Güncelleme Tarihi:
Greta Thunberg 2019’da Birleşmiş Milletler İklim Konferansı’nda “Evimiz yanıyor” dediğinde ciddiydi. Bildiğimiz dünyanın sonu geliyor. 50 derecenin üstünde sıcaklıklar ölçülüyor, dünyanın her yerinde seller ve hava kirliliği yüzünden insanlar ölüyor. Böyle giderse şehirler sular altında kalacak, insanlar iklim mültecisine dönüşecek, içme suyuna dünyanın bazı zenginleri erişebilecek, uzatmayayım, mebzul miktarda felaket senaryosu gerçekleşecek. Tabii hiçbir şey yapmazsak.
Paris İklim Anlaşması’nın müzakerecileri Christiana Figueres ve Tom Rivett-Carnac, hâlâ yapılabilecek şeyler olduğunu, geleceğimizi seçme şansımızın henüz yok olmadığını müthiş bir kitapla anlatıyor. ‘Seçtiğimiz Gelecek: İnatçı İyimserin İklim Kriziyle Mücadele Rehberi’, iklim konusunda hem can alıcı gerçekleri çıplaklığıyla anlatıyor hem de tek başımıza bile neler yapabileceğimizi adım adım sıralıyor. İki ihtimalden söz ediyorlar. 2050’deyiz. Birinde insanlar sıcaktan, nemden, susuzluktan, kirli havadan hastalanıyor, ölüyor, göç etmek zorunda kalıyor. Birinde ise başarmışız. Dünyanın her yerinde herkese yetecek kadar su, kocaman ağaçlar, ormanlar var. Refah seviyesi her yerde yüksek. Hava temiz.
“İklim değişikliği önümüzdeki yıllarda çok daha büyük ve ölümcül şekillerde ortaya çıkacak” cümlesini okurken aklımda Almanya’da, Belçika’da sel, Kanada’da aşırı sıcaktan ölen insanlar var. Bu kitap yazıldığında haberlerde iklim krizi kaynaklı felaketler bu kadar yaygın değildi. Tam da şu an bu kitabı herkesin okumasını o kadar önemsiyorum ki. Herkesin basitçe anlayabileceği şekilde ihtimallerden ve mümkünlerden söz ediyorlar çünkü. Dünyanın geleceğini değiştirebileceğimizi ve bunu ancak inatçı bir iyimserlikle gerçekleştirebileceğimizi söylüyorlar. Sahiden de iyimserlik bir cesaret ve inat işi. Paris İklim Anlaşması’nın imzalandığı günü anlattıkları bölümde anlıyorsunuz. O gün bir bomba bulunuyor Paris’te. 195 ülkeden 25 bin kişinin katıldığı konferansı iptal etmek yerine risk alıp devam ettiklerini ve anlaşmanın bu inatla imzalandığını anlatıyorlar.
‘Seçtiğimiz Gelecek’ 10 adımda yapabileceklerimizi anlatıyor. Her biri, küçücük adımlardan oluşan bir liste bu. Ağaç dikmeye, bitki bazlı beslenmeye, tüketimin kurbanı olmamaya, iklim inkârcılarından umudu kesmeyip onlara anlatmak için çabalamaya, en önemlisi hayal etmeye davet ediyor.
Eski dünyayı geride bırakmak,
Acınızla yüzleşmek ve bir gelecek vizyonu elde etmek
Gerçeğe sahip çıkmak
Kendimizi bir tüketici olarak değil bir vatandaş olarak görmek
Fosil yakıtların ötesine geçmek
Yeniden ağaçlandırmak
Temiz ekonomiye yatırım yapmak
Teknolojiyi kullanma konusunda dikkatli olmak
Cinsiyet eşitliği yaratmak
Politikayla ilgilenmek
DERİN BİR NEFES ALIN VE...
Bir önemli şey de mücadelenin iyimser tarafı ve yorulmama kısmı. İnsan zaman zaman kendi kendine soruyor. Ben tek başıma ne işe yarayabilirim ki? Hele de Paris İklim Anlaşması’nın imzacısı olmayan nadir ülkelerden birinde yaşıyorsanız, bunu sık sık düşünüyor insan. Ancak kelimeler, en az eylemler kadar önemli iklim kriziyle mücadelede. Tek başımıza yanımızdakilerin fikrini değiştirebiliyoruz. Bir tek hareket, bir tek cümle, yaptığınız iklime duyarlı herhangi eylemin nedenini sabırla açıklamak ve sonunda ikna ettiğiniz insana, “Bak şimdi iki kişi olduk bile” demekle başlıyor hikâye. Sonra kalabalıklaşıyor insan zaten, sesi daha yüksek çıkıyor.
Figueres ve Rivett-Carnac, ‘şimdi, bu hafta, bu ay, bugün, 2030’a kadar, 2050’den önce ne yapabiliriz’ listelerinde ‘şimdi’ sorusuna şöyle cevap veriyorlar: “Derin bir nefes alın, bu krizin üstesinden birlikte geleceğimizi hatırlayın ve üzerinize düşeni yapmak konusunda kendinize söz verin. Dışarı çıkıp etrafınıza bakın. Bu dünya zarar görmüş ve canı yanıyor ama aynı zamanda güzel, dayanıklı ve hâlâ bir bütün.”
SEÇTİĞİMİZ GELECEK
İNATÇI İYİMSERİN İKLİM KRİZİYLE
MÜCADELE REHBERİ
Christiana Figueres, Tom Rivett-Carnac
Çeviren: Şafak Tahmaz
Siyah Kitap, 2021
181 sayfa, 28 TL.