yorum yapsak bile derin duygular ve güçlü tutkular bizim omuzlarımıza verilmemiştir. Bizim çağımız, koca bir küçük insanlar çağıdır. (...) Acılarımız verimsiz, çünkü hepsi sahte!”

RUS GERÇEKÇİLİĞİ
Alıntıladığım bu monolog ‘gereksiz insan’ın tarifidir. 19. yüzyıl başlarındaki Rus toplumsal yaşamının doğurduğu bir tip, Aleksandr Sergeyeviç Griboyedov ve Aleksandr Sergeyeviç Puşkin’in yapıtlarında sahne alsa da ona gerçek karakteristiğini veren Ivan Panayev olmuştur. Panayev’in çağına etkisinden söz etmiştim; Turgenyev ‘Rudin’de, Gonçarov ‘Oblomov’da bu insan tipini -çok daha yetkin biçimde- işlerler.
Panayev, edebiyat anlayışının bir ifadesi olarak kaleme aldığı bu uzun hikayede roman tekniğinden ziyade düşünsel geri planı öne çıkarmıştır.
Panayev’e göre edebiyat çağdaş yaşama ve gerçeğe uygun olmalı, yazar gözlerinin önünden geçen rastlantısal olayları körü körüne kopya etmek yerine onların özüne inme becerisini göstermelidir; “Roman, tutarsız bir şekilde karıştırılmış ve gelişigüzel çözülmüş olaylar yığını değildir. Bir romanda (...) düşünceyle aydınlanan olaylar olmalıdır, gerçek, romanın temelinde yatmalıdır.”
Buradan hareketle bir romana tat katacak olaylara, hikâyeyi karmaşıklaştıracak yan hikâyeciklere fazla yer vermez. Buna karşılık “Gerçekçi bir sanat yaklaşımıyla, insanın topluma bağımlılığını, onun karakterinin ve yaşamsal deneyiminin toplumsal koşullara bağlılığını göstermeye çalışır. Panayev, bu amaçla, kahramanlarındaki asalak psikolojisinin oluşumunu göstermek isterken, neredeyse her seferinde onların biyografilerine ve yetiştirilme süreçlerine başvurur”.
Nitekim ‘Akrabalar’da rol alan her bir insan tipinin tarihi ve ekonomik temellere oturtulduğunu görüyoruz. Köy hayatını, törelerini, taşranın can yakıcı dedikodu çarkını ve maddi çıkara dayalı insani ilişkileri de sergiliyor. Böylelikle zamanını nasıl geçireceğini bilmeyen, parasını seyahatlerde, eğlencede, kumarda harcayan soylu sınıfa mensup gençler, hayatın gerçeklerinden uzak, aklı bir karış havada dolaşan, düşüncelerini eyleme geçirme iradesinden yoksun idealistler, soyluluğun taşradaki asalak temsilcileri, büyük kentin uzağında hayat mücadelesi veren köylüler temsili bir biçimde romana katılmış. Bütün bunlar üzerinden yapıyor toplumsal eleştirisini Panayev. En büyük kozu ise Rus hiciv geleneğini başarıyla kullanabilmesi. ‘Gereksiz insan’ın eleştirisini bütün hikayeye hakim olan ironik dili sayesinde keskinleştirmiş.
Rus edebiyatının başyapıtları arasında değilse bile ‘Akrabalar’, Panayev’i ve Ekim Devrimi’ne öncülük etmiş Rus devrimci demokrat edebiyat okulunu tanımak için iyi bir fırsat.

AKRABALAR

Gereksiz insan

Ivan Ivanoviç Panayev
Çeviren: Duygu İkisivri
Ayrıntı Yayınları, 2017
144 sayfa, 12 TL.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!