Güncelleme Tarihi:
“Dünya tarihinde önemli dönüşümlere neden olan olayların yaşandığı yıllar vardır. 1968 baharında Paris’te başlayan ve dünyaya yayılan öğrenci olaylarının isimlendirildiği Paris Baharı ve (...) Prag Baharı, dünyada önemli dönüşümlere neden olmasıyla 50 yıldan bu yana bir değişim rüzgârının esmesine neden oldu. 1968 Parisi’ndeki eylemlerin en önemli sloganı ‘Gerçekçi olun, imkânsızı isteyin’di. Dünyada yeni bir siyasal rüzgar esmesine yol açtı.”
Bu satırlar şimdi artık bir gazeteci olarak 80 yaşına merdiven dayayan ‘genç’ Osman Arolat’ın 1968 öğrenci olaylarına ilişkin bir değerlendirmesi... Arolat’ın ‘Bir Gençlik Liderinin Anıları 1959-1974’ kitabında gerçekleştirdiği önemli iş, konuyu öğrenci olaylarından ibaret bırakmaması. Pergelin açısını daha da açarak 1959’a uzanması onun 1960 müdahalesini değerlendirmesini sağlıyor. Sonrasında 61 Anayasası ile oluşan özgürlükler ortamı yazara yeni bir bakış sunuyor. TBMM’ye girmiş tek sosyalist parti Türkiye İşçi Partisi’nin aktif üyesi olması gözlemlerini yansıtmasında etkili oluyor. O dönemin en anlamlı sosyalist yayın organı ANT’ta yönetici olması, olayları birebir elekten geçirtiyor. Yaşar Kemal gibi edebiyatçı ve siyasetçilerle dostlukları bize bu insanların başka yüzlerini tanıtıyor. Bu nedenle 1959-1974 döneminde Arolat’ın ağına takılan 50 insanın kitabın ikinci bölümünde ‘Onları Nasıl Tanırdım?’ şeklinde tanıtılmış olması, bu döneme yabancı olanlara okuma kolaylığı sağlıyor.
Arolat’ın bu kitapta uyguladığı yeni bir yöntem var: Anılardan sosyal tarih yapmak... Yazar bir tütün mitinginde bile yabancı sigara ithali konusunu değerlendiriyor. Ya da Harran’da topraksızlarla görüşürken ülkenin toprak düzenini bir çırpıda ele alıyor. Bunu 1-2 satır içinde anlaşılır şekilde yapabilmesi ise Arolat’ın 50 yılı aşkın yazarlığının etkisi olsa gerek. Bu türden tam 66 anı-sosyal tarihi var.
Yazarın o dönemin siyasal ortamı içinde yaşamış olan 6 dostunu bir araya getirme başarısı kitaba ayrı bir anlam vermekte. Bu dostlarının keskin belleği sosyal büyütecin günümüze dek uzanmasını sağlıyor. Bir Arolat dostu olan iktisat tarihçisinin (Dr. Murat Koraltürk) anıları dönemin siyasal olaylarına bağlaması kitabın ayrı bir zenginliği... Ne de olsa bu 15 yıl gibi kısa dönemde iki askeri darbe (1960,1971), iki büyük devalüasyon (1958 ve 1970) yaşanıyor. Türkiye Ankara Anlaşması’yla AB’ye adım atıyor. ABD’den uzaklaşıp ünlü Sovyet yardımı ile ülkede ağır sanayinin temeli atılıyor.
İşte bir bölüm: “12 Mart 1971’de yeni bir askeri müdahale, 1960’ların sonlarında varlığını hissettiren örgütlü işçi hareketleri ve gençlik hareketleri toplumun farklı kesimlerinin hızla siyasallaşmasına yol açar. Demirel hükümeti siyasallaşan toplumu kontrol altına alabilmek için temel hakları kısıtlama yönünde adımlar atar. Ancak ülkedeki siyasal tansiyon ve örgütlü muhalefetin önü alınamaz...”
Arolat, 50 yıl öncesine retrospektif bakarak, bugünde durarak yaşamı için şöyle diyor: “Dostlarım ‘Ne kadar yoğun bir yaşamın olmuş!’ diyorlar. 75 yılda birkaç hayatı birden yaşama mutluluğuna ermiş olduğuma inanıyorum. Yeniden olanak olsa bu yoğun 75 yılı bir kere daha yaşamak istediğimi her zaman dile getiriyorum. Çünkü yaşamın ütopyalara ve umuda ihtiyacı var ve bende bunlar hiç eksilmedi.”
Anıdan çok, sosyal tarih. Zaten kısa sürede ilk baskısının tükenmiş olması okurların bu tür değerlendirmelere olan susuzluğunu çok iyi anlatmakta. Ama her şeyden önce Yaşar Kemal’in sözleriyle ‘insan olan/ insan olarak kalabilen’ bir kimliğin sahibi...