Geçmişte bir kalipso kralı

Güncelleme Tarihi:

Geçmişte bir kalipso kralı
Oluşturulma Tarihi: Nisan 12, 2018 16:02

‘Kalipso Kralı Metin Ersoy/Vakit Yok Gemi Kalkıyor Artık’ı okurken ben de yıllar öncesindeydim. Biyografiyi Kaan Koç ve Ayşe Şenyer başarıyla hazırlamışlar, bütünlemişler. Bir dönemin ünlü şarkıcısı hem hayat buluyor hem de sevenlerinin ona tanıklığıyla handiyse belgesel kimlik ediniyor.

Haberin Devamı

Geçmişte demekle yanlış söylüyorum belki de: Metin Ersoy müziği bırakmadı: “Bu satırları yazarken bir yandan da bu şarkıya çalışıyorum, 50’lerde yazılmış bir eser, 67 sene sonra benim önüme düşüyor ve ben bunu kendi dilimde söylemek için bir çocuk gibi heyecanlanıyorum.”
‘Kalipso Kralı Metin Ersoy / Vakit Yok Gemi Kalkıyor Artık’ı (Mona Kitap) okurken ben de yıllar öncesindeydim. Biyografiyi Kaan Koç ve Ayşe Şenyer başarıyla hazırlamışlar, bütünlemişler. Bir dönemin ünlü şarkıcısı hem hayat buluyor hem de sevenlerinin ona tanıklığıyla handiyse belgesel kimlik ediniyor. Bu soy biyografilerin toplumdaş tarihçemize yepyeni sayfalar açacağına inanıyorum.
Metin Ersoy’un andığı kişilerden de, onu ananlardan da tanıdıklarım çok, sanki geçit törenindeler. “Vakit yok gemi kalkıyor artık” yankıyıp durdu. Ondan öncesini de görür gibi oldum: Lise yıllarındaki Metin Ersoy, Beyoğlu’ndaki Ses Tiyatrosu’nun (bugünkü Ferhan Şensoy Tiyatrosu) dansör ve şarkıcı sınavlarında! O Ses Tiyatrosu’nun müzikallerini pek az izlemiştim ama her yeni müzikalin rengârenk afişi belleğimden silinmemiştir.

Haberin Devamı

Geçmişte bir kalipso kralı

Kalipso kralının kısa sürmüş sinema yaşamına da tanığım: Mesela 1956 tarihli ilk filmi ‘Papatya’ Beyoğlu’nda bir binanın yan duvarında kocaman bir afiş hâlâ! Sonra ‘Gecelerin Ötesi’, Metin Erksan’ın unutulmaz yapıtlarından biri: Bir soygun hikâyesi ama arkaplanında yedi gencin kişisel -ya da toplumsaldan kaynaklanmış- büyük dramları.
Ersoy, 1961’de ‘Sonbahar Yaprakları’nda oynamış. Kitapta filmin afişi var: İllüstrasyonda Çolpan İlhan ve Metin Ersoy, sonra Pervin Par, Ahmet Tarık Tekçe; yönetmen Nejat Saydam’mış. Hiçbiri hayatta değil bugün; onları tanımıştım...
‘Sonbahar Yaprakları’nı televizyonda izlemiştim, kim bilir, çevrilişinden kaç yıl sonra. Kore Savaşı’na göndermeli melodram, ama İstanbul sokaklarında, yağmurlu köprü üstünde yürüyen gencecik Çolpan İlhan’la Metin Ersoy birer anı gibiydi. Köprünün bütün yağmurlu günlerini görür gibiydim...
Bu soy kitaplar, demin söyledim, bir döneme ışık tutuyor; neler yaşanmış, nereleri varmış, kent kültürünün dünyası, eğlence kültürünün o günkü panoraması, git git açılımlar. Bu açıdan, o günleri yaşamamış olanlar için de büyük fırsat.
Kalipso Kralı’nın 46. sayfasında bir fotoğraf var, siyah-beyaz: “Soldan sağa Metin Ersoy, Selçuk Kahraman, Göksel Akpınar, Metin Akpınar” yazılı. Ama bir de beşinci kişi, yanındaki -görmediğimiz- kişiye bakan.
Beşinci kişi Güner Sümer. Uzun uzadıya baktım, yanıldığımı sanmıyorum. Tiyatro edebiyatımıza ‘Yarın Cumartesi’, ‘Bozuk Düzen’, ‘Hüzzam’ gibi çok değerli oyunlar kazandırmış, genç yaşta kaybettiğimiz, benim de tanıma mutluluğuna eriştiğim Güner Sümer. (Güner Sümer değerli Adalet Ağaoğlu’nun kardeşidir. Adalet Ağaoğlu’nun ‘Sessizliğin İlk Sesi’ bu ayrılığın öykülerinden oluşmuştur.

Haberin Devamı

EYÜP TOSUN’UN ÖYKÜLERİ
Eyüp Tosun genç bir dostum, yayına hazırladığı Öykülem dergisinde bir öyküsünü okumuştum. Şimdi ‘Kör Islık’ (Tefrika Yayınları): Eyüp’ün ilk kitabı. Bir an, ilk kitapların o sonsuz coşkusunu duydum; gelgelelim yazıda çizide elli yıl sonra sadece bir an.
Oysa Eyüp Tosun’un öyküleri bütün tazelikleriyle. Dilde, anlatımda yalınlık öne çıkıyor. Bununla birlikte bu öykülerin sert, yalçın bir yanı var. Kimileyin gerçeklik en uç noktaya vardırılıyor; yazılması öyle kolay olmayana. Sabahattin Ali’den günümüze miras, hayli hırçın bir anlatışı da vurgulamak isterim.
Zaman zaman klasik hikâyesinin olanaklarını 2000’lerin dünyasına taşıyan yazar, zaman zaman da -hep yerli kalmak tercihiyle- yeniliklere açılıyor; son bölümdeki ‘Kısa’lar’ı örnek verebilirim. Ama ‘Kör Islak’ın bence en atak öyküsü ‘Metruk Şifa’. Eyüp Tosun ‘Metruk Şifa’da biçimi öne çıkarır tutum içindeyken, özü asla ikinci plana itmemiş. Apartman hayatının gelgitleriyle donanmış ‘Metruk Şifa’ -hiç söylemeden- birçok şifasızlığı art arda kaleme getiriyor...

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!