Güncelleme Tarihi:
‘Murathan Mungan’ın seçtikleriyle’ ‘Tren Geçti’ (Metis Yayınları) çocukluğuma alıp götürdü: Dedemlerin Şifa’daki evineyiz, 1960 öncesi balkondan ta uzaktaki tren yolu görünüyor ve Ankara Ekspresi geçerken, anneannem her defasında “Ankara treni geçti” diyor, gözleri yaşardı yaşaracak, yıllardan beri Ankara’da oturan oğlu...
‘Vagonlar’ adlı giriş yazısında Murathan Mungan “İçinden trenlerin geçtiği, garların, istasyonların, yolcuların, kompartmanların göründüğü bir öykü seçkisi yapmayı ta o zamanlar kafama koymuş, konuyla ilgili kitaplar karıştırmaya başlamıştım” diyor. Özümsene özümsene oluşturulmuş bu seçki, bir yandan da, Mungan’ın yetkin, seçici, çok özenli bir okur olduğunu gözler önüne seriyor.
Seçkide yer alan şu üç isim bile, söylemek istediğimin bir kanıtı: Afif Yesari, Naim Tirali, İsmet Tokgöz. Afif Yesari gerçek bir yazı emekçisiydi; Naim Tirali 1950’lerde iz bırakmış bir öykücü, ‘Aşka Kitakse’yi unutamam. İsmet Tokgöz’e gelince, erken yaşta bıraktı yazmayı, pırıl pırıl bir yazışı vardı...
‘Tren Geçti’, Oğuz Atay’ın son hikâyesi ‘Demiryolu Hikâyecileri – Bir Rüya’yla başlıyor. (Mungan, izleksel denebilecek, kendi sanatkârca duyuşuyla bütünlediği bir sıralamayı yeğlemiş.)
Atay’ın o unutulmaz öyküsü önce Türk Dili Dergisi’nde yayımlanmıştı. ‘Tutunamayanlar’ yazarı ölümcül hastaydı. Moda’da teyzemlerin evinde okuduğumu dün gibi hatırlıyorum: Derinden yaralamıştı. Uzun yıllar geçti, bu öykü eşsizliğini, metafiziğini bende bugün de koruyor.
İkinci öykü Tanpınar’dan ‘Bir Tren Yolculuğu’. Demin andığım Moda’daki evden ‘Yaz Yağmuru’nu sözümona ödünç almış, enişteme bir daha geri vermemiştim. ‘Bir Tren Yolculuğu’ o kitaptadır ve hüzünlerle donanmıştır. Üçüncü öykü Sait Faik’ten: ‘Üçüncü Mevki’. Koyu bir Sait Faik hayranı olmama karşın ‘Üçüncü Mevki’yi unutmuşum.
Fakat ‘Müthiş Bir Tren’ geldi aklıma. Sait Faik’in Fransızca bir metinden yola çıkarak yazdığını, bir anlamda uyarladığını söylerdi Vedat Günyol. ‘Müthiş Bir Tren’i Metin Erksan göz kamaştırıcı bir televizyon filmine dönüştürmüştü.
Ümran Nazif’ten ‘Gar Saati’, Leyla Erbil’den ‘Konuşmadan Geçen Bir Tren Yolculuğu’, Fikret Ürgüp’ten ‘Van’ nice okuma anılarımla çıkageldi. Seçkide yol alırken, Murathan’ın ‘Müthiş Bir Tren’i de bize yeniden armağan ettiğini fark ettim.
‘Van’ı hem kitap olarak hem de hikâye olarak Behçet Necatigil’e borçluyum, daha doğrusu bütün Fikret Ürgüp’ü. Çağdaş edebiyatımızın bu çok özgün, çok duyarlı yazarı günümüzün okurlarınca –ne acı ki- pek bilinmiyor. Yarının okurlarının Fikret Ürgüp’ü keşfedeceklerine inanmak istiyorum.
‘Konuşmadan Geçen Tren Yolculuğu’nun yazılışına tanığım. Leyla Erbil’le yeni tanışmıştım; hayranıydım; Levent’teki evine sık sık giderdim. Sözdiziminden kurgusuna güzelduyuyla donanmış bu öykü, Levent’teki evde yazılmıştı. İlk okurlarından biriydim, sevinçten, heyecandan başım dönmüştü... Tekrar okurken Leyla Hanım’ı ne kadar çok özlediğimi söylemem yersiz.
Gelelim ‘İstasyon’a; ilk kitabına da bu öykünün adını vermişti Ayhan Bozfırat. İmzaladığı kitabı Behçet Necaitigil’e ben götürmüştüm. Yazarlar, şairler koruyucusu Necatigil hemen okumuş, kitabı sevmiş, “Sakın yazmamazlık etmesin!” diye Bozfırat’a haber göndermişti. O akşamı da hatırlıyorum.
‘Tren Geçti’ Murathan Mungan’ın öteki seçkileri gibi günümüz okuruna edebiyatımızı gerçekten tanıtan, sevdiren, yazınsal emekleri gözler önüne seren bir çalışma.
‘Demiryolu Hikâyecileri- Bir Rüya’nın son cümlesi: “Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?”