Güncelleme Tarihi:
Mike McCormack, 1965’te Londra’da doğdu. İrlanda’nın County Mayo bölgesinde bir çiftlikte büyüdü. İrlanda Ulusal Üniversitesi’nde İngilizce ve felsefe eğitimi aldı. İlk romanı ‘Getting It In the Head’, 1996’da yayımlandı ve McCormack’a Rooney Ödülü’nü kazandırdı. 1998’de The New York Times tarafından yılın önemli kitabı seçilen bu ilk romanı sayesinde McCormack bütün zamanını yazmaya ayırdı. Yedi yılda tamamladığı ve 2006 yılında yayımlanan ‘Komadan Notlar’, İrlanda Yılın Kitabı ödülü için kısa listeye girdi ama ödülü kazanamadı. Buna karşılık 2010’da Irish Times’ta ‘10 yılın en büyük İrlanda romanı’ olarak değerlendirildi. McCormack’ın son kitabı ‘Solar Bones’ ise 2018’de tek bir roman için dünyanın en büyük para ödülünü (100 bin Euro) veren Dublin Edebiyat Ödülü’ne değer görüldü.
İRLANDALI KOBAY ÇOCUK!
İrlanda’nın kuzeybatısındaki küçük bir yerleşim birimi olan Mayo. Zaman belirsiz. Roman kahramanının hikâyesi günümüze yakın bir zamanda geçmekle birlikte, romandaki dipnotları olup bitenlerin ileriki bir tarihten -bir geçmiş değerlendirmesi olarak- yazıldığını işaret ediyor. Önemli bir olayın hikâyesini dinliyoruz. Ne var ki hikâye, roman kahramanı JJ O’Malley tarafından anlatılmayacak. Zira bir denek olarak JJ, İrlanda’nın tek gerçek fiyordunda demirlemiş bir gemide, vücuduna elektrik kabloları bağlanmış vaziyette yatıyor; komada... Onu bu tehlikeli deneye gönüllü katılmaya iten nedenleri yakınlarının anlatıları vasıtasıyla öğreneceğiz.
Önce babası yalnız bir İrlandalı çiftçi olan Anthony O’Malley başlayacak söze. Böylece çocuğun bir yetimhaneden alındığı çıkacak ortaya. Ne var ki yasal yollardan değil. Komünizmin devrilmesinden sonra altüst olan Romanya’daki bir yetimhaneden, birkaç görevliye verilen rüşvetle evlat edinilmiştir JJ. Bir mal gibi alınıp satılması, oradaki diğer yetimlerin akıbetleri benliğini kazandıkça JJ için varoluşsal bir sorun haline gelecektir. “Les irrecuperables” der kendisi gibi yetim olanlara; “Kurtarılamazlar. Hepimiz dünyada kaybolduk. Gözden uzak, gönülden uzak”.
Oysa Anthony O’Malley elinden geldiğince iyi bir baba olmaya çalışmış, yakınlarındaki çiftlikten komşularının oğlu Owen ile kardeş gibi büyütülmüş, çevresindekilerden sevgi, şefkat ve ilgi görmüştür. Babasından sonra anlatıcı rolü kız arkadaşına, eski bir öğretmenine, bir aile dostuna ve bir siyasetçiye geçer ve JJ’in gerek hayatı gerekse de kişiliği yavaş yavaş inşa edilir; akıllı, derslerinde başarılı, dürüst ve hassas bir gençtir JJ ama aklı kimi zaman onu cevapsız sorularla bunaltmış, hiç durmayan zihni bir lanete dönüşmüştür. Hayatının zaten bir deney, birilerinin deneyi olduğunu düşünen JJ, yaşadığı bir felaketin ardından Somnos projesine denek olarak katılmayı kabul eder. Proje, mahkûmları geçici olarak derin bir komada tutmanın, modern hapishaneler inşa etmekten daha ekonomik ve topluma daha faydalı olabileceğini kanıtlamayı amaçlamaktadır. JJ, diğer beş denekle birlikte bir hapishane gemisinde komaya sokulur. Olağandışı deney, dünyanın dört bir yanında ilgi toplamış, JJ ve diğer denekler bir anda televizyon yıldızı haline gelmiştir. İstenen tam da budur aslında; gerçek hayat şova dönüştürülmüş, projenin çarpıklığı hayran çığlıklarıyla gizlenmiştir...
HİKÂYE AKICI, DİPNOTLAR AĞIR
Mike McCormack, fazla ayrıntıya girmeden, üstü örtük bir anlatımla günümüzün yakıcı meselelerini hikâyenin arka planına ustalıkla yerleştirmiş. JJ’nin bütün hayatına gölgesini düşüren çocuk trafiği, insanların kullanıldığı deneylerin etik problemleri, siyasi çıkarlar, medyanın salt ilgi topluyor diye insanların özel yaşamlarını yağmalaması, kamuoyunun sorgulayıcı olmaktan çıkıp izleyiciye dönüşmesi... Bütün bunlar değinilen konular olmanın ötesinde bizzat hikâyenin kurgusuna yön veren motifler. Mahkûmlarla ilgili proje ile realite şovlar arasında kurulan paralellik özellikle ilgi çekici: “Somnos projesinin, ilhamını birkaç yıl önceki programlama çizelgelerinde oldukça geniş yer kaplayan Realite-TV’nin hapis uygulamalarından örnek alıp almadığı halen tartışmalıdır.”
Yukarıdaki alıntı romanın dipnotlarından. Kurmaca metinlerde pek rastlanmayan bir durum. Ancak ‘Komadan Notlar’ı asıl farklı kılan özelliği de işte bu alışılagelmedik anlatım tekniği. Yüzeyde tipik bir İrlanda anlatısı var; kırsal alanda yaşayan, çiftçilikle uğraşan basit insanlar, klostrofobik bir atmosfer, muhafazakâr ve mutsuz -ya da melankolik- bir gündelik rutin, böyle bir ortamla uyum sağlayan bir genç ve onu nihilistçe bir tercihe götüren nedenler... Açıkçası kolay okunan ve hiç de şaşırtıcı olmayan bir dram bu. Ne var ki hikâyeyi anlatanların sesi dipnotlarla kesildiğinde okuma süreci zorlaşıyor. Uyaralım, ‘Komadan Notlar’, okuyucudan dikkat ve katılım talep eden, entelektüel ilgilere hitap eden, iddialı bir metin.
Dipnotların dili ile JJ’yi anlatanların dili birbirinden kesinlikle ayrı üslupta. Dipnotlara yüksek bir akademik ton hâkim. Kâh İrlanda tarihi ve coğrafyası hakkında bilgiler veriliyor, kâh Sommos projesinin evrimi ya da Avrupa Birliği politikaları yorumlanıyor. Ama dikkat; öncelikle dipnotları kimin düştüğü belirsiz ve bu üslubuyla doğruluk duygusu yaratan notlar da tartışmaya açık. Yine de dipnotlardan ortaya çıkan bir şey var; yüksek teknoloji ürünü, politik olarak yozlaşmış, ekonomi odaklı, medya çılgınlığına tutulmuş bir kültürün, insanlığın umutsuzca korumaya çalıştığı geleneksel kültürünün içine doğru sızdığı, var olan yapıları tasfiye edip kendi egemenliğini kurduğu gerçeği. İşte bu günümüzün korkutucu imgesine yakın bir dünya.
‘Komadan Notlar’, birlikte çalışan iki hikâye çizgisi biçiminde kurgulanmış; biri ana metinde, diğeri dipnotlarda. İki çizgiyi çakıştırmayı okuyucunun düşünsel yetisine bırakmış Mike McCormack. Başarılı olup olmadığı tamamen okuyucunun zevkine bağlı. Romanın ilk yayımlandığı yıllarda hak ettiği ilgiyi görememesi belki de bu nedenledir. Öyle ki eleştirmenler tarafından değeri anlaşıldığında McCormack, “Utanç verici bir şekilde ihmal edilen bir yazar” olarak tanımlanacaktır.
‘Komadan Notlar’, hem yeniliklerden hem de sosyolojik, politik ve felsefi tartışmalardan hoşlanan okuyucuların kaçırmaması gereken önemli bir roman. Günümüzün dini, teknolojik, hukuksal, sosyo-politik, ahlaki ve etik meselelerine açılan McCormack’tan entelektüel bir meydan okuma...